Az eli aşta gör, çok eli işte gör
* yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
* Bir iş niteliğine uygun sayıda kişi tarafından yapılmalıdır. Bazı işlere çok kişinin karışması faydadan çok zarar getirir. Yemek pişirmek gibi. Fakat başka bir işi, birçok insan bir arada çalışarak kısa sürede bitirebilir.
Az söyle çok dinle
* Kişinin gereksiz konuşmaktansa az konuşması ve konuşulanları dinlemesi daha iyidir.
* Dinlemek, öğrenmenin güzel bir yoludur. Kulak vererek dinleyen insan pek çok şey öğrenebilir. Oysa çok konuşan insanda yanılma payı (özellikle bilmediği konularda) çok olur, hata yapma ihtimalî de artar. Ayrıca kişi yanlış ve çok konuşmalarıyla çevresindekileri rahatsız da edebilir.
Az kaz, uz kaz, boyunca kaz
* Sana yapılmasını istemediğin bir kötülüğün daha ağırını başkasına yapma.
* Birisi için kazdığın kuyuya kendin düşebileceğini göz önünde bulundur. Onun için bu kuyu kendini kurtarabileceğinden daha derin olmasın. Yani sana yapılmasını istemediğin bir kötülüğün daha beterini başkasına yapma.
Az veren candan, çok veren maldan
* Varlıklı olmayan kimsenin yardım veya armağan olarak az şey vermesi büyük fedakârlıktır, varlıklı kimsenin vereceği armağan ve yardımlar fedakârlık sayılmaz.
* Varlıklı olmayan kimse, az da olsa yardım edebilir, armağan verebilir. Bunu da içtenlikle yapar. Bu durum, o kimse için büyük bir özveri sayılır. Varlıklı kişi ise, çok şey verebilir, çok yardım edebilir. Bunu yapmakla yalnızca malından vermiş olur. Bu durum, o kişi için bir özveri değildir, çünkü verdiği malın yoksulluğunu çekmemektedir.
Alıcı kuşun ömrü az olur
* Başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar.
* İnsanlara kötülük yapan kimseler kısa zamanda bulundukları mevkileri, hatta hayatlarını kaybederler. Ona buna saldıran, zarar veren, onun bunun sırtından geçinen kimselerin düşmanı çok olur. Az zamanda, bunlar da düşmanlarının gazabına uğrarlar, hak ettikleri cezayı görürler.
Az yiyen az uyur, çok yiyen güç uyur
* Kişi iyi uyuyabilmek için pek az da yememeli, pek çok da.
* Az yiyen açlıktan yeterince uyuyamaz. Çok yiyen de midesi dolu olduğundan iyi uyuyamaz. Bu bakımdan, iyi uyuyabilmek için ne az yemeli ne de çok.
Aza kanaat etmeyen çoğu hiç bulamaz
* Büyük şeyleri elde edebilmek için önce küçük şeylerle yetinmek gerekir.
* Kim ki elindekinden hoşnut olmuyor, onu yeter bulmuyor, onunla yetinmiyor, daha fazlasını istiyor ve onu hor görüp geri çeviriyorsa büyük bir hata işliyor demektir. Çünkü çoklar, azların (küçük şeylerin) birikmesiyle meydana gelir. Küçük şeylere sahip çıkmayan, onların birikmesiyle olmuş olan çoğu da kaybetmiş sayılır.
Aza sormuşlar: Nereye? Çoğun yanına demiş.
* Küçük kazançların bile hep varlıklı kimselere düştüğü inancını belirten bir söz.
* Çok, her zaman azdan daha baskın çıkar. Bu bakımdan genellikle her şeyin azı, çoğa boyun eğer; yahut az, çoğa uyar. Büyük sermaye, küçük sermayeye fırsat vermez; onu idare eder. Bir toplumda çoğun oyu, azın oyunu geçersiz kılar; dolayısıyla az oy sahipleri, çok oy sahiplerine uymak zorunda kalırlar.
Azı bilmeyen çoğu hiç bilmez
* Küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyiliklere layık değildir.
* Küçük de olsa bir iyiliğin veya maddi varlığın kıymetini bilmeyen, ona karşı teşekkür bile etmeyen kişi, daha büyük iyiliklerin ve maddi varlıkların değerini de bilmez.
