Atasözü; Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını, tecrübelerini, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş özlü sözlerdir.
Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez
* Bıçak ya da herhangi bir silâhın açtığı yara bir süre sonra iyileşir, vücutça onulur. Ama dilden çıkan kötü ve acı sözlerin gönülde açtığı yara, bıraktığı izi kolay kolay kapanmaz; her hatırlamada yeniden açılır, insana üzüntü verir.
* Bıçak, satır, çivi gibi ve delici şeyleri yarası bedenin görünür yerinde olduğu için bunları tedavi etmek kolaydır. Söz ve yazı ile açılan yara kalpleri incitir, gönülleri yaralar. Gönül yarası ise geçmez, insanın içini hatırladıkça sızlatır.
* Fiziksel olan yaralar kısa bir süre sonra kapanır. Gönül yarası ise çok uzun süre kapanmaz, kolay kolay iyileşmez.
Onura dokunan hakaret, ağır söz gibi gönül kırıcı davranışlar hiçbir zaman unutulmaz. Dil gönlü yaralar bu yüzden dil yarası geçmez. Bıçak yarası bir gün kapanır.
* Dıştan açılan bir yara zamanla kapanır ancak, söylenen bir sözden açılan gönül yarası kolay kolay kapanmaz.
Söylediğimiz sözler, duygu ve düşüncelerimizin anlatımıdır. Onları ağzımızdan çıkarırken çok iyi düşünmemiz gerekir. Sözümüzün nereye kadar gideceğini, kimlere ne kadar zarar vereceğini kestirmeliyiz. Özellikle başkaları hakkında söyleyeceğimiz sözlerde daha çok dikkatli olmalıyız. Çünkü sözlerimizden alınıp kırılanlar olabilir. Bunlara yol açmamalıyız. Birini sözle kıracak olursak, bunun yaratacağı sonuç, açacağı yaralar büyük olabilir. Söz yaraları, diğer bedenî yaralara benzemez. Onarılması, kapanması oldukça uzun bir zaman gerektirebilir.