Bir kaşık suda boğmak deyiminin anlamı
* Bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek.
* Bir kişiye çok fazla kızmak, elinden gelse öldürecek ölçüde sinirlenmek.
Örnek: Şu yalancı herifi her söz söyleyişinde bir kaşık suda boğasım geliyor!
Örnek 2: Bakma müdür olduğuna, fırsatını bulsalar bir kaşık suda boğacaklar adamı.
Örnek 3: Sana çok sinirliyim, elinden gelse seni bir kaşık suda boğarım.
Örnek 4: Bıraksalar beni bir kaşık suda boğacak, ama o iş o kadar kolay değil.
Kaşık atmak deyiminin anlamı
İştahla veya çabuk yemek.
Örnek: Çocuklar masaya oturup, kaşık atmaya başlamışlar bile.
Örnek 2: Şimdi bu güzel yemeklere kaşık atmak vardı.
Kaşık kadar deyiminin anlamı
Çok küçük.
Örnek: Yaşlılıktan suratı kaşık kadar kalmış, gözlerinde dev güneş gözlükleri vardı.
Örnek 2: Gökte kaşık kadar bile bulut yok.
Kaşık sallamak deyiminin anlamı
Yemek yemek.
Örnek: Kaşık sallamak için babamı bekliyorduk.
Örnek 2: Akşam geç olmadan kaşık sallamak iyidir derdi.
Kaşıkla verip kepçeyle geri almak
yaptığı bir iyiliğin acısını çıkarırcasına davranmak.
Kaşıkla yedirip sapıyla (gözünü) çıkartmak
yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.
Sütten çıkmış ak kaşık gibi olmak
Temiz, saf olmak.
Bir şey, birinin ağzının kaşığı olmamak deyiminin anlamı
* Bir şey, bir kimsenin uğraşabileceği konulardan olmamak.
* Bir şey, bir kimsenin sözünü edemeyeceği kadar değerli olmak.
Örnek: O bölgede iş yeri açmak, senin ağzının kaşığı değil.
Örnek 2: Ağzının kaşığı olmadığını bildiğin halde, neden döviz işine girdin?
Örnek 3: Hayır yapmak Hasan Bey’in ağzının kaşığı değil.
Örnek 4: Şampiyonluk sizin oyuncuların ağzının kaşığı değil.
Her aşın kaşığı olmak deyiminin anlamı
Her şeye karışmak, her şeye burnunu sokmak.
İşi iş, kaşığı gümüş deyiminin anlamı
İşi tam istediği yolda anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: İşi iş, kaşığı gümüş, mutlu mesut yaşayıp gidiyor.