Manzara; gözle görülen, bakılıp seyredilen yer, mevki, göze hitap eden şekil, biçim, görünüş, tabiatın yâhut yaşanılan çevrenin bir kısmını konu alan resim, gravür veya desen, peyzaj gibi anlamlara gelir. Manzara mecaz anlamı ise; hal, durum, vaziyet demektir. İşte manzara kelimesi ile ilgili cümleler.
– Güneşin doğuşu tabiî günlerimizde seyredilen bir manzara değildir. (R. H. Karay)
– Bu manzara-i ma’sûmâne göz önünden giden şeylerden midir? (M. Nâci)
– Sen son akşam bana diyordun ki: “Ankara’yı her mevsiminde gördüm. Benim için yeni bir manzarası kalmadı. (R. E. Ünaydın).
– Arkadaşımın evi tam manzaraya karşıydı.
– Bahçeye serbest bir orman manzarası verdirmek için bilseniz ne kadar çalıştım. (A. Hâşim)
– Manzaralı bir oda istiyorum.
– Bu manzarayı gerçekten çok sevdim.
– Eski mîmâra nasıl rahmet okunmaz burada / Suyu cennetten akıtmış bu güzel manzarada / (…) Çiniden solmayacak bahçeler açmış yer yer. (Y. Kemal)
– Bu göl manzarası benim çok hoşuma gittiği için kendimi çok iyi hissediyorum.
– Boğaz’ın ucundan Karadeniz’e bir kapı gibi açılan manzara… (H. R. Gürpınar)
– Keşke benimde evim manzara görseydi.
– Bin defa beni kollarında gezdirdi; fakat şimdi manzarası hayâlimi dehşetle nasıl dolduruyor! (P. Safâ)
– Dil hayâtımızın insanı derin düşünceye salan bir manzarası da budur. (N. S. Banarlı)
– Bu manzara içinde biz nerede duruyoruz, önemli olan odur.
– Bir orman manzarası karşısında kahve içerek kitap yazıyorum.
– Bu sade dekor, ölümün manzarasını ulvi bir tablo gibi güzelleştirmişti. (O. S. Orhon)
– Bu manzaraya büyülenmemek elde değil.
– Odamı, okyanus manzaralı bir odayla değiştirebilir misiniz?
– Güzel bir manzaraya karşı çay içmek hayatımda en güzel dakikalardır.
– Karışık rüyalarda görülen manzaralar gibi dumanlı bir sahne. (A. Gündüz)
– Yurdumun manzarası o kadar güzel ki gözlerimi alamıyorum.
– Hayır azîzim, bütün o gördüklerinden başka bir yeni manzara var ki ona biz de dünden beri âgâhız. (R. E. Ünaydın)
– İyi bir manzarası olan bir yerde bir dinlenme için duralım.
– Çocuklar kavga ediyordu, manzarayı gören öğretmen bağırıp onları ayırdı.
– Bilhassa bir beyti, bu on beşinci asır Türkiye’sinin âdeta manzarasını çizer. (A. H. Tanpınar)