Karşıt kavramları karşılayan, birbirleriyle çelişen anlamlar içeren sözcüklere “zıt anlamlı sözcükler” denir. Diğer bir ifade ile, anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelere ‘Zıt anlamlı kelimeler’ denir. Türkçemizde her sözcüğün eş anlamlısı olmadığı gibi zıt anlamlısı da yoktur. Zıt anlamlı sözcükler genellikle nitelik veya nicelik bildiren sözcüklerde yani sıfat ve zarf özelliğindeki sözcüklerde bulunur. Özel isimlerin zıt anlamlısı yoktur. Bir kelimenin olumsuzu zıt anlamı değildir. İşte B harfiyle başlayan zıt anlamlı kelimeler.
Bağlı: serbest, hür, özgür, bağımsız.
Baki: ölümlü, fani.
Barbar: medeni, kibar, nazik,
Bakire: ellenmiş, bozulmuş,
Batı: doğu, şark.
Barışçı: kavgacı, harbsever.
Basit: zor, süslü, gösterişli, yapmacık,
Başkan: yönetilen, emir alan,görevli,
Büyük: küçük,
Buyruk: rica, istirham,
Bölmek: toplamak, birleştirmek.
Boylam: enlem.
Boğucu: ferah,
Babacan: sevimsiz, güvenilmez.
Bacaksız: uzun boylu, ergin,
Badire: mutluluk,
Bağdamak: çözmek, açmak,
Bağdaşmak: anlaşmazlık, uyuşmazlık.
Büyültmek: küçültmek, ufaltma, daraltma.
Bağımsız: bağımlı, tutsak, esir.
Bağımsızlık: tutsaklık, kölelik.
Bağışlamak: azarlamak, kızmak.
Bağlamak: çözmek, gevşetmek, serbest bırakmak,
Bağlaşmak: ayrılmak,
Büyümek: küçülmek, ufalmak, daralmak,
Bağnaz: ilerici, çağdaş, aydın.
Bahtiyar: bahtsız, bedbaht,talihsiz,
Bakarkör: görebilen,
Bakımlı: harap, viran,
Bakire: ellenmiş, bozulmuş, işlenmiş.
Baktırmak: saklamak, gizlemek.
Balaban: küçük, ufak tefek,çelimsiz,
Baliğ: toy.
Baltalamak: kolaylaştırmak, desteklemek, korumak, yardımcı olmak,
Bambaşka: benzeyen, andıran.
Bangır bangır: usul usul, fısıltıyla, alçak sesle,
Barınmak: açıkta kalmak,
Barışık: dargın, küs, düşman,
Barıştırmak: ara bozmak, küstürmek,
Bariz: gizli, saklı, belirsiz,müphem,
Basık: sivri, kabarık, yüksek,
Basılı: el yazmalı,
Basınç: genişletme, serbest bırakma,
Bastıbacak: iri, uzun.
Baş: son.
Başarı: başarısızlık, fiyasko, mağlubiyet
Baş eğmek: isyan etmek, karşı koymak,
Başgöz etmek: boşandırmak,ayırmak,
Başıboş: kayıtlı, tâbi, bağlı,
Başıkabak: saçlı,
Başkalaşmak: sağlam kalmak, olduğu gibi kalmak.
Başkalık: sağlam kalma, olduğu gibi kalma, normallik.
Başlamak: bitirmek, nihayetlendirmek, sonuçlandırmak.
Başlangıç: son, sonuç, nihayet.
Başlayış: bitiriş, bitiş, son buluş.
Başlıbaşına: hep beraber, beraber, başkalarıyla,
Baş örtülü: başı açık.
Başsız: önderli, liderli,
Batak: borcunu bilen, kalkınmış,
Batık: çıkmış, kurtulmuş,
Batır (batur): korkak, ödlek,yüreksiz,
Batma: çıkma, kalkınma, ilerleme,
Batmak: üstüne çıkmak, fırlamak, doğmak,
Battal: zarif, nazik, kibar, ince.
