Üstüne alınmak deyiminin anlamı
* Ortalığa söylenmiş biz sözü, kendisi için söylenmiş sanmak.
* Bir davranışın kendisine karşı olduğunu sanarak tedirgin olmak, alınmak.
* Bir görevi üstlendiğini kabul etmek.
Örnek: Ev sahibi, konuklarına bakıp; “Bu ne rezillik böyle!” deyince Ayşe üstüne alındı.
Örnek 2: Otomobilin dinmeyen yaygarasını üstüne alınmaya mahal yoktu. (Ö. Seyfettin)
Örnek 3: Her biri, ayrı bir defter sayfasının gözden geçirilmesini üstüne aldı. (P. Safa)
Örnek 4: Her sözü üstüne alma lütfen!
Üstünden dökülmek deyiminin anlamı
Üstündeki giysi, giyecek bol ve biçimsiz olmak, yakışmamak.
Üstüne atmak deyiminin anlamı
* Bir suçu, suçsuz bir kişiye yüklemek.
* Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek.
Örnek: Camı kendi kırdı ama suçu arkadaşının üstüne attı.
Örnek 2: Adam göz göre göre eşyaları çaldı, ardından da utanmadan suçu bir garibin üstüne attı.
Üstüne basmak deyiminin anlamı
* Bir kişiyi baskı altına alarak sindirmek.
* Vurgulamak, iyice belirtmek.
* Konuya değinmek.
* Yerinde bir fikir beyan etmek, (yerinde bir düşünce ileri sürmek).
Örnek: Üstüne basa basa anlat, baban çok mağdurmuş de!
Örnek 2: Ne iyi söylediniz dedi; ne iyi üstüne bastınız. (F. R. Atay)
Örnek 3: Üstüne basa basa olmaz, dedi.
Üstüne bir bardak su içmek deyiminin anlamı
* Kaybını kabullenmek.
* Bir işten umut kesmek, olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek. Alacağı parayı elde etme umudunun bulunmadığına işaret eder.
Örnek: Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!
Örnek 2: Aldığın bu sınav sonucunun üstüne bir bardak su iç.
Üstüne düşmek deyiminin anlamı
* Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak.
* Bir kişiyle çok ilgilenmek.
* Bir kimseyle ya da bir şeyle aşırı ölçüde ilgilenmek.
Örnek: Bugünlerde kardeşinin üstüne düştü.
Örnek 2: Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim, şımardıkça şımarıyor, neredeyse başımıza çıkacak.
Örnek 3: Biz de hani üstüne düşüp düzeltecek yerde, Atatürk”ün Osmanlıcayı Türkçeleştirmek hususundaki güzel arzusunu bugünkü uydurma dilcilik gayretine alet etmişiz. (B. Felek)
Üstüne fenalık gelmek deyiminin anlamı
Çok sıkılmak, aşırı ölçüde bunalmak.
Örnek: Bütün kan başıma çıktı, üstüme bir fenalık gelir gibiydi. (M. Ş. Esendal)
Üstüne geçirmek deyiminin anlamı
* Bir mala yasadışı bir şekilde sahip olmak.
* Bir malın tapusunu kendi üzerine yazdırmak ya da çıkartmak.
* Bir kıyafeti giymek.
* Bir çocuğu evlât edinmek, kendi nüfusunu kaydettirmek.
Örnek: Evi üstüne geçirmiş dedem, doğru mu?
Üstüne gelmek deyiminin anlamı
* Bir kişiye baskı yapmak, zorlamak.
* Kendisiyle ilgili konuşulurken üzerine gelmek.
* Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelme.
Üstüne gül koklamamak deyiminin anlamı
* Aldatmamak, sadakat göstermek.
* Sevdiği birinden başkasını sevmemek, başkası ile ilişki kurmamak.
Örnek: Canım eşim, hiç senin üstüne gül koklarmıyım.
Üstüne kalmak deyiminin anlamı
* Güçlüklerin birinin üzerine kalması.
* Güç bir işi yapmak zorunda bırakılmak.
Örnek: Evi boyama işi üstüme kaldı.
