Yakın dost hayırsız akrabadan yeğdir anlamı
* Sıkıntıya düşen kişi, öncelikle akrabalarından ilgi bekler, yardım ve iyilik umar. Ancak bu beklentileri boşa çıkmış, akrabaları yüzüne bakmamışlardır. Öte yandan dost ve komşuları onu yalnız bırakmamış, ilgi ve yardımlarını esirgememişlerdir. İşte bunun için hayırlı dost, hayırsız akrabadan daha iyidir.
* İnsana en yakın olan kimseler her zaman akrabaları değildir. Nice akarabalar vardır ki, uzakta yaşar ve bize her zaman ulaşamazlar. Kimileride vefasız olabilir. Oysa, ilgi ve iyiliklerini bizden esirgemeyen komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır.
* Hiçbir iyiliği dokunmayan bir akraba olacağına, çok yakınlık gösteren, iyilik yapan bir komşuya sahip olmak çok daha iyidir. Gerçek dost, insanın sıkıntılı ve güç anında belli olur; uzak olan akraba ve yakınlar, insanın sıkıntısını nereden bilebilir.
Sadık dost akrabadan yeğdir
* Dostluğu, bağlılığı gerçek ve içten olan dost, akrabadan daha iyi ve hayırlıdır.
* Gerçek dost, insana içten bağlanır. İnsanlar arasındaki dostluk kan bağından daha güçlüdür. Bundan dolayı candan dost akrabadan daha hayırlı olur.
Mal adama hem dost hem düşmandır
* Mal insanı rahat ve huzurlu yaşattığı için dosttur. Aynı zamanda, zengin olmanın getirdiği tehditlerden dolayı düşmanıdır.
* İyilik ve hayır yapabilmek için insana mal gereklidir. Üstelik mal insana rahat bir yaşayış sağlar. Mal, bu açılardan bakılınca insana dosttur. Varlığın, dünyalığın kıskananı, göz dikeni çok olur. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıkar, kan bile dökülür. Üstelik mal kişinin azmasını kolaylaştırır. Bu açılardan bakılınca da mal insana düşmandır.
* Mal adama dosttur, çünkü ona rahat bir yaşayış sağlar. İyilikler yapma, hayır işlerine yardımetme olanağı verir. Düşmandır, çünkü kişinin azmasını kolaylaştırır. Bundan başka mala gözdikenler çok olur. Bu yüzden anlaşmazlıklar çıkar; mal sahibinin canına bile kıyılır.
Kusursuz dost arayan dostsuz kalır
* Eksiksiz, noksansız kişi olmaz, hiç kimse mükemmel değildir. Bu sebeple kusursuz dost aramak boşunadır. Arayan da dostsuz kalır. Dost bulmak istiyorsak, insanları kusurları ile kabullenip sevmeliyiz.
* Kusursuz kişi bulunmaz. Bundan dolayıdır ki dost olmak için kusursuz birini arayan kimse, aradığını bulamaz ve dostsuz kalır.
İyi dost kara günde belli olur
* Varlıklı, iyi, güzel ve mutlu günlerimizde bizimle dostluk kuran, arkadaşlık eden, yanımızdan ayrılmak istemeyen çok olur. Herkesin mutluluktan bir pay almaya çalıştığı böyle günlerimizde, etrafımızdaki bu kişilerin hepsine gerçek dost diyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır. Bu ancak işlerimizin kötü gittiği, üzüntülerimizin arttığı, felâketlerin bizi boğmaya çalıştığı günlerimizde belli olur. İyi ve mutlu günlerimizde olduğu gibi, bizi kara günlerimizde de yalnız bırakmayan, sıkıntılarımızı paylaşan kişiler gerçek dostlarımızdır.
* İnsan mutlu, varlıklı iken çevresinde bir dostluk halkası görür. Çiçek açan ağaca arıların üşüşmesi gibi birşeydir bu. İnsan işini, dünyalığını ve gücünü yitirince, çevresindeki kalabalıkta hemen dağılıverir. Çünkü ortada bölüşecek birşey kalmamıştır. Böyle durumlarda insanı sadece gerçek dostları terketmez. Bunlar kimler olduğu da, zor zamanda belli olur.
