Fazla mal göz çıkarmaz
* O an için ihtiyaç duyulmayan mal, ne kadar ve ne türden olursa olsun elden çıkarılmamalıdır. Hiç umulmadık bir günde ona gerek duyulabilir. Ayrıca malın çok olmasının kimseye bir zararı da yoktur.
* Fazla mal kişiye zarar vermez. Bundan dolayı elden çıkarılmamalıdır. Şimdi gereksemeninüstünde görülen malın ileride fazla olmadığı anlaşılabilir.
* Fazla mal insana zarar vermez. Bundan dolayı gereksiz yere elden çıkarılmamalıdır. Şimdi ihtiyacın üstünde görülen malın ileride fazla olmadığı anlaşılabilir.
* Fazla malın kişiye zararı yoktur. Mal bir değerdir. Daha iyi yaşamak için doğacak ihtiyaçlarımızı giderir. İhtiyaçlar da çeşit çeşittir. Anlık ihtiyaçlar olabileceği gibi, zamanla duyulan ihtiyaçlar da olabilir. İçinde bulunduğumuz durumda ihtiyacımız olmayıp bize fazla gelen malları elden çıkarmamalı. Başka bir zamanda onlara ihtiyaç duyabileceğimizi unutmamalıyız. Ancak ilerde de ihtiyacımızın olmayacağına inandığımız mallarımız varsa, onları elde tutmanın bir anlamı kalmaz, bizim için bir yük sayılır. Onları elden çıkarabiliriz. Bunun yanında fazla mal zararlı değildir deyip de ihtiyaç duymayacağımız malları elde etmek için çalışmak da yararsızdır.
Dünya malı dünyada kalır
* Mal, varlık, servet, insanın hoşuna gidecek durum ve şartların bütünü bu dünya içindir. İnsan bunların hiçbirini öldükten sonra öbür dünyaya götürecek güçte değildir. Öbür dünyaya götüreceği ise iyilik ya da kötülükleridir. Bu bakımdan dünya malına fazla tamah etmemeli, kendisini sıkıntıya sokmamalı, gerek kendisi ve gerekse başkaları için malını harcamaktan kaçınmamalıdır.
* İnsan öldüğü zaman malını öbür dünyaya götürmez. Bu maldan ancak yaşadığı sürece yararlanabilir. Öyle ise gerek kendisi için, gerekse hayırlı işler için para harcamaktan kaçınmamalıdır.
Devletin malı deniz yemeyen domuz
* Kimi vatan haini, rüşvetçi, menfaatçi kimseler soygunculuğu kural edinmişlerdir. Bunlara göre devletin malı çalıp çırpmakla, yemekle tükenmez; bir yolunu bulup da bu maldan aşırıp yararlanmayandan daha budala kim olabilir.
* Devletine hıyanet etmeyi alışkanlık haline getiren ve koskoca bir milletin malını dört elle tıkıştırmayı uyanıklık sayan soysuzlara göre, devletin bitmez tükenmez malı vardır. Asıl domuz bunlar olduğu halde, bu aşağılık kimselere göre bir yolunu bulup devleti dolandırmamak budalalıktır.
Çok söz yalansız çok mal haramsız olmaz
* İnsan gevezelik edip boş boş konuşmamalıdır. Çok konuşanın sözleri arasında muhtemelen yalan bulunur; haksız yollardan bol kazancın içinde yasadışı elde edilmiş para bulunduğu gibi. İnsan para hırsına kapılırsa haram, helal demeden kazanç için her yola yönelir.
* Çok konuşanın sağlıklı görüş ve düşüncede olduğu söylenemeyeceği gibi çok malın da sağlıklı elde edilebileceği savunulamaz.
* Çok konuşan kişilerin sözleri arasında gerçek dışı olanlarla, düş ürünü olanlar bulunduğu gibi ; bir kimsenin ölçüsüz oranda bulunan malları arasında dürüstlükle kazanılmamış olanlar da bulunabilir.