Örnek 2: O giderse bütün yük kızın üstüne kalacak. (M. Ş. Esendal)
Üstüne titremek deyiminin anlamı
Pek fazla sevgi, özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak.
Örnek: Topu topu beş bin lirayı bulan bu tasarrufun üstüne titreyip durmaktaydı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Örnek 2: Öğrencilerinin üstüne böyle titreyen bir öğretmen daha görmedim.
Üstüne varmak deyiminin anlamı
* Bir kimseye baskı yapmak, zorlamak.
* Saldırmak.
* Başka bir kimseyle evlenmek.
* Öfkelendirecek söz veya harekette ısrar etmek.
Örnek: Bir gün o kadar üstüne vardılar ki Resul Efendi zıvanadan çıktı. (Y. Kemal)
Üstüne yatmak deyiminin anlamı
* Bir şeyi, hakkı değilken, sürekli olarak sahiplenmek.
* Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek.
* Başkasının bir şeyini kendine mal edinmek, alıp geri vermemek,sahiplenmek.
Örnek: Vakıf mallarının üstüne oturdu adam, nasıl yaptı, vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum.
Örnek 2: Bunlar eşeğin büsbütün üstüne mi yatmak istiyorlar? (M. Ş. Esendal)
Yüzüstü bırakmak deyiminin anlamı
* Güvenilen bir kimsenin bir iş bitmeden o kişiden desteğini çekerek, onu zor durumda bırakması.
* Birini tek başına, yapayalnız, kötü bir durumda bırakmak.
* Bir işi bitirmeden, olduğu gibi bırakmak, bitirmemek.
* Tamamlanmamış bir durumda, yarı yolda bırakmak.
Örnek: İnsan çoluğunu çocuğunu yüzüstü bırakır mı?
Örnek 2: İşini yüzüstü bırakıp gezmek olur mu?
Örnek 3: İşleri yüz üstü bırakıp gitti.
Örnek 4: Adam yüzüstü bırakıp gidince böyle bir numara çevirip başına kalmayı deniyor anlaşılan. (E. Bener)
Örnek 5: Evdeki işimi gücümü yüzüstü bıraktım. (H. R. Gürpınar)
Üstünden atmak deyiminin anlamı
* Bir şeyin kendi üzerindeki sorumluluğundan vazgeçmek.
* Bir şeyin kendi üzerinde bıraktığı etkiyi kaldırmak.
* Başından savmak, bir şeyi görev olarak kabul etmemek, başkasını ilgilendirdiğini belirtmek.
Örnek: idar, uyku mahmurluğunu çarçabuk üstünden atarak pişkin pişkin gülümsedi. (E. Şafak)
Örnek 2: Bu iş senin, sakın üstünden atayım deme.
Zeytinyağı gibi üste çıkmak deyiminin anlamı
* Haksızlığını kabullenmeyerek hile ile ya da karşıdakini bastırarak haklı çıkmak.
* Bir konuda haksız olduğunu kabullenmeyerek kurnazlıkla kendini haklı ya da suçsuz çıkarmaya çalışmak.
* Herhangi bir konuda kabahati olduğu halde kendini haklı çıkarmak.
* İşin içinden sıyrılıp olayla ilgisi yokmuş gibi bir kenara çekilip durmak.
Örnek: Sizler hep böylesiniz. Zeytinyağı gibi üste çıkmaya alışmışsınız. (A. Kulin)
Üstüne yıkmak deyiminin anlamı
* Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkalarına yüklemek.
* Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek.
Örnek: Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar, sorumsuzca yaşıyorlar.
Örnek 2: Tek tük torunlar doğmaya, yetişmeye başlamış, kendi havalarında olan genç babalar, cahil anneler bu çocukların bütün yükünü onunla karısının üstüne yıkmışlar. (R. N. Güntekin)
Üstüne yürümek deyiminin anlamı
* Yıldırmak, korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak.
* Korkutmak, yıldırmak ereğiyle saldıracakmış gibi davranmak, üstüne doğru saldırırcasına gitmek.
Örnek: Öfkeyle delikanlının üstüne yürüdü.