* Gerçek dostlar, kişinin karşılaştığı kötü bir durumda kendini gösterir. İnsan iyi bir durumda olduğunda, sevincini, mutluluğunu herkes paylaşmak ister. Herkes dost görünür, yüze güler. Gerçek dost ile sahte dostlar birbirine karışır. Çünkü böyle günlerde onlardan beklenen bir şey olmaz. Oysa gerçek dost fedakârlıkta bulunandır. Dostunun acısını da paylaşan, onu kötü durumdan kurtarmak için elinden geleni yapandır. Öyle olunca da, gerçek dostlarımızı ancak kötü bir duruma düştüğümüzde görmemiz tanımamız mümkün olur. Bu nedenle kişinin dostluğunu bize yaptığı fedakârlıklara göre değerlendirmeliyiz.
Eski dost düşman olmaz yenisinden vefa gelmez
* Temeli çok eskiye dayanan ve devam eden dostluklar sağlamdır. Kolay kolay bozulmaz. Çünkü dostluğu yaşatabilmeyi başaran eski dostlar pek çok sıkıntılı, acı ve tatlı günleri birlikte paylaşmışlar; birbirlerine duydukları güveni içinde oldukları zamana kadar taşıyabilmişlerdir. Bu bakımdan kimi ufak tefek meseleler yüzünden birbirlerine düşman olamazlar. Öte yandan yeni dostlar arasında ise böyle bir dostluktan söz edilemez. Çünkü birbirlerini yeterince denememişler, sıkıntılara ve acılara birlikte göğüs gerip tavırlarını tam olarak ortaya koyamamışlardır. Dolayısıyla dostluğu oluşturacak güven bağı henüz oluşmamıştır.
* Eski dostlar, birçok acı, tatlı günleri birlikte yaşamışlardır. Bu anılar, onları sıkı sıkıyabağlamıştır.Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olamazlar. Yenidostlar arasında daha böyle sıkı bağlar yoktur. Bu dostluk, güvenilebilecek sağlamlığa erişememiştir.
* Yeni edinilen dostlar hiçbir zaman eski dostların yerini tutamaz. Eski dostlar kendileriyle birlikte acı tatlı anılarımız olan kişilerdir. Onlarla dostluğumuz beraber yaşanan olaylarla iyice pekişmiştir. Zaman zaman arada oluşan küçük kırgınlıklar bile dostluğu etkilemez, etkile memelidir. Çünkü dostluk bağlarının güçlülüğü, bu dostlukları asla düşmanlığa çevirmez. Yeni dostlar arasında böylesine güçlü bağlar daha oluşmamıştır. Belki de kişiler birbirlerini yeterince tanıma olanağı da bulamamışlardır. Bu nedenle, güvenmek sorunu ile karşı karşıya kalınca eski dost yeni dosta tercih edilmelidir.
Dost yüzünden düşman gözünden belli olur
* Yanımızdaki insan dostumuz ise yüzünde tebesssüm ve mutluluk vardır, bunu hissederiz. Düşmanımız ise bize kötü gözle baktığı için onu da nefret dolu bakışlarından anlayabiliriz.
* Dost, güler yüzle, sevgiyle bakar. Düşman içinden kötülük geçirdiğinden bakışlarıyla anlaşılabilir.
Dost ile ye iç alışveriş etme
* Her türlü alış verişin temelinde çıkar yatar. Dolayısıyla çıkarların çatıştığı yerde tatsızlıkların baş göstermesi, giderek de dostluğu bozması mümkündür. O hâlde dostluklarını sürdürmek isteyen kimseler birbirleriyle alışveriş yaparken ya çok dikkatli olmalı, ya da alışveriş yapmaktan mümkün olduğunca kaçınmalıdırlar.
* Güzel ahlak sahibi, sağlam karakterli insanların dostluğunu hiçbir şey bozamaz. Çünkü onlar için çıkar kaygısı ya yoktur, yada en sonda gelir. Kimi insanlarda alışverişte kendi çıkarını düşünür. Bundan dolayı iki dost arasındaki alışveriş, dostluğu bozucu bir etken olabilir. Öyleyse dostluklarını sürdürmek isteyenler birbirleriyle alışverişte bulunmamalıdırlar.
