Birmanya; Güneydoğu Asya’da, Bengal Körfezi’nin doğu kıyısında bir ülkedir. Birmanya’nın resmi adı Birleşik Myanmar Cumhuriyeti’dir. İngilizce kullanımda Burma, Fransızca kullanımda Birmanya’dır. Birmanya; Kuzeybatıda Bangladeş ve Hindistan’la, kuzey ve doğuda Çin, Laos ve Tayland’la komşudur. Bu ülkelerle sınırlarını çoğunluk sık ormanlar ve dağlar oluşturur. Birmanya başkenti Nepido, para birimi Myanmar Kyatı, resmi dili Birmanca, yüzölçümü 676.575 km² ve nüfusu 2017 yılına göre 53,37 milyon’dur.
Nüfusun üçte ikisi Orta Asya’dan yüzyıllar önce göçmüş olan insanların soyundandır. Geniş, yassı yüzleriyle Moğollar’a benzerler; ama tenleri, genellikle Çinliler’inkinden daha koyu renklidir. Geriye kalan nüfus, yerli kabilelerden, Hindistan ve Çin’den gelmiş insanlardan oluşur. Halkın yüzde 70’ten çoğu Birman’dır; yüzde 15’ini de Karenler, Şanlar ve Kaçinler oluşturur. Geri kalanlar, çoğunlukla doğu sınırında yaşayan, çevreden soyutlanmış dağ kabileleridir.
Konuşulan dil Birmanca’dır, ama çeşitli kabilelerin konuştuğu 100 kadar başka dil de vardır. Birmanlar’ın yaklaşık yüzde 85’i Budacı’dır; bununla birlikte, kırsal kesimde nat adı verilen eski orman ve dağ ruhlarına tapanlar da vardır. İngilizce’nin resmi devlet dili olduğu İngiliz sömürge yönetimi dönemindeki gibi bugün de okullarda İngilizce öğretilir.
Birmanya topraklarının yaklaşık yarısı ormanlarla kaplıdır. Dağlar daha çok kuzey-güney doğrultusunda uzun, paralel sıralar halinde uzanır. Bunların arasından, Sittang ve Saluen ırmaklarıyla, Çindvin adlı koluyla birlikte bütün ülkenin neredeyse dörtte üçünü sulayan büyük İravadi Irmağı akar. İravadi Irmağı’nın 2.100 kilometrelik toplam uzunluğunun yaklaşık 1.500 kilometresi ulaşıma elverişlidir. Bu ırmak büyük bir deltayla denize ulaşır. Bengal Körfezi’nin birçok adayla bezeli olan bu kıyısı, kayalık olduğu için tehlikelidir.
Ülke doğal yapısından dolayı Yukarı ve Aşağı Birmanya’ya bölünmüştür. Eskiden bu bölgelerde egemen olan iki ayrı krallık, 1885-1948 arasındaki İngiliz sömürge yönetimi sırasında ortadan kalkmıştır.

Aşağı Birmanya üç büyük ırmağın alçak vadileri ile, Tenasserim adı verilen dar ve uzun bir toprak şeridini içerir. Tenasserim, güneyde, kalay ve tungsten çıkartılan ve kauçuk üretilen Malakka Yarımadası’na doğru uzanır. Aşırı yağış alan Aşağı Birmanya, Yukarı Birmanya’dan çok daha nemlidir. Gelişen bir liman olan başkent Rangun, yılda 2.540 mm yağış alır. Kentin kuzeyindeki dağlık Arakan bölgesinin büyük bölümü 5.080 mm yağış alırken, eskiden Yukarı Birmanya’nın başkenti olan Mandalay, yılda yalnızca 838 mm yağış alır.
Aşağı Birmanya’da muson iklimi egemendir. Genellikle, mayıs ortasından kasım ortasına kadar süren muson yağmurlarından sonra, yılın geri kalan bölümü kuru geçer. Bu bölgede, değerli tikağacının yetiştiği muson ormanları vardır. Nüfusun yüzde 75’inin yaşadığı İravadi ve Sittang deltalarının zengin toprakları pirinç tarlalarıyla örtülüdür.
Yukarı Birmanya’nın merkezi çok farklıdır. Daha düz, çok daha kuru ve açıklık olan bu bölgede susam, darı, pamuk ve yerfıstığı gibi ürünler yetişir. Birmanya’nın II. Dünya Savaşı’nda büyük zarar gören petrol bölgesi güneydedir. Bu bölge Birmanya ekonomisi için bugün de önem taşır.
Yağmur ormanlarında hâlâ pek çok yabanıl hayvan yaşar. Ormanlarda gibon denilen bir tür uzun kollu maymuna rastlanır. Kaplan ve küçük bir geyik türü olan munçak ise daha az rastlanan hayvanlardır. Birmanya’da pars ve yaban mandası da vardır; dağlarda ayılar, ormanların çoğunda filler yaşar. Köylerde sokak köpeklerinden geçilmez. Kırsal alanda yılanlar ve sıtma taşıyan sivrisinekler boldur.
Halkın çoğunluğu ırmak kıyılarında kurulmuş küçük köylerde yaşar. Yabanıl hayvanlardan korunmak için bambu ya da ağaçtan kazıklarla çevrelenmiş olan köy evleri de bambu ve ağaçtan yapılır.
