Radyoelektrik; uzağa ve telsiz olarak, işaretler, sesler ve hattâ görüntüler iletmeyi sağlar. Bu işaret, ses ve görüntüler, onları taşıyan elektromagnetizmanm meydana getirdiği dalgalardır. 1887 yılından itibaren, Alman Hertz, «eklatör»ünün elektrik kıvılcımlarından doğan 11 Hertz dalgaları»nı uzağa gönderdi ve inceledi.
Radyo alanındaki çok hızlı gelişmeler, bütün dünyada, bilgin ve teknikçilerin yeni buluşlarına yol açtı. Böylece, 1890 yılında Fransız Branly, Hertz’inkinden daha hassas bir dalga bulucu icat etti.
Rus Popov, 1890 yılında yayılan dalgaları uzun bir madeni çubuğun üzerine toplamayı tasarladı ve anteni keşfetti. Hattâ, bir fırtınada şimşeklerin dalgalarını zaptederek, onları bir Morse telgrafının kâğıt şeridine kaydetmeyi başardı.
Öte yandan, 1 Haziran 1894 yılında İtalyan mucidi Marconi, bir sesin radyo yayınını otuz metre uzaklığa iletmeyi başarmıştı. Aynı bilgin, 1896’da, telsiz telgrafın ilk ihtira beratlarını aldı. 1897 yılında on kilometreden daha uzaktaki dalgalar zaptedildi. 1899’da, radyo dalgaları Manş’ı aştı. 1901 yılında Atlantik’in öte yakasından alındı. Radyonun büyük aşamaları, çeşitli buluşlarla kendini gösterdi. Galenli bulucu (1903), Amerikalı Forist’in radyo lambası (1906), radyo-foni ya da seslerin iletimi (1913), radyo yayını (1918’den sonra), radar ve nihayet, radyo ve televizyon alıcılarının minyatürleştirme olanağını sağlalayan tranısistor (1948) gibi…