* Alışverişte iki taraf kendi çıkarını düşünür. Bundan dolayı iki dost arasındaki alişveriş, dostluğu bozucu bir etken olabilir. Öyle ise dostluklarını sürdürmek isteyenler birbirleriyle alışverişte bulunmamalıdırlar.
* Çıkara dayalı alışverişler dostlukları bozabilir. Dostluğu oluşturan, karşılıklı sevgi, saygı ve yardımlaşmadır. Dostlukta hiçbir kişisel çıkar bulunmaz. Ancak alışveriş, yalnızca çıkar sağlamak için yapılan bir iştir. Satan, mutlaka kazanacaktır. Çıkar sağlamak da kişinin yapısmda vardır. Dostlarla yapılacak aîışve» rişlerde, araya çıkar çatışması girecek ve kırgınlıklara, dargınlıklara neden olacaktır. Uzun çabalar sonunda kurulan güzelim dostluklar, yara alacaktır. Hatta çıkar çatışmaları nedeniyle de dostlar arasında kavgalar olacaktır. Böyle durumlarla karşılaşmamak için dostlarla, karşılıklı çıkara dayalı alışverişe girmemeli.
Dost dostun eyerlenmiş atıdır
* Hakikî dost, dostunun en sıkışık zamanında yardımına koşmaya hazır durumda bekler.
* Gerçek dost, arkadaşının sıkışık zamanında yardımına koşmaya, onun için her zorluğu göğüslemeye hazır durumdadır.
Dost başa düşman ayağa bakar
* Temiz giyinip kuşanmak hem dost, hem de düşman için oldukça önemlidir. Bu durum başımızı yukarıda görmek isteyen dostlarımızı sevindirecek, ayağımızın kaymasını bekleyen düşmanlarımızı da kahredecektir.
* İnsan yukarıya doğru yükselir, aşağıya doğru alçalır. Baş, vücudun yukarısındadır, ayakta tam altımızda. Bize bakan her tarafımızı görür. İnsana dostta bakar, düşmanda. Bundan dolayı dosta karşıda, düşmana karşıda güzel giyinmek gerekir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
* Dostlar iyiliğimizi, düşmanlar kötülüğümüzü görmek ister. Dost insanın bir parçası sayılır. Kendisine neyi uygun görürse, dostuna da onu ister. Çünkü dostunun karşılaşacağı kötü bir durum, alacağı bir leke, kendisim de üzecek, kendisini de lekeliyecektir. Kurduğu dostluğun sürmesi için elinden gelen her şeyi yapar ve onun yüzünün gülmesini ister. Oysa düşman, pusuda bekler. Üüşmanının iyiliğini istemediği gibi, ayağının kayacağı kötü zamanı da sabırsızlıkla bekler. Düşmanı tanımak bu gibi durumlara hazırlıklı olmamızı sağlar.
Gerçek dost kötü günde belli olur
* Bir insan maddi ve manevi olarak iyi durumdayken, sıkıntıdan uzak mutluyken çevresinde çok dostu olur. Ancak gerçek dostları sıkıntılı ve zor günlerinde yanında olanlardır.
* Gerçek dostlar ancak üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmamakla belli olur.” anlamında bir söz.
* Sevinçli, mutlu günlerinde bir kişiyle dostluk ilişkisi kuranlar çok olur. Çünkü mutluluğa katılmak hoş birşeydir. Sevincin ödenecek bir bedeli yoktur. Kara gününde bir kişi ile dost kalmak ise, üzüntüyü paylaşmayı, onu gidermek için bir takım özverilerde bulunmayı gerektirir. İşte buna katlanan, gerçekten dost olduğunu gösterir.