Örnek 2: Bir gün üstüme yürüdü, sen benim kâğıtlarımı karıştırıyorsun, beni polise gammazlıyorsun diye. (A. İlhan)
Üstünde durmak deyiminin anlamı
* Bir şeyin önemli olduğunu belirtmek, önemsemek.
* Bir işe önem vermek, o işle yakından ilgilenmek, uğraşmak.
* Israr etmek.
Örnek: Bir çeşit ezbere okuyoruz, durmuyoruz metin üstünde, fikir üstünde. (A. Erhat)
Örnek 2: Şu işin üstünde dur biraz, yoksa sonun kötü olacak.
Üst perdeden konuşmak deyiminin anlamı
Yüksek sesle ya da önemli konularda hüküm vererek, Üstünlük taslayarak konuşmak.
Örnek: Üst perdeden konuşmaya bayılır.
Örnek 2: Sen böyle üst perdeden konuşuyorsun çünkü etrafındaki o çomarlara güveniyorsun. (R. C. Ulunay)
Üste çıkmak deyiminin anlamı
Karşıdakini bastırarak haklı duruma geçmek, üste çıkmak.
* Suçlu olduğu halde suçsuz duruma gelmeyi ve suçlu olduğunu söyleyenleri suçlu çıkarmayı başarmak.
Örnek: Bir an önce bu işten kurtulmak için üste çıkmayı başarmalıyım diye geçirdi içinden.
Örnek 2: Hem suçlı, hem güçlü birde üste çıkmaya çalışıyor.
Üste vermek deyiminin anlamı
* Bir takasta, iki malın birbirini tam karşılaması durumunda az değerli malın sahibinin fazladan bir şeyler verme durumu.
* Fazladan ödeme yapmak.
Örnek: Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim.
Üstesinden gelmek deyiminin anlamı
* Baş etmek, zor bir durumdan başarı ile kurtulmak ya da bir kişiyi alt ederek üzerinde etki sağlamak.
* Üzerine aldığı işi başarmak, becermek, istenildiği gibi yapmak.
Örnek: Hiç endişelenme sen, üstesinden gelecektir o işin.
Örnek 2: Sen hiç merak etme, ben üstesinden gelir ağzının payını da veririrm.
Üstü başı dökülmek deyiminin anlamı
* Giydiği şeyler çok eski ve yıpranmış olmak.
* Kılık ve kıyafeti çok eski olmak, perişan durumda bulunmak.
Örnek: Böyle üstü başı dökülen bir adama bu kadar yakınlık göstermesi karşısında şaşırıp kaldı. (T. Yücel)
Örnek 2: O kadar fakirler ki üstleri başları dökülüyor.
Üstü kapalı konuşmak deyiminin anlamı
* Söylemek istediği bir şeyi açıkça söylemeden ima etmek.
* Açık, kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak.
* Bir konuyu açık ve anlaşılır anlatmak yerine dolaylı yollara başvurarak anlatmak. Başka anlama gelecek şekilde, kinayeli konuşmak.
Örnek: Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu.
Örnek 2: Onu yumuşatacağına, daha fazla alaycı yaptı; oldukça üstü kapalı bir sesle… (H. E. Adıvar)
Tam üstüne basmak deyiminin anlamı
* Doğru tahmin etmek.
* İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek.
Örnek: Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim. (A. Kulin)
Şimşekleri üstüne çekmek deyiminin anlamı
* Yaptığı bir davranışlar ya da söylediği bir şeyle çevredekilerin kendisine öfke ve nefret duymasına neden olmak.
* Söz ve davranışlarıyla çevresindekileri kızdırmak; rahatsız etmek; sert eleştirilerine, saldırılarına hedef ve neden olmak.
* Bir kimsenin davranışlarıyla birçok kimseyi kızdırarak onların sert eleştirilerine, saldırılarına uğramak.
Örnek: Boşu boşuna şimşekleri üzerine çektin.
Kalbur üstüne gelmek deyiminin anlamı
* Benzerler arasında seçilmiş olmak, seçkin duruma gelmek.
