Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi (Farsça: Mevlana Celal-ed-Din Muhammed Rumi; d. 1207 – ö. 1273), İslâm ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir Fars[1][2](Bazı araştırmacının iddialarına göre Tacik)[3] kökenli şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsüdür.
Mevlânâ bugünkü Afganistan’da bulunan Belh’te doğmuştur. Annesi, Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatun; babaannesi, Harzemşahlar hanedanından Türk prensesi, Melîke-i Cihan Emetullah Sultan’dır.[4] Babası, Sultânü’l-Ulemâ (Alimlerin Sultânı) unvanı ile tanınmış, Muhammed Bahâeddin Veled; büyükbabası, Ahmed Hatîbî oğlu Hüseyin Hatîbî’dir. Babasına Sultânü’l-Ulemâ (Alimlerin Sultânı) unvanının verilmesini kaynaklar Türk gelenekleri ile açıklamaktadır.[5]
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi (Rumi adı, Anadolu’ya yerleşip orada yaşadığı için (o dönemde Anadolu’ya Diyarı-ı Rum deniliyordu); “Efendimiz” manasına gelen Mevlânâ ise, kendisine karşı duyulan büyük saygının belirtisi olarak verilmiştir), dönemin İslam kültür merkezlerinden Belh kentinde hocalık yapan ve Sultan-ül Ulema (Bilginler Sultanı) lakabıyla anılan Bahaeddin Veled’in oğludur. Mevlânâ, babası Bahaeddin Veled’in ölümünden bir yıl sonra, 1232 yılında Konya’ya gelen Seyyid Burhaneddin’in manevi terbiyesi altına girmiş ve dokuz yıl O’na hizmet etmiştir.
Eserleri:
Mesnevi
Divan-ı Kebir (Büyük Divan)
Fihi Ma-Fih
Mecalis-i Seb’a (Mevlana’nın 7 vaazı)
Mektubat (Mektuplar)
” Dünle beraber gitti cancağızım;Ne kadar söz varsa düne ait,şimdi yeni şeyler sölemek lazım. “