Yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder
* Her işin bir ehli, ustası ya da uzmanı vardır. Bir iş, ehline değil de, yarım yamalak bir bilgiye sahip olan kişiye teslim edilirse, o işten iyi sonuç alınamaz. Hatta işin tamamen bozulduğu, kötü bir sonuç verdiği bile olur. Tecrübesi olmayan, acemi, kusurlu, eksik bir doktorun uyguladığı tedavi insanı ölüme götürebilir. Bunun gibi dinin ilkelerini iyi bilmeyen hoca da, insanları yanlış bilgilerle donatıp, onları, dine ters düşen yollara itebilir.
* Bir iş, uzmanına yaptırılmaz da taklitçilere yaptırılırsa, istenilen gibi değil, ters bir sonuçverir. Nitekim hekim dururken, hekimlik taslayan birinin tedavisine başvurulması, insanınhayatına mal olabilir. Bilgisiz din adamı da dine aykırı düşünceler aşılayabilir.
* Bir işi ehline yaptırılmalıdır. Eğer iş, ehline yaptırılmaz da taklitçilere yaptırılırsa, istenilen gibi değil, ters bir sonuç verir. Nitekim hekim dururken, hekimlik taslayan birinin tedavisine başvurulması, insanın hayatına mal olabilir. Dini bilgisi yetersiz kimse de, kendi görüşlerini din sanarak bize aktarır da; bizim dinden soğumamıza sebep olabilir. Uzmanına yaptırılmayan işler, insanı büyük zararlara sokar. Alanında derme çatma bilgisi olan bir doktor, insanın ölümüne yol açabilir. Bilgisiz din adamı da yanlış öğütlerle insanın dini inanışlarında sapmalara yol açar.
* İşlerin sağlıklı sonuçlanması, onların konusunda yeterli kişilere yaptırılmasına bağlıdır. İşimizi yaptıracağımız kişileri iyi tanımamızın birçok yararlan vardır. Çünkü her kişinin yeteneği, becerisi, iş yapma gücü farklı farklıdır. Yaptıracağımız işten olumlu bir sonuç almamız, o işi yapacak olana bağlıdır. İşi yapacak kişi, konusunda yeterli bilgi ve beceriye sahipse, işimizin olumlu sonuçlanmasını bekleyebiliriz. Ancak çevremizde tek amaçları başkalarını aldatarak çıkar sağlamak olan kişiler bulunabilir. Onlar, kişilerin ihtiyaç duyabilecekleri bir konuda tam bir bilgi ve beceriye sahip değilken, kendilerini yeterli gösterip, çıkar sağlamayı amaçlarlar. Onları tanıdığımız taktirde yanılmaz, emeğimizin, malımızın, canımızın tehlikeye girmesini önleriz.
Okumayı sevmeyene dokuz hoca az
* İsteksiz bir insana zorla bir iş yaptırılmamalıdır. İş yapan gönülden çabalamazsa, emek sarf etmezse verimli olmaz. Okulu, okumayı, dersleri sevmeyen, umursamayan bir öğrenci için, ne kadar emek harcansa da öğrenci istemedikten sonra tüm emekler boşa gider.
* Bir insanın okuma isteği kendi içinde olmalıdır. Okumayı sevmeyen birine istediğiniz kadar öğretmen tutun yine de başarılı olmayacaktır.
Hocanın dediğini yap yaptığını yapma
* Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir, şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir, söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bu gibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlar diye sakın gitme.
* Doğruyu bize öğretenlerin davranışlarından değil, sözlerinden etkilenmeliyiz. Bilgili olduğu halde davranışları bozuk olan nice insanlar vardır. Bilginin davranışlara etki etmesi, onlarla paralel olması gerekirken değişik nedenlerle bazı kişilerin bu kuralın dışına çıktığı görülür. Önemli olan, sürekli olan bilgidir. Bilgili kişilerin bilgilerinden yararlanmalıyız. Onların bozuk davranışlarına bakıp bilgilerini almaktan kaçınmamalıyız. Bir tohumun ayrı topraklarda ayrı ayrı şekillerde boy verdiğini unutmayalım. Ancak söylediği, öğütlediği biçimde davranan kişilerin, her zaman değer gören kişiler oldukları da bir gerçektir.
* Din adamları bize dinin buyruklarını anlatırlar. Buna uymak gerektir. Ama birçok dinadamının davranışları, din buyruklarına aykırı olduğundan gittikleri yola gidilmemelidir.
Hocanın vurduğu yerde gül biter
* Öğretmen ne yaptığını bilen adamdır. Eğer bir öğrenciye vurmayı gerekli görmüşse, bunu mutlaka eğitmek amacıyla yapmıştır. Sakın ola ki, bu tavrından ötürü ona darılıp gücenmeyiniz. Tam tersine onun bu tavrından ötürü sevininiz. Çünkü onun vurduğu yerde meydana gelen kızarıklık, öğrencinin yarın yapacağı yanlışlıklardan, edineceği kötü alışkanlıklardan kurtuluşunun bir işareti olarak görülmelidir.