Cömert derler maldan ederler yiğit derler candan ederler
* Bazı insanlar vardır ki övülmekten çok hoşlanırlar. Kimi çıkarcılar da böyle insanları iyi tanırlar. Onları “ne kadar cömertsin” diyerek pohpohlayıp överler; bu okşayıcı sözlere kanan kimse de malını, parasını bol bol harcar; ona buna yedirir, sonunda tüketir. Benzer bir şekilde, ne amaç güttüğü bilinmez kimseler de kişiyi “ne kadar güçlüsün, sana karşı gelemez” diye pohpohlayıp överler. Bu tip övgülerden hoşlanan kimse de, böyle biri olduğunu kanıtlamak için harekete geçer; olmayacak bir dövüşe atılır, bu sırada birisi çıkıp canından eder onu.
* Bazı kimseler pohpohlamayı severler. Bundan hoşlanan kimsede cömertliğini göstermek için bol para harcar. Önüne gelene armağanlar verir, ziyafet çeker, böylece malını tüketir. Yine eloğlu kişiyi yiğit diye pohpohlar. Bundan hoşlanan kimsede yiğitliğini göstermek için tehlikeye gözü kapalı atılır. Bu sırada birisi canına kıyar. Bir aferin almak için kova su içmek akıl karı değildir.
Cana geleceğine mala gelsin
* Eğer bir kaza gelecek ve zarar görecekse insan, canına değil malına gelsin. Çünkü kazaya uğrayan, zarar gören malın tekrar kazanılması veya elde edilmesi mümkündür. Ama can için durum böyle değildir. Cana gelen felâketler silinmeyecek izler bırakır. Bir kazadan ötürü insan ölebilir, sakat kalabilir, dolayısıyla böylesi zararları gidermek mümkün değildir.
* Zarardan kurtulma imkanı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi tercih edilir. Mal kazanılabilir; fakat kaybedilen can tekrar kazanılamaz. Bundan dolayı canı korumak için mal feda edilir.
* Canı korumak için mal feda edilmelidir. İnsan malı, canını rahat yaşatmak için kazanır. Bunun için birçok fedakârlıklarda bulunur ama daha sonra rahat eder. Ancak insan bazen ikisi arasında tercih yapmak zorunda kalır. Olaylar bunu gerektirir. Mal can için gerekli olmakla birlikte onu da kazanan yine candır. Böyle bir tercih yapmak durumu doğunca, canı kurtarmak için çekinmeden mal feda edilmelidir. Can sağlığı, malı her zaman kazanabilir. Fakat tek başına mal hiçbir işe yaramaz.
Az veren candan çok veren maldan verir
* Varlıklı olmayan kimse, yardım, ya da armağan olarak az şey verebilir. Bu büyük bir fedakarlıktır. Varlıklı kimse bir çok şey verebilir. Bu, onun için özveri sayılmaz.
* Varolalı beri insan, insanın yardımına ihtiyaç duymuştur. Bu bakımdan ihtiyaç sahibine yardımda bulunmak bir insanlık görevi hâline gelmiştir. Kimi yoksul kimseler birilerine yardım ya da armağan olarak bir şey verirlerse (küçük de olsa) bu onlar için bir fedakârlıktır. Çünkü verdikleri şeyden kendilerinde de yok denecek kadar az bulunmaktadır. Dolayısıyla yardımları ya da armağanları yürekten, içten ve candandır. Bunun yanında zengin olanın yapacağı yardım, fakirin yaptığı yardımdan daha fazla olabilir. Ancak bu onun için fedakârlık sayılmaz. Çünkü ihtiyacından fazla olan malından vermiştir. Dolayısıyla verdiği malın yoksulluğunu çekmiyordur o.
* İnsanlar için cömert demeden önce, onların durumlarına bakılmalıdır: Kendinde fazla olmadığı halde çekinmeden verebilen kimse gerçekten cömerttir. Çünkü bu özveri gerektirir, canından bir parça vermiş gibi olur. Varlıklı olmayan kimse, yardım yada armağan olarak az şey verebilir. Bu, büyük bir fedakarlıktır. Varlıklı kimse çok şey verebilir. Bu, onun için özveri sayılmaz.
Babadan mal kalır kemal kalmaz
* Babası ölen kişiye maddi varlıklar kalabilir ama olgunluk ve fazileti miras olarak kalmaz.
* Baba oğluna miras bırakabilir; ancak onun yetişmesi ve topluma yararlı olması için bir katkıda bulunamaz.
Avrat malı kapı mandalı
* Bir erkek, eşinin mal varlığına güvenerek iş yapmayı, geçimini sağlamayı düşünmemelidir.