* Gerçek dostlar, kişinin karşılaştığı kötü bir durumda kendini gösterir. İnsan iyi bir durumda olduğunda, sevincini, mutluluğunu herkes paylaşmak ister. Herkes dost görünür, yüze güler. Gerçek dost ile sahte dostlar birbirine karışır. Çünkü böyle günlerde onlardan beklenen bir şey olmaz. Oysa gerçek dost fedakârlıkta bulunandır. Dostunun acısını da paylaşan, onu kötü durumdan kurtarmak için elinden geleni yapandır. Öyle olunca da, gerçek dostlarımızı ancak kötü bir duruma düştüğümüzde görmemiz tanımamız mümkün olur. Bu nedenle kişinin dostluğunu bize yaptığı fedakârlıklara göre değerlendirmeliyiz.
Dost acı söyler
* Dost sevilip güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimsedir. Dostlar hiçbir çıkar kaygısı gütmeden yaklaşırlar insana. Düşman kimselerin aksine, insanın iyiliğini isterler. Sevinci paylaştıkları gibi üzüntüyü de paylaşırlar. Bu bakımdan dostlarımız olanlar eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler. Bizi memnun etmek için değil doğruyu göstermek için konuşurlar. Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir. Bu bakımdan iyiliğimiz için söyledikleri sözlerden ötürü onlara kırılmamalıyız.
* İnsanın kusuru mutlaka görülür. Bazı kimseler, sırf canımız sıkılması diye, doğruyu söylemeye çekinirler. Ama yakın dostlar, düzeltmemiz için onu söylemeyi borç bilirler. Yinede doğru söz bize acı gelir.
* Dost, kişinin iyiliğini istediği için, kusurlarımızı söylemekten çekinmez. Gerçek dost, insana, kendisinden sonra en yakın olanıdır. Dost bulmak bu yüzden en zor işlerden biridir. İyi bir malı özelliklerini gözle görerek değerlendirmek mümkündür. Ancak insan dediğimiz varlık, kendisini asla olduğu gibi göstermez. Kendi çıkan aleyhinde olan özellilkerini hep başkalarından gizlediği için tam anlamıyla tanınamaz. Dost diye seçilenler de ancak karşılıklı çıkar ortamı olmayan durumlarda seçilir. Böylesine güçlüklerle bulduğumuz dostlarımız bizi, biz de onları asla kaybetmek istemeyiz. Bu nedenle, başkalarınım görüp de bize söylemediği kusurlarımızı dostlarımız bize söyleyecektir. Çünkü kişinin kusuru, dostunun da kusuru sayılır.
Domuzdan post gavurdan dost olmaz
Domuz denen hayvanın her şeyi, İslam dinine göre pistir; dışkıdan farksızdır, temizlenemez. Böyle bir hayvanın derisi üzerinde ne namaz kılınabilir, ne de oturulabilir. Eski düşman da buna benzer. Ne denli yakınlık gösterirse göstersin, inanmayınız, dost olmayınız, dost görünüp her an sizi sırtınızdan vurabilir.
Domuz derisi post olmaz eski düşman dost olmaz
* İslâm dinine göre domuzun her şeyi pistir. Eti haramdır, beslenmesi yasaktır. Bu nedenle onun derisi de kullanılamaz. Üstünde namaz kılınamadığı gibi oturulamaz da. Eski düşman da domuz derisi gibidir. Ne kadar iyi niyet beslerse beslesin, yakınlık gösterirse göstersin ona güvenilemez; dostluğuna inanılamaz. Hiç ummadığımız bir zamanda bize kötülük yapabilir. Çünkü kolay kolay düşmanlık duyguları silinmez.
* Domuzun herşeyi, islam dinine göre pistir; dışkıdan farksızdır; temizlenemez. Böyle bir hayvanın derisi üzerinde ne namaz kılınabilir, nede oturulabilir. Eski düşmanda buna benzer. Nedenli yakınlık gösterirse göstersiz, dost olmaz.
Bin dost az bir düşman çok
* Sıkıntılı bir anımızda, kötü bir günümüzde hemen yardımımıza koşan, daima iyiliğimizi isteyen dostlarımızdır. Derdimizi onlarla unutur, mutluluğu onlarla tadarız. Onlardan zarar değil, yalnızca fayda görürüz. Bu sebeple ne kadar çok olurlarsa, bizim için o kadar iyidir. Ama düşmanımız olan yalnızca bizim kötülüğümüzü ister, bir tane de olsa onun varlığı bizi rahatsız eder.
