Eş anlamlı, anlamdaş, müteradif veya sinonim; yazılışları ve okunuşları farklı anlamları aynı olan sözcüklere denir. Diğer bir ifade ile Eş Anlamlı kelimeler; yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bunlar cümlede birbiriyle yer değiştirdiklerinde cümlenin anlamında değişiklik ve bozulma olmaz. Eş anlamı (Anlamdaş) kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.
T ile başlayan eş anlamlı kelimeler
Tümce: cümle,
Tabiat: doğa.
Tacir: tüccar,
Tahıl: hububat, zahire,
Tüzük: nizamname.
Tahrip: yıkma.
Teklif: öneri, önerme,
Taahhüt: üstlenme,
Takdir: beğenme,
Taammüden: bile bile, tasarlayarak,
Taarruz: saldırı,
Taassup: bağnazlık,
Tabansız: korkak,
Tabetmek: basmak,
Tâbi: bağlı,
Taahhütlü: alındılı, bağıtlı,
Tabaka: kat, katman,
Tabiatıyle: kendiliğinden,
Tabii: doğal, şüphesiz,
Tabiiyet: bağlılık, uyrukluk,
Tabip: hekim,
Tabir: deyim, yorma,
Tacil: hızlandırma,
Tahdidat: sınırlamalar, kısıntılar.
Tadilât: değişiklik,
Tafsilat: ayrıntı,
Tahakkuk: gerçekleşme,
Tahakküm: zorbalık.
Tahlil: çözümleme,
Taharet: temizlenme, temizlik.
Tahassüs: duygulanma,
Tahayyül: düşleme, imgeleme.
Tacizlik: tedirginlik,
Tahkikat: soruşturma,
Tahammül: dayanmak, kaldırmak, katlanmak, sabır,
Tahliye: boşaltma,
Tahmin: oranlama,
Tahrif: değiştirme,
Tahrik: kışkırtma,
Tahminen: aşağı yukarı,
Tahsilât: toplama,
Tahsisat: ödenek, karşılık,
Tahsil: alma, toplama, öğrenim,
Tahta: ahşap,
Takat: güç.
Takatsiz: dermansız,
Takdimci: sunucu, tanıtıcı,
Takdim etmek: sunmak, tanıtmak,
Takdim: sunma, tanıtma.
Takılgan: muzip,
Takibat: kovuşturma, izleme,
Takdis: kutsama,
Takip etmek: izlemek,
Takribi: yaklaşık,
Takrir: önerge,
Taksim: bölüştürme,
Takriben: aşağı yukarı,
Taksimat: bölüntüler,
Takunya: nalın,
Takviye: sağlamlaştırma, pekiştirme, kuvvetlendirme,
Talebe: öğrenci,
Taksirat: kusurlar, suçlar, alın yazısı,
Talep: istek.
Talih: şans, baht, kader, yazgı, alın yazısı,
Talan: yağma,
Talihli: şanlı, kaderli.
Talihsizlik: şanssızlık.
Talimat: yönerge, direktif,
Talimatname: yönetmelik,
Talim: öğretim, yetiştirme, alıştın,
Talip: istekli,
Tam: eksiksiz,
Tamah: aç gözlülük, hırs.
Tamam: bütün, eksiksiz, tüm.
Tamamen: büsbütün,
Tamahkâr: aç gözlü, hırslı,
Tamim: genelge,
Tamir: onarım.
Tan: şafak, fecir,
Tamamlama: bütünleme, bitirme,
Tanı: teşhis,
Tamlayan: belirten,
Tanıdık: bildik, dost.
Tanık: şahit,
Tanım: tarif,
Tanınmış: ünlü.
Tanıtma: takdim.
Tanrı: Allah, Hak, Rab.
Tanıklık: şahitlik,
Tanrısal: ilahi.
Tantana: görkem,
Tanzim: düzeltme, düzenleme.
Tapınak: mabet,
Tapınmak: ibadet etmek,
Taraça: seki.
Tanrısız: dinsiz, imansız, putperest,
Taraf: yön, bölge, kat, yan.
