Tembih; bir şeyin yapılıp yapılmamasını, şöyle veya böyle yapılmasını söyleme ve bunu üzerinde durarak hatırlatma, emir, buyruk, bildiri, duyuru, uyarma, uyarı, aklını başına getirme gibi anlamlara gelir. İşte tembih kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kızına tembih et, bir daha benim kızıma sataşmasın.
– Paşa hâdimine tenbih eylesin / Kolum çekip elim bağlamasınlar. (P. S. Abdal)
– Eski meşhur vaaz kitaplarından biri de adı “gaflet içinde olanları uyarma” mânâsına gelen Tenbîhü’l-gāfilin’dir. (A. Topaloğlu)
– Tembih ne kadar artarsa duyarlık o kadar azalır ve vücut daha şiddetli tembihler ister. (M. Kaplan)
– Öğretmen ödevlerimizi zamanında bitirelim diye tembih etti.
– Hâdiseyi hatırlatacak veya îmâ edecek herhangi bir söz sarfedilmemesini şiddetle tembih etti. (S. Ayverdi)
– Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır. (S. Birsel)
– Nizâmi söz dinleyip masa başına geliyor, sonra sarhoşlukla mı nedir, karısının tembihini unutup gene radyoyu açıyordu. (S. Erol)
– Babam eve gelene kadar evden bir yere ayrılmamız için bizi tembih etti.
– Recep, nerede kaldı bu Ali?… Tez gel diye de tembih ettim. (B. Felek)
– Ertesi gün ayrılırken tekrar oradan geçmemi sıkı sıkı tembih ediyorlar. (H. E. Adıvar)
– Ben sana kimseye hakaret etme diye tembihte bulunmuştum.
– Delikanlı bana dönüp tembihlerini tekrarladı. (A. M. Efendi)
– Geç kalma diye tembih ettim, inşallah erken gelir.