Münakaşa arapça bir kelime olup, nkş kökünden geliyor. Sözlükte; karşılıklı boyama, tartışma, ağız kavgası, çekişme anlamına gelir. Münakaşa; bir mesele üzerinde farklı fikirler söyleyerek yapılan karşılıklı konuşma, tartışma, çekişme anlamlarına gelmektedir. İşte münakaşa kelimesi ile ilgili örnek cümleler.
– Münakaşa en az iki kişi arasında meydana gelen kuralları olmayan kontrolsüz ve sert bir şekilde fikir beyan edilmesidir; bir çeşit ağız kavgasıdır.
– Yemek odasının önünden geçerken sert ve yüksek sesli bir münâkaşa duydum (Peyâmi Safâ)
– Seninki mızıkçılık etmeye kalkıyor da onun için münakaşasını yapıyoruz. (N. Hikmet)
– Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
– Kuru kadı onların herkesi güldüren münâkaşalarını, saçma sapan sözlerini gülümseyerek dinlerken elçiyi yanına getirdiler (Ömer Seyfeddin)
– Münâkaşa, dostun dostluğunu azaltır. Düşmanın düşmanlığını artırır. (Muhammed
Ma’sûm)
– Meseleyi münâkaşa edelim (Reşat N. Güntekin)
– Ben münakaşaya karıştım.
– Münâkaşaya değer bulmadığı zamanlar bir kelime ile hükmünü verir… (Orhan Ş. Gökyay)
– Halktan veya emrin altında çalışanlardan biriyle münâkaşa etme. Çünkü böyleleri ile münâkaşa îtibârını giderir. (Ebû Yûsuf)
– Bence boş yere münakaşa ediyorsunuz.
– Münâkaşa dostlukları öldürür ve kalbleri kırar.
– Mümtaz hayâtının her meselesini onunla münâkaşa etmekten hoşlanırdı (Ahmet H. Tanpınar)
– Hz. Peygamber bizi münakaşa eder halde görünce kızdı ve şöyle dedi: “Münakaşayı terk ediniz, zira o, Rabbimin putlara tapmak ve şarap içmekten sonra beni yasakladığı ilk şeydir…”
– Onlar dün bir münakaşa ettiler.
– Eserin münâkaşaya mevzû teşkil edebilecek yegâne zaafı duruşudur (Ahmet Hâşim)
– Kimse ile münâkaşa etmeyen, haklı olsa bile, dili ile kimseyi incitmeyen müslümanın, Cennet’e gireceğini size söz veriyorum. Şaka yapmak, yanındakileri güldürmek için olsa bile, yalan söylemeyenin Cennet’e gireceğini size söz veriyorum. İyi huylu olanın, Cennet’in yüksek derecelerine kavuşacağını size söz veriyorum. (Hadîs-i şerîf-Ebû Dâvûd, İbn-i Mâce, Tirmizî)
– Birbirinizle münakaşa etmeyi bırakıp beni dinleyin.
– Bizim devrimizdeki talebe hareketlerinde talebe birbiriyle münâkaşa ederdi (Burhan Felek)
– Hiç münakaşa istemiyorum.
– Havuzun kenarındaki masada briç münâkaşası almış yürümüştür (Târık Buğra).
– Münâkaşa; kısaca ölçüsüz ve mîzânsız tartışmaktır. Aynı zamanda da sert tartışma ve ağız kavgasıdır.
– Hayatı insanca yaşamak için birbirimizle münakaşa tartışma yolunu değil müzakere yolunu izlemeliyiz.