Deli deliden hoşlanır imam ölüden
* Kişiler, her bakımdan (mevki, yaş, fikir, duygu, eğitim v.b.) kendilerine benzeyen, uygun olan ya da yarar yağlayabilecekleri kimse ve şeylerden hoşlanıp onlara yaklaşırlar.
* Kişi, kendisine benzeyen kimseden, ya da yarar sağlayabileceği şeyden ve kişiden hoşlanır.
* Yaratılışları birbirine yakın olan insanlar, bu dünyada birbirlerini göründe hemencecik kaynaşıverirler. Farklı niteliklerle donatılan insanlar ise, uzun süre birlikte bulunsalar bile, mizaçları gereği kendilerine ters gelen akrabalarına bile ruhen uzaktırlar. İnsan, kendisine benzeyen kimseden, yada yarar sağlayabileceği şeyden ve kişiden hoşlanır.
Deliye her gün bayram
* Aklı kıt, kavrayışı az, sorumluluk nedir bilmeyen, hiçbir şeyi kendisine dert edinmeyen, istediği işi yapıp istediği yerde dolaşan, ne kazanıp ne kaybettiğinin farkında olmayan kişinin hâli tıpkı bir delinin hâli gibidir. Onun için günlerin birbirinden farkı yoktur, hemen her gününü bayram neşesi içinde geçirir.
* Hiçbir şeyle bağlantısı olmayan, hiçbir şeyi kendine dert edinmeyen, istediği yerde dolaşıpdilediği işi yapan delinin bütün günleri bayram özgürlüğü ve şenliği içinde geçer. Delinin bubaşıboş yaşayışını uygulamaya özenenler için de söylenecek şey budur.
Deli ile çıkma yola başına getirir bela
* Kavrayışı kıt, akılsız, aşırı davranışları olan kimselerle ne işe girilir, ne de yolculuk edilir. Buna kalkışan başına türlü dertler alır, çok zarar görür.
* Deli, kendisiyle arkadaşlık edenin başına çeşit çeşit dert açar.
* İnsanın yol, hayat yada iş arkadaşı akıllı bir olmalı ki, ona hiç değilse zararı dokunmasın. Deli, kendisiyle arkadaşlık edenin başına çeşit çeşit dertler açar.
* Deli ölçüsüz davranışlarıyla kendisiyle yolda arkadaşlık edenin başına türlü türlü belalar açar. Yani Deli, kendisiyle arkadaşlık edenin başına türlü işler getirebilir, başına birçok dertler açabilir.
Atın dorusu, yiğidin delisi
* Atın doru renkli olanı, kişinin gözünü budaktan sakınmayanı beğenilir.
* Doru atlar diğer atlardan daha heybetli, daha kaslı ve güçlüdür. Doru atlara daha çok güçlü ve savaşçı biniciler biner. Atın iyisi dorudur, yiğidin iyiside deli dolu. Gözü kara, sert, güçlü ve adaletli yiğitlere deli derler, eskilerin ağzındaki deli dumrul ifadesi bu yüzden kullanılmaktadır. Şuanki dönemde güç para olduğundan, atı arabaya, yiğidin gücünü paraya benzetebiliriz. Ayrıca Şeyh Edebali, Osman Bey’e nasihatının sonunda diyor ki: Haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!
Bir deli kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış
* Aklî dengesini yitirmiş kimi insanların yaptıkları öyle işler vardır ki, bunu akıllı insanlar bir araya gelse ne yorumlayabilir, ne de çözebilirler.
* Kimi zaman bir insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı kimse bir araya gelir ama bu zararı gideremez; işi de düzeltemez.
* Birinin yaptığı olumsuz ve yersiz bir iş, birçok kimseye zarar verebilir. Onu düzeltmek de zordur. Akılla yapılmayan bir iş bazen o kadar karışır ve zorlaşır ki, çözümü olanaksız duruma girer. Bundan sonra işin içine akıl da karışsa, deneyimliler de uğraşsa kolay kolay düzeltilemez.
