Naçizane; çok küçük, çok önemsiz bir şey olarak, nâçiz olana yakışır tarzda, değersizce, haddi olmayarak gibi anlamlara gelir. İşte naçizane kelimesi ile ilgili örnek cümleler.
– Naçizane olarak size bir iyilik yapmak istiyorum.
– Bunun için sizlere, naçizane, bir tavsiyem olacak. (Tarık Buğra)
– Naçizane şekilde ricanı ilet, gereğini yaparız.
– Hazır ligler de ertelenmişken ben de spordan çok daha önemli konulara naçizane değinmek istiyorum.
– Eğer bir müşkülünüzü hâl faslında naçizane bir hizmetim olursa kendimi bahtiyar addederim..
– Size naçizane bir armağan vermek istiyorum.
– Sağlıkçılara olan borcumuz ödenmez ama naçizane bir karar aldık.
– Şu da bir gerçektir ki, bütün eserler gibi elinizdeki bu nâçizâne eserimiz de, ihtivâ ettiği hakîkatler gönüllerde hayat bulabildiği ölçüde maksadına ulaşmış olacaktır. Bu hususta da Rabbimizin lutf u inâyetine sığınırız.
– Eğer kabul ederseniz bu da benim size naçizane bir hediyem olacaktır.
– Birleşik Krallık, Türk halkının olağanüstü çabalarını desteklemek için kendisine düşen naçizane görevi layıkıyla yerine getirmektedir.
– İşte bu eser, dehâ çapında zekî olsalar bile, ancak ilim, irfan ve tecrübe ile elde edilebilen bazı nasihatleri dinleme ihtiyacındaki gençlerimize nâçizâne bir yardımda bulunmak gâyesiyle kaleme alınmıştır.
– Yunus Emre’yi kaleme almaya naçizane gayret ettiğim, çabaladığım anlarda, daima engeller ile karşılaştım.
– Ben de naçizane olarak sizinle irtibat halinde olmak istiyorum.
– Biz de bu nâçizâne eserimizde; kâinat, insan ve Kur’ân’daki sır, hikmet ve hakîkatlerden, zamanımızın ilmî tespitlerinden de istifâde ederek bir nebze aktarmaya gayret ettik.
– Benim naçizane sonbaharım, ne kadar çabuk geçiyor mevsimler. Ne kadar çabuk yaşıyoruz ne kadar çabuk yaşlanıyoruz.
– Sayın Belediye Başkanı’na Kanal İstanbul’la ilgili naçizane birkaç öneri.