Azıcık aşım kaygısız başım
* Derdim olmasın da başka bir şey istemem.
* Aralıksız çalışarak, çeşitli sıkıntılara katlanarak, amansız zorluklara göğüs gererek zenginlere özgü bir hayat yaşamaktansa, didişmelerden ve çekişmelerden uzak, gösterişsiz ve sakin bir hayat sürmek daha yeğdir.
Azıksız yola çıkanın gözü el torbasında kalır
İleride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler.
Bin dost az, bir düşman çok
Dostun ne denli çok olursa olsun onlardan zarar gelmez ama bir tek düşmanın olsa hep zarar görme tehlikesi içerisinde yaşarsın.
Boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş
Çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
Çoğu gitti, azı kaldı
Yapılmakta olan işin en önemli, en güç bölümü bitti, az ve önemsiz bölümü kaldı.
Çoğu zarar, azı karar
* Hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır.
* Her şeyin bir ölçüsü ve bir sınırı vardır. Bunları ihlâl eden, aşan, aşırıya kaçan insan zararla karşılaşır. Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için en uygun ölçü olan ‘karar’ sınırında kalınmalı, öteye gidilmemelidir.
Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur
Dostlarını olabildiğince çoğalt, düşmanlarını olabildiğince azalt.
Her çok azdan olur
* Çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerekir.
* Çoğun temelinde az yatar. Önce az olanlar, birike birike çoğu meydana getirmiştir. Bu bakımdan azlar önemsiz görülüp atılmamalı, aksine sabırla bir arada tutulup biriktirilmelidir.
Kısa günün kârı az olur
Kısa süre çalışılarak yapılan işten elde edilecek kazanç az olur.
Yırtıcı kuşun ömrü az olur
Başkalarına saldırmayı alışkanlık edinen kimsenin düşmanı çok olur, bu düşmanlar onun canına kıyarlar.
Yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur
Yönetimi altında bulunan kimselere sık sık müdahale edenler bekledikleri verimi alamadıkları gibi onları da arsız ederler; yiyecek ve para bakımından da sıkıntıya düşürenler onları hırsızlığa itmiş olurlar.
Az ateş çok odunu yakar
* Az sayıda kötü insan, çok sayıda iyi insanın başını belaya sokabilir.
* Önemsenmeyen küçük bir hata, uygun ortam bulunca öylesine büyür ki önüne geçilemez, ciddi zararlara yol açar.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
* Anlayışlı kimseleri en küçük bir söz bile etkiler oysa anlayışsız kimselere ne söylense yararsızdır.
* Kimi meseleleri üstü kapalı, bazı ipuçları vererek şöyle bir anlatmak zorunluluğu hasıl olur. Anlayışlı kimseler bu tür konuşmadan ne denmek istendiğini kolayca anlarlar. Ama kavrayışı kıt kimseler ne kadar açık anlatılırsa anlatılsın, ne kadar tekrar edilirse edilsin ne denmek istendiğini bir türlü anlayamazlar.
Az olsun, öz olsun
* Yaptığınız iş, edindiğiniz şey az olabilir ancak temiz ve iyi olmalıdır.
* Yapılan bir işin ya da kazancın az olması önemli değildir. Yeter ki yapılan iş faydalı bir sonuç versin; elde edilen kazanç ihtiyaçları karşılasın.
Az el aş kotarır, çok el iş kotarır
* Yemek az kişiyle onun dışında kalan işler ise çok kişiyle daha çabuk yapılır.
* Bir iş niteliğine uygun sayıda kişi tarafından yapılmalıdır. Bazı işlere çok kişinin karışması faydadan çok zarar getirir. Yemek pişirmek gibi. Fakat başka bir işi, birçok insan bir arada çalışarak kısa sürede bitirebilir.
Az tamah çok ziyan getirir
* Hırslı ve pinti insan her zaman zararlı çıkar.
* Elindekiyle yetinmeyen, daha fazlasını isteyen, isteklerine kavuşmak için çeşitli yollara başvuran insan, bu tutumundan ötürü zarara uğrar. Çünkü aç gözlülüğün sebebiyle ihtiyatsız davranmış ve tehlikenin içine düşmüştür. Bu gibi kişiler kimi zaman ellerindekileri de kaybederler.