* Seçkin, sivrilmiş, önde gelen. Değerli, güzel, başarılı.
Örnek: Beylerbeyi, eski Boğaziçinin en kalburüstü bürokratlarını barındıran güngörmüşlüğünün simgesi, bir köşesidir. (H. Taner)
Kambur kambur üstüne deyiminin anlamı
* Bir dert ya da sıkıntı hâli yaşanırken, başka bir dert ya da sıkıntının ortaya çıktığı zamanlarda kullanılan bir söz.
* Dertlerin, güçlüklerin, sıkıntıların üst üste geldiği yada Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor anlamında kullanılır.
El üstünde tutmak deyiminin anlamı
* Çok değer vermek, çok saygı ve sevgi göstermek.
* Çok değer verilip sevilmek, kendisine büyük ölçüde saygı gösterilmek.
* Bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek.
* Bir kişiye çok önem vermek ve o kişiye büyük saygı duyarak incinmesinden korkmak.
Örnek: Dedem ailemizde el üstünde tutulurdu.
Örnek 2: Ama azdır sanatçılara saygı gösterenler, onları el üstünde tutmak isteyenler. (S. Birsel)
Örnek 3: İnsanların hayatında el üstünde tuttukları birileri mutlaka vardır.
Dört ayak üstüne düşmek deyiminin anlamı
* Kötü bir olaydan hiçbir hasar almadan kurtulmak.
* İşi rast gitmek.
* Tehlikeli bir durumdan hiç zarar görmeden kurtulmak.
* Zor, tehlikeli bir durumdan kolayca hiç zarar görmeden kurtulmak, iyi bir fırsat elde etmek. Her zaman ve her ortamda hep kazançlı çıkmak.
Örnek: Nasıl oluyor da, bu adam hep dört ayak üstüne düşüyor?
Diken üstünde olmak deyiminin anlamı
* Her an bir tehlike gelecek korkusu içinde olmak, rahat olamamak ve sürekli tedirgin olmak.
* Bir yerde tedirginlik duymak, her an kalkmak durumunu belirtir olmak, huzursuz olmak.
* Tedirgin bir bekleyiş içinde olmak,her an kötü şeylerin olması beklentisi içinde olmak,korkmak,tehlikeli bir durum karşısında tehlikenin geçmesini beklemek.
Örnek: İnan, diken üstünde oturuyorum şurada.
Baş üstünde yeri var deyiminin anlamı
* Her zaman layıkıyla ve ilgiyle karşılanır veya ağırlanır anlamında kullanılan bir söz.
* Sevgi, ilgi ve saygı ile karşılanıp ağırlanır. anlamında kullanılır.
* Kapım sana her zaman açık ne zaman istersen gelebilirsin demek.
* Bir düşünce veya davranışı uygun bulmak.
Örnek: Durmasın gelsin, baş üstünde yeri var.
Örnek 2: İyi, sefa geldiler, hoş geldiler, başımızın üstünde yerleri vardı elbet. (T. Dursun)
Ayak üstü deyiminin anlamı
* Kolay ulaşılabilen, merkezde yer alan.
* Kısa süre içinde, acele olarak.
* Ayakta durarak, ayakta dikilerek.
Örnek: Gel de şu büfede ayak üstü atıştıralım biraz.
Altı alay üstü kalay deyiminin anlamı
* Birbirine uyumsuz. “İçi dışı bir olmayan” anlamında kullanılan bir söz.
* İçi dışı bir olmayan; dışı süslü, içi berbat.
Örnek: “Altı alay üstü kalay bir dolaba benziyor bu.
Altı kaval üstü şeşhane deyiminin anlamı
Daha çok giyim için “altı, üstüne; bir parçası öbür parçasına uymaz.” anlamında kullanılır.
* Parçalan birbirine benzemeyen ve uygun olmayan, dolayısıyla bir işe yaramayan aparatlar hakkında veya giyim kuşam konusunda birbirine uymayan ve yakışmayan kıyafetler İçin altı kaval üstü şeşhâne deyimini kullanırız.