* Öğretmen gerekli görürse çocuğu döver. Attığı dayağa, gücenmek şöyle dursun, nimet gözüyle bakılır ve dayağın yaptığı kızartı, vücutta açılmış gül diye nitelenir.
* Milletimiz, çocuklarını emanet ettiği öğretmenine büyük değer verir. O kadar ki, gönül meyvesi evladına kendisi bir fıske bile vuramazken, hocasının tokatını gül yerine koyar. İnsanımıza göre, öğretmen gerekli görürse çocuğu döver. Attığı dayağı, gücenmek şöyle dursun, nimet gözüyle bakılır ve dayağın yaptığı kızartı, vücutta açılmış gül diye nitelendirilir.
* Öğretmenin verdiği ceza, öğrencinin yararına olur. Öğretmen, kafası bilgilerle yüklü olup, bu bilgileri, öğrenmek için gelen öğrencilere vermek, onları kendi ailelerine, çevrelerine ve yurtlarına yararlı birer insan haline getirmek için çabalayan kişidir. Böylesine büyük bir görev yüklenen kişinin işi kutsaldır. Onun biçimlendireceği insanlar toplumu yönetecek, toplumun geleceğini belirlemede etkin olacaktır. Bu zorlu görevde amacına ulaşmak için ceza dahil olmak üzere her yola başvurması doğaldır. Çünkü amacı güzeldir. Yararlı olacağına inandığı cezaları verir. Öğretmenin vereceği cezaların insana yaraşır, insan onuruna dokunmayan cezalar olacağı muhakkaktır.
Hocanın dediğini yap, arkasından gitme
* Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir, şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir, söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bu gibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlar diye sakın gitme.
* Düşünceleri olumlu fakat davranışları tutarsız kimselerin izinden giderken dikkatli olmak gerekir. Önemli olan doğru ve tutarlı olanları benimsemektir.
Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder
Bilmediğimiz, beceremediğimiz, üstesinden gelemediğimiz işleri, bilen birine yaptırmalıyız. Her işin bir ustası veya uzmanı vardır. Bir iş, ehline değil de, eksik bilgiye sahip olan kişiye teslim edilirse, o işten iyi sonuç alınamaz. Hatta işin tamamen bozulduğu, kötü bir sonuç verdiği bile olur. Tecrübesi olmayan, acemi, kusurlu, eksik bir doktorun uyguladığı tedavi insanı ölüme götürebilir. Bunun gibi din adamı olduğunu ileri süren biri de dine aykırı düşünceleri kafamıza sokup, bizi dinden soğutabilir.
Hocanın okuduğunu dinle, gittiği yola gitme
* Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir, şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir, söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bu gibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlar diye sakın gitme.
* Düşünceleri olumlu fakat davranışları tutarsız kimselerin izinden giderken dikkatli olmak gerekir. Önemli olan doğru ve tutarlı olanları benimsemektir.
Cemaat ne kadar çok olsa da hoca gene bildiğini okur
Bir toplulukta çok kişi ve fikir olsa da karar verme yetkisine sahip kimseler, kendi bildiklerini uygularlar. Aynı şekilde çevrenin önerileri ne olursa olsun, insan genelde istediğini ve bildiğini yapar.
Hocanın söylediğini dinle, yaptığını yapma
* Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir, şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir, söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bu gibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlar diye sakın gitme.
* Düşünceleri olumlu fakat davranışları tutarsız kimselerin izinden giderken dikkatli olmak gerekir. Önemli olan doğru ve tutarlı olanları benimsemektir.
Hoca okurken yanılır
Hayatta bir yanılgıya düşmeyen kişi yoktur. Zaten yanılmak da doğal bir olaydır; kusur sayılmamalıdır. İşini en iyi bilen bir kişi bile işini yaparken hata yapabilir, hoca da çok iyi bildiği halde Kuran-ı Kerim ayetlerini okurken yanılabilir.
İlmiyle amel etmeyen hoca, bülbül gibi ötse de kargayla bir tut
İlim yoluyla konuşmayan yanlış konuşmuş olur, konuştuğunu herhangi bir bilgiye dayandırmaz.
Hocanın söylediğini dinle, arkasından gitme
* Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir, şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir, söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bu gibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlar diye sakın gitme.
* Düşünceleri olumlu fakat davranışları tutarsız kimselerin izinden giderken dikkatli olmak gerekir. Önemli olan doğru ve tutarlı olanları benimsemektir.
Cami ne kadar büyük olsa da hoca gene bildiğini okur
Bir toplulukta çok kişi ve fikir olsa da karar verme yetkisine sahip kimseler, kendi bildiklerini uygularlar. Aynı şekilde çevrenin önerileri ne olursa olsun, insan genelde istediğini ve bildiğini yapar.