* Delice yapılmış bir iş, bazen birçok akıllı tarafından bile düzeltilemez. Zaman zaman dengesiz davranışlarıyla büyük zararlara yol açan kişileri eleştirmek için kullanılan bir sözdür. Zararsız gibi görünen bu kişilerin yapacakları mantıktan uzak, olumsuz işlerden etkilenmemek için,, hazırlıklı olmalıyız. Onları tanımalı, güç ve yetenekleri ölçüsünde iş vermeliyiz. Böyle yapmadığımız taktirde, yapacakları kötü işleri düzeltmek için çok uğraşmak gerekecek, bizler de istemediğimiz durumlarla karşılaşmamızın sonunda üzülmek zorunda kalacağız.
Bir adama kırk gün deli desen deli olur
* İnsana yapılan sürekli telkinler sonunda bir neticeye ulaşmak mümkündür. Çünkü insan etkilenen bir varlıktır. Birtakım iyi ya da kötü duygular, düşünceler ve inançların sürekli telkin edilmesiyle insanlar biçimlendirilip yönlendirilebilirler.
* Bir kimsenin bilinç altına sürekli telkinle birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir. Sürekli tekrarlanan sözler insanları, toplumları etkiler. Bir çiçeğe bile sen kötüsün her gün sen kötüsün dersen solar. Bunun gibi insanlara söylenen iyi ve kötü sözler onları etkiler.
Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler
* Atın doru renkli olanı, kişinin gözünü budaktan sakınmayanı beğenilir.
* Doru atlar diğer atlardan daha heybetli, daha kaslı ve güçlüdür. Doru atlara daha çok güçlü ve savaşçı biniciler biner. Atın iyisi dorudur, yiğidin iyiside deli dolu. Gözü kara, sert, güçlü ve adaletli yiğitlere deli derler, eskilerin ağzındaki deli dumrul ifadesi bu yüzden kullanılmaktadır. Şuanki dönemde güç para olduğundan, atı arabaya, yiğidin gücünü paraya benzetebiliriz. Ayrıca Şeyh Edebali, Osman Bey’e nasihatının sonunda diyor ki: Haklı olduğunda kavgadan korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!
Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer
* Önlem almaya, hazırlıklı olmaya alışmış kimi tedbirli kimse, hemen her şeyde bir sonuca ulaşmak için sağlam bir yol arar. Bunun için de düşünüp taşınır, kolay kolay karar veremez. Dolayısıyla da epey zaman harcamış ve sonuca ulaşmakta gecikmiş olur. Oysa gözü pek atak ve yeterince düşünmeden karar veren kimse, tehlikeyi göze alıp işe girişir ve sonuca daha çabuk ulaşır.
* Tedbirli kişi, istediği şeyi elde etmek için sağlam yol arar. Bunun için de sonucu almakta gecikir. Atak kişi ise tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır.
Akıllı düşünene kadar deli oğlunu evermiş torunu olmuş
Çoğu zaman çok düşünmek ve işi irdelemek zaman kaybından başka birşey değildir. Kimi insanlar yapacakları işi derinlemesine düşünmeden atılırlar ve çok düşünen kimselerden daha fazla iş görmüş olurlar.
Ağlama ölü için, ağla deli için
* Sevdiklerinizden veya yakınlarınızdan biri ölse, birkaç gün ağlarsınız, zamanla acınız küllenir, unutulur. Ama yakınlarınızdan veya sevdiklerinizden biri deli olsa, acıklı durumu hep gözünüzün önünde, dert her gün tazedir. Bu sebeple asıl ağlanacak durum budur.
* yakınlarından biri ölenin acısı zamanla küllenir ancak bir yakını deli olanın acısı hiçbir zaman dinmez anlamında kullanılan bir söz.
Ağzı açık ayran delisi
* Yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan, saf, bön tipli kişiler için kullanılır.
* Amaçsız, sersem bir şekilde ne yaptığı belli olmadan dolaşmak, çevreye aptal aptal hayranlıkla bakınan anlamına gelir.
* Yeni gördüğü her şeye şaşkınlıkla bakan; saf, bön.
El deliye ben akıllıya muhtacım
Bazı zamanlar çevremizdeki akraba ve dostlarımız bilmeyerek de olsa, bize zarar verebilirler. Bu durumlarda yaşanılan sıkıntılar tekrarlanırsa söylenen bir ifadedir. Kısaca “Bana doğru dürüst bir akıl verecek kişi yok mu?” anlamındadır.
