Yazın gölge hoş, kışın çuval boş
* Yazın çalışma, kazanma günleridir. Bu zamanlarda çalışmayıp keyiflerine bakanlar, gününü gün ederler, kışın zor şartlarında yiyecek bulamazlar; sıkıntıya düşer ve ona buna avuç açarlar.
* Gençliğinde çalışmayıp tembel tembel oturan, eğlenceye dalan, mal-mülk edinmeyen, kazanç sağlamayan kimse ihtiyarlığında ya da hastalığında sıkıntıya düşer; perişan olur.
* Çalışma ve hasat mevsimi olan yazda yan gelip gölgede yatan kimse, herkes çuvalını doldururken tembellik yapmanın cezasını kışın aç kalmakla çeker. İnsan hayatını gençliğinde, henüz gücü yerindeyken kurar. Gençken bir şeyler kazanmayıp zevkleri peşinde koşan kişi, hastalığında ya da yaşlılığında bunun acısını çeker. İnsanlar yarınlarını bugünlerden hazırlamalıdır.
* Geleceklerini düşünmeden yaşayanlar, ilerde büyük sıkıntı çekerler. İnsanın iş yapabileceği, çalışabileceği belirli zamanlar vardır. Bu zamanlar, aynı zamanda insanı çalışmaktan alıkoyabilecek çeldirici özelliklere de sahiptir. Mevsimler içinde yazın güneşi, rahatlığı, serinliği; gençliğin delidoluluğu, hareketliliği, eğlence düşkünlüğü bu çeldiricilerdendir. Kişi kendisini tamamen bunlara kaptırıp çalışmaktan uzak durmamalıdır. Bu zamanlatın karşıtı olan, kişiyi çalışamaz hale getiren zamanların da geleceğini düşünüp, o zamanlara hazırlık yapmalıdır. Böyle davranmayan insanlar, kışın aç kalmaya, yaşlılıkta da başkalarına el avuç açmaya mahkum olurlar.
Mızrak çuvala sığmaz
* Herkesin gözü önünde duran, apaçık bilinen gerçeklerin gizli tutulması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi imkânsızdır.
* Güneş gibi ortada olan ve insanların dikkatinden kaçmayan birşeyi saklamanın mantıklı bir açıklaması olamaz. Çünkü herkesin gözü önündeki gerçekler örtpas edilemez.
* Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas edilemez.
İtle çuvala girilmez
* Bilgisiz, düzenbaz, bayağı, taşkın kimselerden uzak dur. Onlarla iş yapmak, yakın ilişki kurmak, tartışmaya girmek, hatta kavga bile etmek sakıncalıdır.
* Saldırgan ve edepsiz kimse ile bir konu üzerinde tartışılmaz, onunla ortak iş tutulmaz, birlikte hareket edilmez. Böyle kimselerle arkadaşlık kuran kimse büyük zarar görür.
Boş çuval ayakta durmaz
* Karnı aç olan kimse, iş yapamaz.
* Beceriksiz, deneyimsiz, bilgisiz kimse bir iş tutunamaz.
* Hiçbir tutamağı bulunmayan, gerçeklerden uzak, temelsiz düşünce ya da plânlarla sonuca ulaşılamaz.
* Karnı doymayan kimse sağlıklı çalışamaz, iyi iş çıkaramaz. / İyi yetişmemiş veya yeteneksiz kimse kendisine verilen görevde pek tutunamaz. / Düşünmeden, iyi irdelenmeden yapılan bir plan sağlıklı yürütülemez.
* Gerçeklere dayanmayan laflarla bir sonuca ulaşılmaz. Bir işten anlamayan kişi o işi istenilen sonuca ulaştırılamaz.
İğneyi kendine, çuvaldızı ele batır
Başkasına karşı acı verecek bir iş yapan kişi, işin çok daha küçüğünü kendisine denemesi gerekir. Buna dayanamayacağı için de büyüğünü yapmanın ne kadar acı vereceğini görecektir. Bu nedenle kendisi en küçük bir sıkıntıya katlanamayan, başkalarına çok büyük sıkıntı vermemelidir. Kendisi küçük kötülüğe katlanamayan, başkalarına kötülükler yapmaktan kaçınmalıdır. (Not: Çuvaldız; çuval ve çuval gibi kaba dokumaları dikmekte kullanılan, ucu yassı ve hafif eğri, büyük iğne demektir.)
Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı ele
Kişi önce kendisine yapılacak gönül kırıcı, küçük bir eylemin kendisinde bırakacağı etkiyi düşünmelidir. Sonra da bu eylemin daha ağırının başkasına yapılmasının doğru olup olmadığının kararını vermesi gerekir. Yani kendisine yapılmasını istemediği bir davranışın daha büyüğünü bir başkasına yapmamalıdır.
Çuvaldız yurdusu kadar yerden, deve denli soğuk girer
* Soğuk hava küçücük bir delikten bile girebilir ve kişiye rahatsızlık verebilir.
* Bazı önemsenmeyen küçük olaylar büyük olaylara yol açabilir.
Boş çuval, dik durmaz
* Karnı doymayan kimse, iş yapamaz, çalışamaz.
* Beceriksiz, deneyimsiz, bilgisiz kimse bir işte tutunamaz.
* Hiçbir dayanağı bulunmayan, gerçeklerden uzak, temelsiz düşünce ya da planlarla sonuca ulaşılamaz.
İğneyi kendine batır, çuvaldızı başkasına
Başkasına karşı acı verecek bir iş yapan kişi, işin çok daha küçüğünü kendisine denemesi gerekir. Buna dayanamayacağı için de büyüğünü yapmanın ne kadar acı vereceğini görecektir. Bu nedenle kendisi en küçük bir sıkıntıya katlanamayan, başkalarına çok büyük sıkıntı vermemelidir. Kendisi küçük kötülüğe katlanamayan, başkalarına kötülükler yapmaktan kaçınmalıdır.
Mızrak çuvala girmez
Herkesin gözü önünde duran, apaçık bilinen gerçeklerin gizli tutulması, örtbas edilerek yokmuş gibi gösterilmesi imkânsızdır.
Akara kokara bakma, çuvala girene bak
İyi kötü demeden mal ve para biriktirmeye çalış.
Bir evde iki kız, biri çuvaldız biri biz
Bir ailede iki genç kız olursa her biri bir yandan aileyi sıkıştırır. Yeni kıyafetler, takılar, aksesuarlar, çeyiz ister. Onlar istemeseler de aile bu konuda sorumluluk hisseder. Maddi durumları yeterli değilse bunun sıkıntısını çeker.
İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır
Başkasına karşı acı verecek bir iş yapan kişi, işin çok daha küçüğünü kendisine denemesi gerekir. Buna dayanamayacağı için de büyüğünü yapmanın ne kadar acı vereceğini görecektir. Bu nedenle kendisi en küçük bir sıkıntıya katlanamayan, başkalarına çok büyük sıkıntı vermemelidir. Kendisi küçük kötülüğe katlanamayan, başkalarına kötülükler yapmaktan kaçınmalıdır.
Çuvaldız gözü kadar yerden, deve denli soğuk girer
* Soğuk hava küçücük bir delikten bile girebilir ve kişiye rahatsızlık verebilir.
* Bazı önemsenmeyen küçük olaylar büyük olaylara yol açabilir.
Çuvalın ağzı dururken dibi açılmaz
Her işi yapmanın uygun bir yöntemi vardır. En doğru yöntemi kullanıp işi rahatça yapmak, başarı ve zaman kazandırır. Aksine farklı yollar deneyip işi uzatmak, zorlaştırmak akıllı kişinin yapacağı şey değildir.