Örnek: Çabuk çıkar şu üzerindeki altı kaval üstü şişhane elbiseyi, yoksa rezil olacaksın el âleme.
Altından girip üstünden çıkmak deyiminin anlamı
* Kısa zamanda harcamak, Harap etmek, Yıpratmak anlamına gelir.
* Elindeki zenginliği har vurup harman savurmak anlamına gelir.
* Bir serveti, bir parayı, bir kaynağı gereksiz yere, düşüncesizce, sorumsuzca harcayıp kısa zamanda bitirmek.
Örnek: Bir ayda o kadar paranın altından girip üstünden çıktı.
Altını üstüne getirmek deyiminin anlamı
* Darmadağın bir hâle getirmek.
* Söz ve davranışlarla çevreyi birbirine düşürmek, karmakarışık etmek.
* Bir şeyi bulmak için aramadık yer bırakmamak.
Örnek: Evin altını üstüne getirdik ama tabancayı bulamadık.
Örnek 2: Adam iki çift laf etti. Topluluğun altı.
Bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek deyiminin anlamı
Çok kısa sürede pek çok yalan söylemek
Aksiliği üstünde olmak deyiminin anlamı
Olumsuz davranış içerisinde olmak.
Al kiraz üstüne kar yağmış deyiminin anlamı
Düşünülmeyen, beklenilmeyen şeylerin de olabileceğini anlatan bir söz.
Alt alta üst üste deyiminin anlamı
Birbirleriyle itişir kakışır durumda.
Altta yok üstte yok deyiminin anlamı
Yoksul, fakir.
Ayak üstünde olmak deyiminin anlamı
* Dinç olmak, canlı olmak.
* İş görür durumda olmak.
Ayakları üstünde durmak deyiminin anlamı
Başkasının yardımına ihtiyaç duymadan güçlü bir biçimde sorunları çözebilecek durumda olmak.
Başım gözüm üstüne deyiminin anlamı
Belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatan bir söz.
Bir ayak üstünde bin yalan söylemek deyiminin anlamı
Çok kısa sürede pek çok yalan söylemek.
Kâğıt üstünde kalmak deyiminin anlamı
* Yapılması düşünülmüş olduğu hâlde yapılmamak.
* Kararı bağlandığı hâlde uygulanmamak.
Üstüne toz kondurmamak deyiminin anlamı
Bir şeyin veya kimsenin kusurlu olabileceğini kabul etmemek.
Üstüne kapanmak deyiminin anlamı
Belli bir işi aralıksız bir biçimde yapmak.
Gözünün üstünde kaşın var dememek deyiminin anlamı
Birinin her davranışını hoş görmek.
Birbiri üstüne gelmek deyiminin anlamı
Arka arkaya meydana gelmek, ara vermeden olmak.
Üstünden silindir gibi geçmek deyiminin anlamı
Perişan etmek, çok yormak.
Üstüne güneş doğmamak deyiminin anlamı
Güneş doğmadan önce kalkmak.
Üstüne vazife olmamak deyiminin anlamı
Görevi olmamak, o görev kendini ilgilendirmemek
Buz üstüne yazı yazmak deyiminin anlamı
* Süresi, etkisi çok az olacak bir iş yapmak.
* Bir kimseye etki yapmayan sözler söylemek.
Can baş üstüne deyiminin anlamı
İstenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir söz.
Dört üstü, murat üstü deyiminin anlamı
İşi her zaman yolunda olanlar için söylenen bir söz.
Düğüm üstüne düğüm vurmak deyiminin anlamı
Parasını pintilik ederek saklamak.
Esmayı üstüne sıçratmak deyiminin anlamı
Davranışlarıyla belayı üstüne çekmek.
İstim üstünde olmak deyiminin anlamı
* Buharla işleyen araçlar kalkmaya hazır duruma gelmek.
* Hemen gidecek durumda bulunmak.
Kuru hasır (kilim) üstünde kalmak deyiminin anlamı
Aç, parasız, evsiz kalmak.
Tetik üstünde beklemek deyiminin anlamı
Hazır, dikkatli, uyanık bulunmak, tetikte olmak