Gözlerinin içi gülmek deyiminin anlamı
Çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak.
Örnek: Zayıf bir kızı severdim / Gözlerinin içi gülerdi (N. Cumalı)
Örnek 2: Sınıfını geçtiğini öğrenen Halim`in gözlerinin içi gülüyordu.
Gözün aydın deyiminin anlamı
Sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü.
Örnek: Gözün aydın! Sınavı kazanmışsın.
Gülüp oynamak deyiminin anlamı
Neşeli, sevinçli, keyifli, güzel vakit geçirmek.
Örnek: Yaz tatili geldi, gülüp oynamak hakkınız.”
Örnek 2: Hafta sonu bizde toplanıp, biraz gülüp oynayalım diyoruz.
Hatırını hoş etmek deyiminin anlamı
Karşısındakini kırmamak için onun istediği gibi davranmak, kendi istemese de onun iyiliği ve mutluluğu için karşısındakinin dilediği gibi davranmak, sevindirmek, memnun etmek.
Örnek: Dün uğramakla onların da hatırını hoş etmiş olduk.
Havalara uçmak deyiminin anlamı
Çok sevinmek.
Örnek: Buna pek sevinmişti, oğlum memur oldu diye havalara uçuyordu. (E. Bener)
Örnek 2: Doğum günü hediyesini gören çocuk, sevinçten havalara uçtu.
Örnek 3: Bir mesajın gelse de mutluluktan havalara uçsam.
Çocuk gibi sevinmek deyiminin anlamı
Çok sevinmek, aşırı mutlu olmak.
Örnek: Güzel sözler duyduğunda çocuk gibi sevinir. -A. Kabaklı.
Sevinci kursağında kalmak deyiminin anlamı
Gerçekleşmek üzere olan bir istek nedeniyle sevinmişken, çıkan bir engel yüzünden sevinemez duruma düşmek.
Örnek: Hasta olunca sevinci kursağında kaldı.
Sevincinden ağzı kulaklarına varmak deyiminin anlamı
Çok sevinmek, sevindiği her hâlinden belli olmak.
Örnek: Takdirname eline verilince sevincinden ağzı kulaklarına vardı.
Sevinç yaşları dökmek deyiminin anlamı
Sevinçten ağlamak.
Örnek: Şu mendilini burnuna tutmuş, sevinç yaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. (H. Taner)
Örnek 2: Düğünde, gelin ve damat sevinç yaşları döküyordu.
Örnek 3: Artık sevinç yaşları dökme zamanı geldi.
Örnek 4: Gözlerden dökülen sevinç yaşlarının sebebi sensin canım.
örnek 5: Gözlerimden sevinç yaşları süzülüyor, bu ne güzel manzara Allah’ım.
Ayakları yere değmemek deyiminin anlamı
Çok sevinmek.
Örnek: Üniversiteyi kazanmış; sevinçten uçuyor, ayakları yere değmiyor.
Örnek 2: Nişanlandığından beri ayakları yere değmiyor.
Bayram etmek deyiminin anlamı
Çok sevinmek.
Örnek: Sabaha kadar tepindiler. Bayram ediyorlar. (N. F. Kısakürek)
Bayram havası esmek deyiminin anlamı
Ortam neşeli, sevinçli bir duruma gelmek.
Örnek: Ziyaret günleri hapishanelerde bir bayram havası eser. (P. Safa)
Çalmadan oynamak deyiminin anlamı
* Çok keyifli ve sevinçli durumda bulunmak.
* Bir işe çok hevesli görünmek.
Deliye dönmek deyiminin anlamı
* Çok sevinmek.
* Çok üzülmek.
* Çok kızmak.
Örnek: Haber aldığı gün âdeta deliye dönmüş.-H. F. Ozansoy.
Örnek 2: En bildiği derste bile kopya çeker, çekmezse hasta olur, deliye döner. (H. Taner)
Örnek 3: Patronun deliye döndüğünden habersizce geldi, elindeki şemsiyeye yapıştı. (R. Ilgaz)
Düğün bayram etmek deyiminin anlamı
Çok sevinmek, çok sevinç duymak.
Sevinçten uçmak deyiminin anlamı
Çok sevinip mutlu olmak.
Örnek: Doğum günü hediyesini gören çocuk, sevinçten havalara uçtu.
Örnek 2: Bir mesajın gelse de sevinçten havalara uçsam.
Örnek 3: Sevinçten havalara uçmak için sonucun açıklanmasını bekliyordu.
Ağzı kulaklarına varmak deyiminin anlamı
Çok sevinmek.
Örnek: Çocuklarıma beni misal gösterdiğini, ağzım kulaklarıma vararak öteden beriden işitiyordum. (R. N. Güntekin)
Aklı başından gitmek deyiminin anlamı
Çok sevinçten veya çok korkudan ne yapacağını şaşırmak.