Bayağılaşmak: asilleşmek, seçkinleşmek,
Bayat: taze.
Baygın: ayık, diri, canlı.
Bayılmak: ayılmak, kendine gelmek,
Bayıltmak: ayıltmak, kendine getirmek,
Bayındır: yıkık, viran, harabe, bakımsız,
Baysal: huzursuz,
Becerikli: hünersiz, beceriksiz.
Beceriklilik: hünersizlik, beceriksizlik,
Bed: güzel, iyi, fevkalâde,
Bedava: ücretli, paralı, karşılıklı,
Bedbaht: talihli,
Bedbin: iyimser,
Beddua: dua, hayır dua.
Bedelli: karşılıksız,
Bedelsiz: paralı, ücretli,
Bedhah: iyi kalpli,
Beğeni: zevksizlik,
Beğenilmek: hoşlanılmamak,istenmemek,
Beğenmek: hoşlanmamak,istememek,
Beğenmemek: seçmek, beğenmek,
Beka: geçicilik, ölümlülük,fanilik,
Bekâr: evli.
Beklemek: ummamak,
Beklenir: olamaz,
Bekri: aylık.
Belâ: dirlik, gönenç, mutluluk, neşe.
Beleş: paralı, ücretli, karşılıklı.
Belgili: belgisiz, ünsüz, belirsiz, silik,
Belgin: kapalı, gizli,
Belgisiz: belli, açık.
Belirgin: gizli, saklı,
Belirlemek: belgisiz kılmak, sınırsız bırakmak,
Belirmek: gözükmemek, kaybolmak,
Bellemek: unutmak, öğrenmemek,
Belli: gizli, saklı, belirsiz,
Bembeyaz: kapkara, simsiyah.
Bencil: yardımsever, iyilikçi.
Bengi: fani, geçici,
Benzer: ayrı, bambaşka, farklı.
Benzerlik: eşsizlik, teklik,
Beraber: tek tek, ayrı ayrı.
Beraberlik: tek tek olma, ayrı ayrı olma.
Berbat: iyi, temiz, güzel,
Bereket: kıtlık, azlık,
Bereketli: az, kıt, verimsiz,
Bereli: çiziksiz, beresiz.
Beriki: uzaktaki, karşıdaki,
Berk: yumuşak, çürük, dayanıksız,
Berrak: kirli, bulanık, pis, karışık.
Berraklaşmak: kirlenmek, bulanıklaşmak,
Besbedava: pek pahalı, yüksek fiyatla,
Besili: zayıflatılmış, sıskalaştınlmış.
Beter: daha iyi, çok iyi, alâ, fevkalâde,
Beyan: gizleme, örtme, saklı tutma,
Beyazımsı: karaca,
Beyazlatmak: karalamak, kirletmek.
Bezgin: yaşamayı seven, hayat dolu.
Bıkmak: hoşlanmak, usanmamak.
Bırakmak: tutmak, alıkoymak, yakalamak, enselemek, tutsak etmek,
Bîçare: talihli, mutlu, mesut,
Biçimsiz: güzel, yakışıklı, gösterişli, alımlı,
Bîgâne: ilgili, alâkalı,
Bîgünah: günahkâr,
Bihaber: haberli,
Bîhuzur: huzurlu,
Bilâhare: önce.
Bildik: düşman, yabancı, el.
Bildirmek: gizlemek, saklamak.
Bile bile: bilmeyerek,
Bilemek: köreltmek,
Bileşik: yalın, basit,
Bileşmek: ayrışmak,
Bilgili: cahil, hünersiz, okumamış.
Bilgisiz: okumuş, hünerli, bilgili.
Bilhassa: en az, sonda, her şeyden sonra,
Bilimsel: gayri ilmi, bilim dışı.
Bilinçaltı: şuurüstü, üstbilinç.