* Ne kadar çok dostun olursa, yararlanma olanağınkadar artar. Bu durumdan bir zarar da gelmez. Ancak bir tek düşmanın bulunsa hep zarar görme tehlikesi içinde yaşarsın.
* İnsanın dostu ne kadar çok olursa yararlanma imkanı o kadar artar. Bu durumdan bir zarar gelmez. Oysa, insanın birtek düşmanı bulunsa, her zaman zarar görme tehlikesi vardır.
* Çok dosttan zarar gelmez, oysa düşmanın tek birinin bile tehlikesi büyüktür. İnsanların birbirlerine ihtiyaçları vardır. En büyük ihtiyaç da bir dosta duyulan ihtiyaçtır. Dost, yanında rahat ettiğimiz, ona kendimizi olduğumuz gibi gösterdiğimiz, bizi de olduğumuz gibi kabul eden, duygularımızı, düşüncelerimizi paylaşandır. Dostumuz arttıkça hayata bağlılığımız da o kadar artar. Ancak düşman, sürekli bizi izleyen, bize kötülük etmek için fırsat kollayan, varlığından huzursuz olduğumuz bir kişidir. Bir düşmanımızın bile olduğunu bilmemiz, her adımımızı korkarak atmamıza, bazı yerlerde kendimizi olduğumuzdan başka türlü göstermemize yol açar.
Abdalın dostluğu köy görününceye kadar
* Çıkarı dolayısıyla yakınlık gösteren kimse, işini yürütecek başkalarını bulduğunda sizinle ilgisini keser.
* Çıkarı için yakınlık gösterip dostluk kuran kimse, beklediği yararı elde ettikten, işini yürütecek başka yollar bulduktan sonra sizinle olan ilişkisini keser.
Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna
* Bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
* Sır özeldir ve gizli tutulmalıdır. Onun gerçekten duyulup yayılması istenmiyorsa, dosta bile açılmamalıdır. Açılırsa o da ağzından kaçırabilir ya da yakınına anlatabilir, bunu başkaları duyabilir, saklamaya çalıştığın şey sır olmaktan çıkar, yayılır. Unutmayın sır, kişinin silahıdır, bu silahı başkalarına kaptırmayın.
Arslan postunda gönül dostunda
* Her şey kendi yerinde değer kazanır.
* Canlı, cansız her şeyin yakıştığı bir durum vardır. İnsan onları bu durumda görmek ister.
Dost kara günde belli olur
* Varlıklı, iyi, güzel ve mutlu günlerimizde bizimle dostluk kuran, arkadaşlık eden, yanımızdan ayrılmak istemeyen çok olur. Herkesin mutluluktan bir pay almaya çalıştığı böyle günlerimizde, etrafımızdaki bu kişilerin hepsine gerçek dost diyebilir miyiz? Kuşkusuz hayır. Bu ancak işlerimizin kötü gittiği, üzüntülerimizin arttığı, felâketlerin bizi boğmaya çalıştığı günlerimizde belli olur. İyi ve mutlu günlerimizde olduğu gibi, bizi kara günlerimizde de yalnız bırakmayan, sıkıntılarımızı paylaşan kişiler gerçek dostlarımızdır.
* Gerçek dostlar ancak üzüntülü, sıkıntılı günlerde insanı yalnız bırakmamakla belli olur.” anlamında bir söz.
* Sevinçli, mutlu günlerinde bir kişiyle dostluk ilişkisi kuranlar çok olur. Çünkü mutluluğa katılmak hoş birşeydir. Sevincin ödenecek bir bedeli yoktur. Kara gününde bir kişi ile dost kalmak ise, üzüntüyü paylaşmayı, onu gidermek için bir takım özverilerde bulunmayı gerektirir. İşte buna katlanan, gerçekten dost olduğunu gösterir.