Birmanlar’ın ulusal giysisi longyi, tıpkı Endonezyalılar’ın giydiği sarong gibi, vücuda sarılan uzun bir kumaştır ve önden düğmeli bir ceketle birlikte giyilir.
Birmanlar iş hayvanı olarak hörgüçlü, küçük bir tür öküzden yararlanırlar. Geniş ırmak vadilerinde, İravadi deltasında ve pirinç yetiştirilen bataklıklarda mandalar iş görür. Pirinç temel tarımsal üründür ve ana besin kaynağıdır. Bir zamanlar öbür Asya ülkelerine, özellikle Hindistan’a çok miktarda pirinç satılırdı, ama II. Dünya Savaşı’ndan bu yana pirinç satışı düşmüştür. Öbür ürünler arasında yağı kullanılan susam, yerfıstığı, meyve, pamuk, baklagiller, mısır, şekerkamışı ve ince Birmanya purosunda kullanılan tütün sayılabilir.
Birmanya’nın maden kaynakları zengindir. Özellikle petrol, tungsten, kurşun, kömür, bakır, kalay, altın, gümüş, mika, demir cevheri ve yeşim taşı vardır. Buna karşın madencilik az gelişmiştir. Tikağacı sanayisi büyük önem taşır. Tikağacı ve öbür sert odunlu ağaç türleri Birmanya’nın dış ülkelere sattığı başlıca ürünlerdir. Kerestelik ormanlar devletin denetimi altındadır. Ormanlarda, kütüklerin taşınması ve istiflenmesinde, eğitilmiş filler çalıştırılır. Ülkede kauçuk da üretilir.
Birmanya’da tarım, ormancılık ve madencilik gelişmektedir. Çoğu Rangun yakınlarında olmak üzere, çeltik fabrikaları, ağaç ve pamuk işleme kuruluşları, hepsinden önemlisi de petrol rafinerileri vardır.
Birmanya’da ulaşıma elverişli karayolu azdır. 1938’de işgalci Japon ordularının yaptığı, Çin’in güneybatısındaki Kunming’den Birmanya’nın kuzeybatısındaki Laşio’ya uzanan ve bir demiryoluyla Mandalay’a bağlanmış olan Birmanya Karayolu, Çin’le ticareti kolaylaştırmıştır. Rangun ile Mandalay arasında bir ana demiryolu hattı vardır. Başka demiryolları da olmakla birlikte ülkeyi Hindistan’a ya da öbür komşularına karadan bağlayan karayolu yoktur. Birmanya’ya gelen turistler burada bir haftadan fazla kalamazlar ve geliş gidişlerinde özel uçak kullanamazlar.
Birmanya Tarihi
Birmanya’da gelişkin bir Buda uygarlığı vardır. Terk edilmiş bir kent olan Pagan’da bu uygarlıktan izler görülür. Kentte 9. ve 13. yüzyıllar arasında yapılmış binlerce Buda tapınağı bulunmaktadır.
11. ve 19. yüzyıllarda Birmanya prensleri arasında amansız savaşlar oldu. 1820’de büyük Birman Generali Maha Bandula, Hindistan’ın İmphal (Manipur) ve Assam eyaletlerini ele geçirip Bengal’e yönelince, o zaman Hindistan’a egemen olan İngilizler Birmanya’ya savaş açtılar. Maha Bandula geri püskürtüldü ve Birmanyalılar yalnızca Assam ve İmphal üzerindeki isteklerinden vazgeçmekle kalmadılar, aynı zamanda Aşağı Birmanya’nın Arakan ve Tenasserim bölgelerini de
İngilizler’e bırakmaya zorlandılar. 1826-1882’de İngilizler, Aşağı Birmanya’yı adım adım ele geçirdiler. Kral Thibaw’la 1886’da yapılan savaştan sonra, başkenti Mandalay olan Yukarı Birmanya da İngilizler’in denetimi altına girdi. 1919’dan 1937’ye kadar Birmanya, Hindistan’ın bir eyaleti olarak İngiliz yönetiminde kaldı.
II. Dünya Savaşı sırasında Japonlar, Birmanya’yı işgal ettikten sonra sözde bağımsız bir devlet kurarak egemenlikleri altına aldılar. Savaştan sonra İngiliz egemenliği yeniden kuruldu, ama Birmanyalılar bağımsızlık istiyordu. İngiltere’ye yapılan baskı sonucunda seçimlere gidildi ve 1947’de bağımsız Birmanya Cumhuriyeti kuruldu. Birmanya bağımsızlığını kazandıktan sonra İngiliz Uluslar Topluluğu’ndan ayrıldı.
Yansız bir dış politika izleyen Birmanya, Çin, Japonya ve SSCB ile yakın ekonomik ilişkiler kurdu. Çeşitli ayaklanmalardan ve siyasal çekişmelerden sonra 1962’de ordu komutanı Ne Win’in yaptığı hükümet darbesiyle, başbakan U Nu yönetimden uzaklaştırıldı. Yeni hükümet pek çok sanayi dalını ulusallaştırdı. 1973’te yeni bir anayasa kabul edildi. Birmanya bugün de kabile ayaklanmaları ve çoğu Tayland ve Laos sınırlarından kaynaklanan, yasadışı afyon ticareti gibi sorunlarla mücadele etmektedir.