* Bir erkek karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir. Yoksa durum, eve-girerken, çıkarken, kapı mandalı gibi, başa kakılır.
Akıllı evladın var neylersin malı akılsız evladın var neylersin malı
Bir baba çocuklarına mal bırakmalıyım diye çalışıp çabalamamalıdır. Evlat akıllı ise malı kendisi kazanır; baba malına ihtiyaç duymaz. Akılsız evlat ise, babası ne kadar mal bırakırsa bıraksın, zahmetsiz elde ettiği için yer, içer malı tüketir; malsız kalır. Bu duruma göre babasının ona mal bırakması gerekmez.
Ağlayanın malı gülene hayır etmez
Birinin malını haksızlık ve zulüm ile elinden alan kişi, o malın hayrını görmek şöyle dursun bir belaya uğrayarak davranışının cezasını çeker. Ayrıca zülüm veya haksızlıkla elde edilen bir malı satın alan da o malın hayrını görmez.
Adamakla mal tükenmez
* Bir şeyi söz(laf) ile gerçekleştirmek çok kolaydır ancak her işin uygulanması o kadar kolay değildir.
* Yapabileceğinden çok vaatte bulunanlar için alay yollu söylenen bir söz.
* Bazı kötü karakterli insanların yapabileceğinden çok daha fazla vaatte bulunması, onu adaması kolaydır. Çünkü adadıklarını yapmayacağından ve mallarını vermeyeceğinden dolayı mülkü bitmez, tükenmez.
Yiğidin malı ortada olur
* Yiğit, mert insanlar aynı zamanda cömert olurlar. Mallarını herkesin yararlanması için ortaya koyarlar.
* Cömert insan, sürekli akan ırmak gibidir. Böyle kimsenin malı herkesin yararlanmasına açıktır. Yiğit, mert insanlar aynı zamanda cömert olurlar. Mallarını herkesin yararlanması için ortaya koyarlar.
Yemeyenin malını yerler
* Kimi cimri kimseler para ve mallarını biriktirirler ama harcamaya, yemeye bir türlü kıyamazlar. Ne var ki, onların kıyıp da faydalanamadığı bu para veya malı sağlıklarında o ya da bu, öldükten sonra ise mirasçıları bir güzel yerler.
* Kişi çalışıp kazandığı parayı harcamasını bilmese, kendisinden sonra gelecekler bol bol harcar. İnsan, ihtiyaçlarını karşılamak, daha rahat bir yaşam sürmek için çalışır, çalışmak zorundadır. Çalışmasının karşılığında kazandığı parayı bu ihtiyaçları için harcamasını bilmelidir. İhtiyaçlara harcanmayan paranın hiçbir değeri yoktur. Kimileri kazandıkları parayı, cimriliklerinden harcamaya kıyamaz, biriktirdikçe biriktirirler. Cimrilikleri yüzünden doğal olan ihtiyaçlarını bile karşılamazlar. Öldüklerinde de bir yığın para ve mal varlığını, istemeseler bile mirasçılarına bırakırlar. Mirasçılar da, onların harcamaya kıyamadığı paraya bol bol harcayarak yaşamın keyfini çıkarırlar.
* Cimrinin yemeye kıyamayıp biriktirdiği dünyalığı o öldükten sonra mirasçılar pay eder ve bir güzel yerler.
Zenginin malı, züğürdün çenesini yorar
* Züğürtler, zenginlerin malları üzerine konuşur, dururlar. Bu konuşma, onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz.
* Yoksul, züğürt kimseler, zenginlerin malları üzerine konuşmayı pek severler. Bu konuşma onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz. Yoksulluk çeken kişiler, varlıklı kimselerin servetlerini dedikodu konusu yaparlar. Bu atasözü, birinin zenginliğinden çok söz etmenin gereksizliğini belirtmek için söylenir.
Vardı bağım malım gelirdi kardeşlerim tükendi yağım balım gelmiyor kardeşlerim
* Maddi durumu iyi olan, varlıklı, zengin kişilerin eşi, dostu, akrabası çok olur. Sık sık ziyaretler, arayıp sormalar, iltifat ve övgüler eskik olmaz. Fakat Dünya hali kişi maddi gücünü kaybedip fakirleşince yanına kimse uğramaz, arayıp sormaz olur.