Bilinç dışı: bilinçli, şuurlu olarak,
Bilinçli: şuursuz, bilinçsiz.
Bilindik: bilinmeyen, meçhul,
Bilinmek: meçhul olmak, bellisiz olmak,
Bilinmez: bilinir, malûm, belli, ortada,
Bilir: anlamaz,
Binici: yaya, piyade,
Binmek: inmek,
Bir: ayrı.
Birçok: az, çok az, pek az.
Birdenbire: yavaş yavaş, ağır ağır, tedricen,
Birebir: etkisiz,
Birey: topluluk,
Bireysel: kamusal,
Bir hücreli: çok hücreli,
Birikmek: dağılmak, yayılmak.
Birleşme: ayrılık, ayrılma,
Birleştirmek: uzaklaştırmak, ayırmak,
Birlikte: ayrı olarak, tek olarak, yalnız olarak,
Bîtap: dinç, güçlü, kuvvetli,
Bîtaraf: taraflı, yanlı,
Bitek: verimsiz, çorak,
Bitevi (biteviye): aralı olarak, süreksiz, aralıksız,
Bitim: başlama, girme, başlangıç, giriş.
Bitimli: sonsuz, neticesiz, sonuçsuz,
Bitirmek: başlamak, güçlendirmek,
Bitişik: ayrı, uzak, uzak (komşu),
Bitkin: canlı, dinç, diri.
Bitkinlik: canlılık, dinçlik, dirilik,
Bîvefa: vefalı,
Bodur: uzun boylu,
Boğazlı: iştahsız,
Bonkör: cimri,
Borç: alacak.
Bol: dar, kıt, az, bereketsiz,
Bollanmak: azalmak, kıtlaşmak.
Bolluk: darlık, kıtlık, azlık,
Boşanmak: evlenmek.
Boşboğaz: ağzı sıkı, sır tutan.
Boşluk: doluluk.
Boyalı: boyasız, renksiz.
Boylu: tıknaz, bodur.
Boynu bükük: neşeli, mutlu.
Boysuz: boylu, endamlı, levent.
Boyuna: enine, enlemesine, durarak, aralı, zaman zaman,
Bozuşmak: (araları) düzelmek, iyileşmek,
Bölgesel: genel, umumi,
Boyunduruk: serbestlik, özgürlük, hürriyet,
Bozgun: yengi, zafer,
Bozmak: iyileştirmek, sağlamlaştırmak, bütünlemek.
Bozuk: sağlam, kullanışlı, barışık,
Bulutlu: güneşli, açık.
Bun: sevinç, sevinme, ferahlık.
Bölük: bütün, tüm.
Bölümlemek: biraraya toplamak.
Bönlük: uyanıklık, zekilik.
Buçuklu: tam.
Budala: akıllı, zeki, kurnaz,
Bulmak: kaybetmek, yitirmek.
Bulunmak: yitmek, kaybolmak.
Bunak: aklı başında,
Bunalmak: ferahlamak, rahatlamak,
Buruk: alınmamış, gücenmemiş, tatlı,
Buruş buruş: düzgün, ütülü, gergin,
Buyurmak: emir almak, rica etmek, istirham etmek,
Buzlanmak: ısınmak,
Bücür: uzun boylu, boylu poslu, endamlı,
Bükmek: açmak, düzeltmek,
Büyüklenmek: alçak gönüllü olmak, mütevazi olmak,
Bulûğ: toyluk, çocukluk,
Büsbütün: yarı yarıya, yarım.
Bütün: eksik, noksan,
Bütünlemek: parçalamak, bölmek, ayırmak,
Büyüklük: küçüklük, ufaklık, mütevazilik.
Boş: dolu, yerinde, doğru, anlamlı
Bağımlı: özgür, hür, müstakil, serbest,
Batıl: doğru, haklı,
Bahadır: korkak.
Barış: savaş, harp.