İki deliye bir akıllı
* Birbirine zıt iki kişinin arasını bulacak, mantıklı bir kimsenin bulunması mutlak gereklidir.
* Birbirine ters düşen, birbirini anlamayan iki kişinin arasını bulacak, mantıklı bir kimsenin bulunması mutlak gereklidir. Böyle bir kimse olmazsa iki kişi arasındaki olaylar büyük problemlere dönüşür.
Karaya sabun deliye öğüt neylesin
* Esası, özü bozuk olan şeyi düzeltmek hemen hemen imkânsızdır. İnsanlar için de durum aynıdır. Kimi akılsız, anlayışsız, yoldan çıkmış kimseleri de doğru yola getirmek mümkün değildir.
* Eşyanın sonradan gördüğü hasar ile insanın yaşadığı hayat gereği sonradan başına gelen olumsuzlukları gidermek bir yere kadar mümkündür. Fakat özü bozuk olan şey, bütün düzeltme gayretlerine rağmen iyi duruma getirilemez. Akıllı kimse için bir nimet olan öğüdü delinin dinlememeside böyledir.
Oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin
Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır; akılsızsa babası ne kadar çok mal bırakırsa bıraksın, değerini bilmez ve onu kısa zamanda bitirir.
Parayı zaptetmek deliyi zaptetmekten zor
Elindeki parayı çarçur etmeyip tutmasını bilmek herkesin yapamayacağı zor bir iştir.
İki deliye bir uslu koymuşlar
Birbirleriyle anlaşamayan, kavga eden iki kişinin arasını bulacak bir akıllının olması gerekir.
Taş ne kadar ıslanırsa, deli o kadar uslanır
Her nesnenin, her kişinin değiştirilemeyen bir özelliği vardır.
Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış
Aklı kıt olan kimse, bir kez hoşuna gitmiş olan şeye benzettiği nesneyi, gerçekten ona benzemese de elde etmeye çalışır.
Deli arlanmaz, soyu arlanır
Densizce, delice iş yapanlar yaptıklarından utanacak durumda değillerdir ama ailesi, yakınları onların davranışlarından üzüntü duyarlar, utanırlar.
Deliye taş atma, başını yarar
Davranışlarında çılgınlık bulunan kimseye dokunma yoksa sana öyle çılgınca saldırır ki yaptığına pişman olursun.
Sarhoştan, deli bile korkar
Sarhoş olmak delirmekten de beterdir, sarhoş insan kendini denetleyemez, delinin yapmayacağı şeyleri yapar.
Deli deli akanı bura bura tıkarlar
Aşırı ve ölçüsüz davrananlara karşı önleyici, sert tedbirler alınır.
Demir ıslanmaz, deli uslanmaz
Her nesnenin, her insanın değiştirilemeyen bir niteliği bulunur. Demir suya atılsa da yumuşamaz, delice davranışları olan kişilerde bu huylarından geçmezler.
Deli deliyi görünce çomağını (değneğini) saklar (gizler)
Saldırgan kişiler, kendileri gibi saldırgan olanlara ses çıkaramazlar. Onlardan aynı karşılığı alacaklarını bildikleri için çekinirler.
Devletli ile deli bildiğini işler
Yüksek rütbeliler, deliler, kimsenin sözünü dinlemez, akıllarına geleni yaparlar.
Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun
Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya
Akılsız kişi, başkalarının eğlence programlarında bir aksama olmasın diye çabalar.
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş
Densiz, budala ev sahibi, konuklarından çok kendini ağırlanacak konuk yerine koyar.
Gördün deli, savul geri
* Dengesiz kimselerden uzak durmak gerekir.
* Aklı kıt olan kısaca deli olarak tanınan kişilerden, zarar görmemek için, mümkün olduğunca uzak kalmak gerekir.
Deliden al uslu haberi
* Deli, sır saklamasını bilmediği için haberin doğrusu ondan alınır.
* Deli adı üstünde aklı başında olmayan, sır saklamanın ne olduğunu bilmeyen garip biridir. Gördüğünü, duyduğunu, bildiğini olduğu gibi anlatır. Bu nedenle bazen haberin doğrusu önce deliden alınır.