* Gerçek dostlar, kişinin karşılaştığı kötü bir durumda kendini gösterir. İnsan iyi bir durumda olduğunda, sevincini, mutluluğunu herkes paylaşmak ister. Herkes dost görünür, yüze güler. Gerçek dost ile sahte dostlar birbirine karışır. Çünkü böyle günlerde onlardan beklenen bir şey olmaz. Oysa gerçek dost fedakârlıkta bulunandır. Dostunun acısını da paylaşan, onu kötü durumdan kurtarmak için elinden geleni yapandır. Öyle olunca da, gerçek dostlarımızı ancak kötü bir duruma düştüğümüzde görmemiz tanımamız mümkün olur. Bu nedenle kişinin dostluğunu bize yaptığı fedakârlıklara göre değerlendirmeliyiz.
Akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır
* Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
* Düşüncesiz ve yersiz davranan, gerçeği görmeyen, anlayışı kıt kimseler yaptıkları işlerin, söyledikleri sözlerin ne gibi sonuçlar doğuracağını hesap edemezler. Bu yanlarıyla, iyi niyetli de olsalar dostlarına bilmeyerek zarar verebilirler. Bunun aksine, akıllı düşmanın neler yapabileceği, hangi yollara başvuracağı önceden tahmin edilip sezilebilir; dolayısıyla kişi tedbirini alır, kendisine gelebilecek zararları önlemeye çalışır.
Düşman ayağa dost başa bakar
* Dosta karşı da, düşmana karşı da güzel giyinmek gerektir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
* İnsan yukarıya doğru yükselir, aşağıya doğru alçalır. Baş, vücudun yukarısındadır, ayakta tam altımızda. Bize bakan her tarafımızı görür. İnsana dostta bakar, düşmanda. Bundan dolayı dosta karşıda, düşmana karşıda güzel giyinmek gerekir. Çünkü dost, yükselmesini görmek istediği başımıza; düşman, kaymasını beklediği ayağımıza bakar.
* Dostlar iyiliğimizi, düşmanlar kötülüğümüzü görmek ister. Dost insanın bir parçası sayılır. Kendisine neyi uygun görürse, dostuna da onu ister. Çünkü dostunun karşılaşacağı kötü bir durum, alacağı bir leke, kendisim de üzecek, kendisini de lekeliyecektir. Kurduğu dostluğun sürmesi için elinden gelen her şeyi yapar ve onun yüzünün gülmesini ister. Oysa düşman, pusuda bekler. Üüşmanının iyiliğini istemediği gibi, ayağının kayacağı kötü zamanı da sabırsızlıkla bekler. Düşmanı tanımak bu gibi durumlara hazırlıklı olmamızı sağlar.
Aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
* Dostluk kuracağımız kimsenin alma imkanı bulunmayan şeyleri, ona güvenmeden, ondan beklemeden, kendimiz sağlamalıyız.
* Yakınlık kurduğumuz kimsenin sağlama olanağı bulunmayan şeyi, ondan beklemeden kendimiz elde etmeye çalışmalıyız.
* ilişki kuracağımız kimsenin sağlama olanağı bulunmayan şeyi, ona güvenmeden kendimiz sağlamalıyız” anlamında kullanılan bir söz.
Ata dost gibi bakmalı, düşman gibi binmeli
Çalışanlarınızı iyi beslerseniz onun gücü artar ve daha verimli işler yapar.
Ata dostu oğla mirastır
baba dostları, babamızdan bize kalan miras gibidirler, bizi kollarlar ve bize her türlü yardımı yaparlar.
Cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir
akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun
Akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü sonuçlar doğuracağını hesap edemediğinden dostuna bilmeyerek fenalık edebilir, akıllı düşmanın yapacağı kötülükse akıl yoluyla sezilir ve gereken tedbir alınabilir.
Dost ağlatır, düşman güldürür
Dost olan kimsenin söylediği söz, acı da olsa insanın iyiliği içindir.
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler
Gerçek dost uyarmak, kusurun düzeltilmesini sağlamak amacıyla ayıbı yüze karşı söyler.
