Kıyamet sözlük anlamı olarak; kalkmak, dikilmek, ayaklanmak gibi anlamlara gelir. Kıyamet, dünyanın sonu ve bütün ölülerin dirilip mahşerde toplanacağı zaman demektir. Mecaz anlamı olarak kıyamet; gürültü patırtı, gürültülü karışıklık demektir. İşte kıyamet kelimesi ile ilgili cümleler.
– Kıyamet günü gelecek ve insanlar sonunda hesaba çekilecekler.
– Alevler bacayı sarınca bir kıyamettir koptu sokakta.
– Köylülerin orada olması fevkalade bir şeymiş gibi bir sevinç, bir kıyamettir gidiyordu. (Reşat Nuri Güntekin)
– Sizin bostanlara su vermeyeceğim deyince kızılca kıyamet koptu.
– Arkadaşıma küsünce kızılca kıyameti kopardı.
– Ona kendini bu kadar beğenme diyince kızılca kıyameti kopardı.
– Bu çiçeklerden bizim bahçede kıyamet gibi var.
– Sahiller kıyamet gibi insan kaynıyor.
– Söylediğimi yapsa kıyamet mi kopar?
– Ne olur geç kalınca, kıyamet mi kopar?
– Milli maçı bugün şifresiz yayınlasa, kıyamet mi kopar?
– Onlara ayrılan masaya, başka müşteriler oturdu diye kıyametler kopardı.
– Onun bilgisayarına dokunma, yoksa kıyametler koparır.
– Öğretmen olmayınca, çocuklar sınıfta kıyametler koparıyor.
– Bu olay duyulmasın, yoksa kasabada kıyametler kopar.
– Çevre sorunu kıyamete kadar hep var olacak.
– Bu şanlı bayrak, kıyamete kadar göklerde dalgalanacak.
– Seninle hesabımızı kıyamete kaldı.
– Bizim bir araya gelmemiz kıyamete kalmasın.
– İşler, o işlere ehil olmayanlara verilirse, kıyamet yaklaşmış demektir.
– Büyük kıyamet alametleri, kıyametin kopmasının hemen öncesinde meydana gelecek ve birbirini izleyecek olan olaylardır.
– Kıyamet; dünyanın yıkılıp harab olması, her şeyin mahvolması, dünyanın sonu ve mahşer meydanına bütün insanların dirilip toplanacağı zaman demektir.
– Kıyamet, Yüce Allah’ın belirlediği zaman gelince kâinat düzeninin bozulup yıkılması ve dünyanın sonunun gelmesidir.
– Kıyamet; dünyanın sonu ve bütün ölülerin dirilerek mahşerde toplanacağı zaman, hesap günü, kıyamet günü, mahşer günü demektir.
– Sana kıyâmeti, (onun) ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki; Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O göklere de yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir. Sanki Sen onu biliyormuşsun gibi Sana soruyorlar. De ki; Onun bilgisi ancak Allâh’ın katındadır; ama insanların çoğu bilmezler. (el-A‘râf, 187)
– Bağırma, çağırma, kıyamet, polisler Mustafa’yı çalyaka götürürler. (P. Safa)