Örnek: El âlemin çocuklarının tek evladını paraladıklarını düşündükçe aklı başından gidiyordu. (E. Şafak)
Arkasından zil takıp oynamak deyiminin anlamı
Birinin bir yerden ayrılmasına veya bir işte başarısızlığa uğramasına çok sevinmek.
Gözleri parlamak deyiminin anlamı
Gözlerinde sevinç ve istek belirmek.
Örnek: İki kere gidip geldikten sonra gözleri parladı, evi bulmuştu. (H. E. Adıvar)
Örnek 2: Yavaş yavaş başlarını kaldırıp yekdiğerinin yüzüne baktılar, ikisinin de gözleri parıldadı. (A. H. Müftüoğlu)
Gözaydına gitmek deyiminin anlamı
Birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gitmek.
Gözaydına gelmek deyiminin anlamı
Birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gelmek.
Örnek: Eve dönünce orasını düğünevi gibi kalabalık buldum. Duyan kadınlar gözaydına gelmişler. (M. Ş. Esendal)
Göbek atmak deyiminin anlamı
* Karnını hareket ettirerek oynamak.
* Çok sevinmek.
Örnek: Dillere destan olan oturak âlemlerinde göbeği atan, erkek değil, kadındır. (B. R. Eyuboğlu)
Örnek 2: Dolmuştan inince bir yandan saatine bakar, bir yandan da göbek atarmış, daha bir saat var, diye. (H. Taner)
Fesini havaya atmak deyiminin anlamı
Sevinmek.
Örnek: Çocuğunun başarısını, fesini havaya atarak kutladı.
Örnek 2: Fesini havaya atmak seninde hakkın.
Etekleri zil çalmak deyiminin anlamı
* Çok sevinmek.
* Alınan sevinçli bir haber üzerine telaşa ve heyecana kapılmak.
Örnek: İlk mektebe gittiği gün Gülsüm’ün sevincinden etekleri zil çalıyordu. (R. N. Güntekin)
Dünyalar birinin olmak deyiminin anlamı
Çok sevinmek.
Örnek: Suların üzerimize devrilmesinden önce yukarıya bir varsak dünya bizim olacaktı. (Halikarnas Balıkçısı)
Neşesi kaçmak deyiminin anlamı
Sevinci azalmak, kederlenmek.
Örnek: O günden sonra Canan’ın uzun müddet neşesi kaçtı. (P. Safa)
Müjde vermek deyiminin anlamı
Bir kimseye sevindirici, mutlu bir haberi ulaştırmak.
Kına yakmak deyiminin anlamı
* Kınayı su ile karıştırıp bulamaç kıvamına getirerek boyanacak yere sürmek.
* Birinin uğradığı kötü duruma çok sevinmek.
Örnek: Bazıları bütün ele, avuçlara değil, yalnız bir tek parmağın baş kısmına kına koyarlardı ki buna yüksük kına tabir olunurdu. (R. H. Karay)
Kıçına kına yakmak deyiminin anlamı
Sevmediği bir kişinin uğradığı bir olumsuzluğa aşırı derecede sevinmek.
Örnek: Sayende zarara girdik, kıçına kına yakarsın artık.
Örnek 2: Takım ligden düştü diye, kıçına kına yakanlar var.
Hayata bağlamak deyiminin anlamı
Yaşamayı sevdirmek, hayattan kopmamak.
Örnek: Bu sıcak ve içten ses Fikret’i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu. (R. Enis)
Teller takmak deyiminin anlamı
Alay sevincini aşırı davranışlarla gösterenler için kullanılan bir söz.
Zilsiz oynamak deyiminin anlamı
Çok sevindiğini belli etmek.
Zil takıp oynamak deyiminin anlamı
çÇok sevindiğini belli etmek.
Örnek: Birini buldu, ne güzel oldu diye zil takıp oynayacak mıydım? (A. Ümit)
Zıp zıp zıplamak deyiminin anlamı
Sevinçten yerinde duramamak, pek çok sevinmek.
Zevkten dört köşe olmak deyiminin anlamı
Çok mutlu olduğu anlaşılmak, çok sevinip keyiflenmek ve aşırı zevk duymak.
Örnek: Takımı galip gelince zevkten dört köşe oldu.
Yüzü gülmek deyiminin anlamı
* Sevinci yüzünden belli olmak.
* Feraha kavuşmak.
* Temiz, tertipli duruma gelmek.
Örnek: Otele gidip lavabolu odayı görünce yüzüm güldü. (F. Otyam)
Örnek 2: Şehirlilerle köylüler arasındaki alışveriş şartları düzenlendikten sonra hepsinin yüzü gülmeye başladı.