Engin; ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, göz alabildiğine uzanan, sınırsız, vâsi, denizin karadan açıklara doğru ufuk hattına kadar uzanan kısmı gibi anlamlara gelir. İşte engin kelimesi ile ilgili cümleler.
– Türklüğe târihin engin bir ufku açılmıştı. (Y. Kemal)
– Ne onlara azgın deryâlar hâil olabilir, ne bunlara engin sahrâlar set teşkil edebilirdi. (R. H. Karay)
– Ben engin denizlere sığmayıp taşan biri olarak yaşamak istiyorum.
– O engin denize benzersin ki yavaş yavaş coşar ve coşunca da pek hırçın olursun. (A. H. Müftüoğlu)
– Türkler (…) bayrakları altında tuttukları engin ülkelerden vergi alır (…) gibi kelime de toplamışlardır. (N. S. Banarlı)
– Enginden dönen deniz kuşları sessiz kanatlarıyla başımın üstünde dolaşıyorlar. (R. N. Güntekin)
– Engin denizler boyunca yelkenli gemilerle dünyayı dolaşasım var.
– Bu deniz de sabahın sisi içinde engin, sınırsız bir deniz gibi görünür. (H. Taner)
– Engin görüşleri olan bilge bir insandır.
– Bâzan koydaki iskelede dâima bağlı duran sandala binip engine açılıyorlar. (R. N. Güntekin)
– Anladım ki susan her şey engin ve derin, susan her şey gizemli ve heybetli.
– Engin ufuklara dalıp gitmiştim.
– Gemiler engine açılmıştı.
– Bizim oraların ovası engin olur.
– Engin denizin maviliklerinde günlerce yol aldık.
– Engin olur bizim elin ovası / Yüksek olur yaylaların havası. (Halk türküsü)
– Engin fikirleri olan biri olduğu için sana yardımcı olabilir.
– Birden kamaştı gözlerimiz, baktık engine. (Y. Kemal)