Atasözü; Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını, tecrübelerini, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş özlü sözlerdir.
Deyim ise; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarıdır.
Zurnada peşrev olmaz ne çıkarsa bahtına
* Kuralları olmayan ve rasgele yapılan plansız bir işte yöntem, kusur aranmaz. İş, kendi kendine nasıl yürürse yürür ve öylece biter. Böyle işlerin sonucu da haliyle tahmin edilemez.
Plansız, rastgele yapılan işte kural ve yöntem aranmaz. İş, kendi kendine nasıl yürürse yürür. İşin sonucu da kestirilemez. Şans varsa her işten iyi sonuç alınır.
Hikayesi; Davul ile zurnayı musikiden saymayan ve küçük gören bir sonradan görme İstanbullu, Edirne”de bir düğüne davet edilmiş. Yemekten sonra açık havada yapılan oyun ve eğlenceler sırasında bu hatırlı davetliye, zurnazen başı yaklaşarak sormuş:
“Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı? Ukala adam, dudak bükmüş:
“Ayol, kala kala zurnaya mı kaldık. Bunun peşrevi olmaz. Ne nota bilirsiniz siz, ne beste. Sizin çaldıklarınızı ben dinleyemem. İyisi mi, kendiniz çalın kendiniz oynayın.”
Zurnazen, bu hakaretlere pek içerlemiş. “Görürsün sen efendi” diyerek, en kabiliyetli yamaklarını etrafına toplayıp, başlamış çalmaya. O çalar, etrafındakiler söylermiş. Ne Itri”si kalmış çalmadık, ne Dede Efendi”si.
Sonradan görme bey, ağzı bir karış açık onları uzun uzun dinlemiş. Adamlar, bir besteden bir besteye, bir makamdan bir makama geçtikçe, o da renkten renge geçmiş.