Üvey evlat muamelesi görmek deyiminin anlamı
* Kötü davranılmak, dışlanılmak.
* Ayrı ve hor görülmek.
Örnek: Annemden sürekli üvey evlat muamelesi görmekten bıktım, usandım.
Evlât acısı gibi içine çökmek deyiminin anlamı
Kaybettiği bir şey için çok üzülmek.
Örnek: Bahçeye diktiği güllerinin dipten sökülüp atılması evlât acısı gibi içine çökmüştü.
Evlat edinmek deyiminin anlamı
Başkalarının çocuğunu kendi çocuğu gibi sahiplenmek.
Örnek: Çocukları olmayınca onu evlat edindiler.
Evlat acısı gibi koymak deyiminin anlamı
* Bir şeyin çok pahalı olduğunu sonradan anlayıp üzülmek.
* Bir şeye sonradan çok üzülmek.
Üvey evlat gibi saymak deyiminin anlamı
Horlamak, haksızlık etmek, iyi davranmamak, küçümsemek.
Örnek: Dokunma bana, beni hep üvey evlat gibi saydın, ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden.
Örnek 2: Bu çocuğu üvey evlat gibi saymayın, işini halledin.
Üvey evlat gibi tutmak deyiminin anlamı
Horlamak, haksızlık etmek, iyi davranmamak, küçümsemek.
Örnek: Dokunma bana, beni hep üvey evlat gibi saydın, ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden.
Örnek 2: Bu çocuğu üvey evlat gibi saymayın, işini halledin.
Evlat gibi deyiminin anlamı
Evladına baktığı biçimde, özenle, titizlikle.
Örnek: Onları evlat gibi korurdu.