* Varlıklı kişinin eşi, dostu çok olur. Züğürtleşenin yanına kimse uğramaz. İnsanın malı mülkü çok olunca etrafında bulunanlar artar; parası tükenince etrafındakiler bir de bakarsın yok oluvermişler.
Sen işlersen mal işler insan öyle genişler
* Mal-mülk edinmenin, para kazanmanın yolu çalışmaktır. İnsan ne kadar çok çalışırsa, o kadar da çok kazanır; gittikçe de zenginleşir, rahat bir hayata kavuşur.
* İnsan bir işi bitirince başka bir işe girişmeli, sürekli çalışmalıdır. Çalışırsak malımız verimli, kazancımız bol olur. İnsan böyle böyle zengin olur. İnsan rahat bir yaşam sürmek ister. Bunun için çok çalışmak zorundadır. Çalıştığı sürece elindeki malların verimi artar. Böylece zenginleşir, rahat bir yaşam sürer.
* Çalışırsan malın verimli, kazancın bol olur. Böyle böyle zengin olursun.
Mal adama hem dost hem düşmandır
* Mal insanı rahat ve huzurlu yaşattığı için dosttur. Aynı zamanda, zengin olmanın getirdiği tehditlerden dolayı düşmanıdır.
* İyilik ve hayır yapabilmek için insana mal gereklidir. Üstelik mal insana rahat bir yaşayış sağlar. Mal, bu açılardan bakılınca insana dosttur. Varlığın, dünyalığın kıskananı, göz dikeni çok olur. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıkar, kan bile dökülür. Üstelik mal kişinin azmasını kolaylaştırır. Bu açılardan bakılınca da mal insana düşmandır.
* Mal adama dosttur, çünkü ona rahat bir yaşayış sağlar. İyilikler yapma, hayır işlerine yardımetme olanağı verir. Düşmandır, çünkü kişinin azmasını kolaylaştırır. Bundan başka mala gözdikenler çok olur. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıkar; mal sahibinin canına bile kıyılır.
Mal canı kazanmaz can malı kazanır
* İnsanlar fazla kazanacağım diyerek sağlıklarını tehlikeye atmamalıdırlar. Kişi sağlıklı olursa mal kazanması, pek çok kazanması mümkündür. Ama sağlığını kaybederse mal da kazanamaz olur.
* İnsan mal kazanacağım diye sağlığını, canını tehlikeye düşürmemelidir. Tam tersine, sağlığını korumak, canını kurtarmak için malını harcamaktan çekinmemelidir. Malı kazanan insandır. Can sağ olmalıdır ki mal kazanılabilsin.
* İnsanlar mallarını sağlıkları yerindeyken kazanabilirler. Sağlıklı olmayan bir insan çalışamayacağı için malda kazanamaz. Sağlığımızı tehlikeye atarak çok kazanmak için çalışmak doğru değildir.
Mal canın yongasıdır
* Can her şeyden kıymetlidir. Zorluklarla elde edilen mal da cana yakın değer taşır.
* İnsan hayatını ancak malla sürdürebilir. Ağacı dış tehlikelerden koruyan nasıl kabuğu ise, insanın başına gelecek zorluklardan korunmasıda malla mümkündür. Bu açıdan bakılınca mal canın bir parçası gibidir. Malına zarar gelen kimse, canından bir parçası gidiyormuş gibi üzülür.
* Mal canın bir parçasıdır. Yonga, yontulan veya rendelenen bir eşyadan çıkan parçadır. Mal da insanın canının bir parçası kabul edilir. Çünkü mal, insanın emeği, alınteri karşılığında kazanılır. İnsanın malına duyduğu saygı, ona gösterdiği özen kendi kişiliğine duyduğu saygının karşılığıdır. Çünkü kişinin kendisi, o malı elde etmek için harcadığı çabaları, çektiği sıkıntıları biliyordur. Kazandığı o malı da yine kendi canını daha iyi şartlarda yaşatmak için kullanacaktır. Durum böyle olunca, kişinin isteği dışmda malı zarar görünce, çok üzülür. Kendi canından bir parça kopmuş gibi acı duyar. Böyle bir acıyı duymamak için de malını kendi gözü gibi korur.
Mal melameti örter
Zengin olmak, insanların kusurlarını görmezden gelmelerine yardımcı olur.
Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
* Züğürt kimse parası olmadığı için zorluk içindedir. Parasını yiyemeyen kimseler ise paraları olduğu halde bu yokluğu çekenlerdir.
