Rüzgar gelecek delikleri tıkamak deyiminin anlamı
* İstenmeyen bir şeye karşı önceden tedbir almak.
* Bir işin gerçekleşmesini önleyecek şeylere karşı her türlü önlemi almak.
* İstenmeyen bir duruma veya zarar gelebilecek bir gelişmeye karşı her türlü önlemi almak.
Kulağı delik deyiminin anlamı
* Çevrede olup biten her şeyden haberi olan kimse.
* Olup bitenleri çabuk haber alan, hemen her şeyden haberi olan.
Örnek: Hasan mı, ne kulağı delik adamdır o, ne öğreneceksen ona sor.
Örnek 2: Ahmet kulağı delik bir insandı.
Deliksiz uyku deyiminin anlamı
* Hiç uyanmadan uyumak.
* Hiç uyanmadan, çok rahat, uzun süre uyunulan uyku.
* Gece yattığı saatten sabah uyanacağı zamana kadar hiç bir şekilde uyanmaması, aralıksız bir şekilde uyuması, uykuya doyması.
Örnek: Bu gece deliksiz bir uyku çekip yorgunluğumu atmak istiyorum.
Girecek delik aramak deyiminin anlamı
Suçluluk duygusuyla saklanacak bir yer bulmaya çalışmak.
Örnek: Girecek delik aradı, ama bulamadı.
Örnek 2: Her yağmurda girecek delik arıyorum.
Cebi delik olmak deyiminin anlamı
* Parasız, cebinde para tutmayı bilmeyen.
* Parasız pulsuz kişi.
* Eline geçen parayı çabucak harcayan kişi.
* Hiç parası pulu olmayan ve kimseye faydası dokunmayacak derecede olan insanları tasvir etmek için kullanılır.
Örnek: Daha ne kadar cebi delik dolaşacaksın.
Örnek 2: Daha ne kadar cebi delik dolaşacaksın.
Delikli boncuk yerde kalmaz deyiminin anlamı
Az çok işe yarayan her şeyin isteklisi bulunur.
Deliksiz uyumak deyiminin anlamı
Hiç uyanmadan, çok rahat, uzun süre uyumak.
Örnek: Bu gece deliksiz uyuyup, yorgunluğumu atmak istiyorum.
Örnek 2: Yatak çok rahattı, sabaha kadar deliksiz uyumuşum.
Örnek 3: Günlerden sonra deliksiz bir uyku çektim.
Delik büyük, yama küçük deyiminin anlamı
Olanaklar o kadar kısıtlı ki gereksinimi karşılamıyor, anlamında kullanılır.
Örnek: Delik büyük, yama küçük; bu yüzden borcumuz her gün artıyor.
Delik deşik etmek deyiminin anlamı
* Bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak.
* Bir şeyin her yanında delikler açmak.
Delik eğirmek deyiminin anlamı
Hapse girmek, tutuklanmak.
Deliğe tıkmak deyiminin anlamı
Tutuklamak, hapishaneye koymak.
Örnek: Polis, yakaladığı soyguncuyu deliğe tıktı.
Deliliğe vurmak deyiminin anlamı
Deli gibi hareket etmek, delice tavırlar sergilemek.
Örnek: Deliliğe vurup bu işin içinden sıyrılacağım sanıyorsun.
Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış deyiminin anlamı
* Yapamayacağı kadar ağır bir işi varken başka bir iş daha yüklenmiş anlamında kullanılan bir söz.
* Kendisi sığıntı durumundayken yanına bir kişi daha almış anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış hesabı, hendi ödevini yapmamış, kardeşinin ödeviyle uğraşıyor.
Örnek 2: İki gün misafir ettik diye, kardeşini de alıp gelmiş. Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış misali.
Delik deşik olmak deyiminin anlamı
* Bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik oluşmak.
* Bir şeyin her yanı delinmek.
Örnek: Saldırıya uğrayınca, vücudu delik deşik olmuş.
Örnek 2: Bu poşet eski, her tarafı delik deşik olmuş.
Örnek 3: Maganda kurşunları yüzünden, trafik tabelaları delik deşik olmuş.
Deliğe tıkılmak deyiminin anlamı
arg. cezaevine atılmak, konulmak, hapsedilmek.
Anahtar deliğinden bakmak deyiminin anlamı
Gizlice gözetlemek.
İğne deliğinden Hindistan’ı seyretmek deyiminin anlamı
Küçük bir olaydan büyük anlamlar çıkarmak.
Örnek: Basit bir rastlantıydı, iğne deliğinden Hindistan’ı seyretmeye gerek yok.