Dost sözü acıdır
Dost sevilip güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimsedir. Dostlar hiçbir çıkar kaygısı gütmeden yaklaşırlar insana. Düşman kimselerin aksine, insanın iyiliğini isterler. Sevinci paylaştıkları gibi üzüntüyü de paylaşırlar. Bu bakımdan dostlarımız olanlar eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler. Bizi memnun etmek için değil doğruyu göstermek için konuşurlar. Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir. Bu bakımdan iyiliğimiz için söyledikleri sözlerden ötürü onlara kırılmamalıyız.
Dostluk başka, alışveriş başka
İki kişi arasındaki dostluk, alışverişte birinin ötekine özverili davranmasını gerektirmez.
Dostluk kantarla, alışveriş (hesap) miskalle
İş ilişkilerine dostluk karıştırılmamalıdır.
Dostluk okkayla, alışveriş dirhemle
Dostluğun tartısı olmaz, alışveriş ise ölçüye göre olur.
Dostun attığı taş baş yarmaz
Dostun acı sözü veya sert davranışı insana ağır gelmez.
Düğün aşıyla dost ağırlanmaz
Ağırlamanın değeri, özel olarak hazırlanmasında, bir fedakârlık yapılmasındadır.
Düşenin dostu olmaz
varlıklı kişi yoksullaşınca çevresindeki dostlarından kimse kalmaz
Eski dost düşman olmaz olsa da dürüst olmaz
Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir.
Güvenme (inanma) dostuna, saman doldurur postuna
dost sandığın birtakım kimseler sana kolaylıkla kötülük edebilirler.
Her şeyin yenisi, dostun eskisi
Dostluk eskidikçe güç ve değer kazanır.
Şeytanın dostluğu darağacına kadardır
Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkartıp ölüme kadar sürükleyebilir ama ölümün eşiğinde onu kaderiyle baş başa bırakır.
Utanma pazar, dostluğu bozar
Taraflar birbirine ne denli yakın da olsalar bir alışverişte açıkça konuşup anlaşmaları gerekir, “ayıp olur” kaygısıyla başta değinilmeyen konular yüzünden sonradan araya soğukluk, kırgınlık girer.
Yakın (hayırlı) dost (komşu) uzak (hayırsız) hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir)
İlgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz hısımlarımızdan bize daha yakındır.
Yeni dosttan vefa gelmez
Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir.
Sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna
Bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne
* Kişi dostuna sık sık giderse seyrek gittiğinde gördüğü konukseverliği görmez.
* Dost veya akrabalarına çok sık gitmemeye çalış. Sık gidersen senden bıkarlar, usanırlar, yüz vermezler hatta gelmişin gitmişsin hiç de umur etmezler.
Seyrek git sen (sıkça varma) dostuna, kalksın ayak üstüne
Kişi dostuna sık sık giderse seyrek gittiğinde gördüğü konukseverliği görmez.
Sen dost kazan, düşman ocağın başından çıkar
* Sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.
* Yaşadığın çevrede sen dost kazanmaya çalış, düşman bulmak kolaydır. Anan bile sana düşmanlık edecek bir kardeş doğurabilir.
Parayla dost bulunmaz
* Para kazanmayı bildiği hâlde dost kazanmayı bilmediği için sevilmeyen, sayılmayan nice insan vardır.
* Dost demek, sevilen ve güvenilen insan demektir. Sevgi ve güven de para ile elde edilecek değerler değildir. Bazı kişiler para kazanmayı bildiği hâlde dost kazanmayı bilmezler. Böyle insanlar toplumda pek sevilip sayılmazlar. Parasıyla da dost değil ancak kendisinden faydalanan asalak insanları satın alabilir.
Mal adama hem dost, hem düşmandır
* Malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır.
* Mal insanı rahat ve huzurlu yaşattığı için dosttur. Aynı zamanda, zengin olmanın getirdiği tehditlerden dolayı düşmanıdır. Mal, insanın yoldan çıkmasına da neden olur.
Kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur
* Sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.
* Yaşadığın çevrede sen dost kazanmaya çalış, düşman bulmak kolaydır. Anan bile sana düşmanlık edecek bir kardeş doğurabilir.