* Kimi insanlar çalışarak para kazanmasını, servet yapmasını çok iyi bilirler. Ancak bu kazandıklarını kullanmasını ve huzur içinde yaşamını zenginleştirmek için bunlardan yararlanmasını bir türlü bilemezler ve beceremezler.
Miri malı balık kılçığıdır yutulmaz
* Devletin malını mülkünü kendisine mal etmek son derece zor ve tehlikelidir. Böyle bir teşebbüste bulunsa da rahatça kullanamaz, günün birinde er veya geç bunun hesabı kendisinden sorulur.
* Devlet malını kendine mal etmek çok zordur. Birçok engeller buna olanak vermez. Verse debu mal rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur.
Kötü komşu insanı mal sahibi yapar
* İnsanlar en çok birbirlerine yakın olan insanlarla yardımlaşırlar. İnsanın yardımlaşacağı insanlardan biri de komşusudur. Eğer komşu kötü huylu biri ise, kendisinden emanet olarak istenen bir şeyi vermez. Emanet isteyen de geri çevrildiği için ihtiyaç duyduğu şeyi satın almak zorunda kalır. Böylelikle o kötü komşu, insanı bir alet-eşya sahibi yapmış olur.
* İnsanlar, komşularından edinemedikleri eşya ve gereçleri bizzat kendileri almak zorunda kalırlar. Kötü komşu, kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez. Emanet isteyende gidip o şeyden satın alır. Böylece bu komşu o kişiyi eşya sahibi etmiş olur.
Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır
Miras yoluyla mal edinen kimse, onun için ne denli çabalar gösterilip sıkıntı çekildiğini bilemez.
Al malın iyisini, çekme kaygısını
Pahalı da olsa malın iyisini alan daha kazançlı çıkar. İyi mal sağlam olduğundan, kaygı duyulmadan rahatlıkla kullanılır.
Ağanın malı çıkar, uşağın canı
* İşveren mal sahibi olur. Ama işçi, bu uğurda tüm gücüyle, canı çıkıncaya kadar çalışmıştır ve üretim o şekilde olmuştur.
* Kötü bir durum veya olayı önlemek için işçi canını, zengin malını verir.
Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen
En büyük mutluluk ve zenginlik, çocuk sahibi olmak; en gerekli mal, tahıl; en değerli mülk, değirmendir.
Ata malı mal olmaz, kendin kazanmak gerek
Babadan kalan mal kalıcı değildir, çabuk biter; kişinin gerçek malı, kendi çalışmasıyla elde ettiği maldır.
Malın iyisi boğazdan geçer
Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur.
Akıllı oğlan neyler ata malını, akılsız oğlan neyler ata malını
Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır; akılsızsa babası ne kadar çok mal bırakırsa bıraksın, değerini bilmez ve onu kısa zamanda bitirir.
Arşın malı kantar ile satılmaz
Bir nesne için kullanılan ölçü, niteliği ayrı olan başka bir nesne için kullanılamaz.
Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana
Kendini bilen, yaşama sorumluluğu duyan akıllı evladın gerçek malı, kendisinin kazandığı maldır.
Karı malı hamam tokmağıdır
Bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.
Pekmez gibi malın olsun, Antakyadan sinek gelir
Malı güzel olan kimse için müşteri kaygısı yoktur, onun malına uzak yerlerden bile istekli çıkar.
Çok söz (laf) yalansız, çok para (mal) haramsız olmaz
Bol kazancın içinde yasa dışı elde edilmiş para bulunduğu gibi çok konuşanın sözleri arasında da mutlaka yalan bulunur.
Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan
Bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir.
Malı ongun olanın adı angın olur
Malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır.
Uğru, kalana yanar; mal sahibi gidene
Aynı sonuçtan kimi yarar görür, kimi zarar.
Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin
Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır; akılsızsa babası ne kadar çok mal bırakırsa bıraksın, değerini bilmez ve onu kısa zamanda bitirir.
Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın
Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.
Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir evlat gerek kazana
Hakkıyla yararlanılacak bir şeyin meydana gelmesi için birtakım ögelerin bir araya gelmesi gerektir; kişi kendi emeği ile kazanç sağlayıp bunu baba malına katmıyorsa babasından kalan mal tez tükenir.