Münasebet; iki şey arasındaki benzerlik yada uygunluk, ilgi, ilinti, ilişki, ilişik, yakınlık, bağlılık, bağlantı, mensubiyet, yakışmak, vesile, alâka, sebep, vesile, gerekçe, neden gibi anlamlara gelir. İşte münasebet kelimesi ile ilgili cümleler.
– İzmir’den ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım. (Atatürk)
– Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır. (S. F. Abasıyanık)
– Onunla temas ve münasebete girmektense hiçbir şey yapmamayı ve hazır paradan yemeyi tercih ediyorum. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Ümit, ideal, şahsiyet dediğiniz zaman da hep aynı şeyleri mi anlıyorsunuz? Ne münasebet! (P. Safa)
– Bir münasebeti düşerse söylerim.
– Ne münasebet, ben yoktum orada!
– Kimlerle münasebette bulunduğunu biliyoruz.
– Ne münâsebetle orada bulundunuz madam? (R. H. Karay)
– Benim alay ettiğimi mi ima ediyorsunuz, ne münasebet!
– O satıcılarla, bir daha münasebette bulunma.
– Oldu olası mutfağı ile damağı arasında sıkı bir münâsebet kurmuş olan bu ecdat mîrâsı boğaz düşkünlüğü bilhassa ramazan aylarında alabildiğine at koşturur. (S. Ayverdi)
– Münasebette bulunmak için kim bilir kimin yanında.
– Münasebet düştüğünde bize haber verirsiniz.
– Köylü ile bey arasındaki münâsebetler, bir serhat vilâyeti olduğu için Erzurum’da başka yerlerinkinden daha babaca kurulmuştu. (A. H. Tanpınar)
– Bir çay içip, münasebete girmek için ilk adımlarını attılar.
– Canım, bu kadar saz aynı zamanda öğrenilir mi? Neden böyle münâsabetsiz şeyler yapıyorsunuz çocuklar? (Kerîme Nâdir)
– Her gördüğüyle münasebete girmek isteyen, kart bir zamparaydı.
– Bu münâsebet dostçadır. (Y. K. Karaosmanoğlu)
– Söyleyeceklerinin münasebetini getirmelerini bekliyordu.
– Arzu ettiği anda onlarla münâsebette bulunabilmek iktidârına mâlik. (H. R. Gürpınar)
– Sizin de gelmeniz münasebet alır.
– Benim de derdim şu Mergup Bey’in kim olduğunu, kendisi ile münâsebetinin ne olduğunu anlamaktı. (A. M. Efendi)
– Bu gençlerin evlenmesinde bir sakınca yok, bence münasebet alır.
– Leman belki temiz bir kızdı; fakat çok hafif ve câhildi. Kendini idâre etmesini bilmiyor, şirketteki memurlarla münâsebetsiz şakalar ediyordu. (Reşat N. Güntekin)
– İkisi de ayrı dünyaların insanı, onlar arasında nasıl bir münasebet kurabildin acaba?
– Olumlu münasebet kurmak, restleşerek olmaz, diyalog ile olur.
– Biraz sabret, münasebeti düşerse ben söylerim.