Tarh: çıkarma,
Tarım: ziraat,
Tarımsal: zirai,
Tarif: tanım,
Taraftar: yandaş, yanlı,
Tarihi: tarihsel,
Tartışma: münakaşa, münazara.
Tarumar: darmadağın,
Tarz: biçim, usul.
Tartaklamak: hırpalamak,
Tasa: gam, kaygı, kuşku, endişe.
Tasarı: proje,
Tasarım: tasavvur,
Tasarlamak: tasavvur etmek, zihinde kurmak,
Tasalanmak: hüzünlenmek, gamlanmak,
Tasarruf: biriktirim, tutum,
Tasdik: onaylama, doğrulama.
Tasdik ettirmek: onaylatmak,
Tasfiye: arıtma,
Tashih: düzeltme,
Tasavvur: tasarım, göz önüne getirme,
Taslak: kroki, şema, müsvedde.
Tastamam: upuygun,
Tasvip: onama,
Tasvir: betimleme,
Taşımacı: nakliyeci,
Tasnif: sınıflama,
Taşınır: menkul,
Taşıyıcı: hamal,
Taşkın: aşın.
Taş kömürü: maden kömürü,
Taşınmak: göçmek, nakledilmek,
Taş yürekli: acımasız,
Tatbik: ameliye, pratik,
Tatbikat: uygulama,
Tatil: dinlence, ara.
Tatlı: leziz, şirin,
Tat: lezzet, zevk, çeşni, haz.
Tatmin: doygunluk,
Tatsızlık: kavga,
Tav: uygun durum, (hayvanlarda) semizlik, kıvam,
Tatminkâr: doyurucu,
Tavassut: aracılık.
Taviz: ödün.
Tayin: atama,
Tayyare: uçak.
Taze: körpe, dinç.
Tavsiye: öğütleme,
Taziyet: baş sağlığı,
Tebarüz: belirme,
Tebdil: değiştirme,
Teberru: bağışlama,
Tazyik: basınç, baskı,
Tebessüm: gülümseme,
Tebrik: kutlama,
Tecavüz: saldırı, sataşma.
Tecil: erteleme, geciktirme,
Tebligat: bildiri, bildirme,
Tecrit: yalıtım, izolasyon,
Teçhizat: donatım,
Tedarik: bulma, sağlama,
Tedarikli: gerekeni önceden sağlamış,
Tecrübe: deneyim, deneme, sınama,
Tedavi: iyileştirme,
tedhiş: yıldırma, terör,
Tedirgin: huzursuz, bezmiş,
Tediye: ödeme.
Tedrisat: öğretim,
Tedbir: önlem, ihtiyat, temkin.
Teessüf: acınma, üzülme,
Teessür: üzülme, üzüntü,
Tefsir: yorum,
Teftiş: denetim, denetleme,
Tehdit: gözdağı, korkutma,
Tehir: erteleme, geciktirme,
Teferruat: ayrıntı,
Tehlike: çekince,
Tek: biricik, yalnız, eşsiz,
Tekâmül: evrim, gelişim, olgunluk,
Tekdir: azarlama,
Tehzip: düzeltme, temizleme,
Tekdüze: yeknesak, monoton,
Tekerlek: teker,
Tekerlenmek: yuvarlanmak,
Tekniker: teknikçi.
Tek parça: yekpare,
Tekerrür: tekrarlanma, yinelenme,
Tekrar: yeniden, gene.
Tekrarlı: mükerrer,
Teksir: çoğaltma,
Tekstil: dokuma, dokumacılık,
Tekzip: yalanlama.
Telaffuz: söyleyiş,
Telafi: karşılama, giderme,
Tekrarlamak: yinelemek,
Telâş: kaygı, tasa.
Tema: ana duygu,
Temas: değinim, dokunma, ilişki.
Temaşa: seyir, piyes,
Temayül: eğilim,
Telkin: aşılama,
Temayüz: sivrilme,
Temel: esas.
Temelli: devamlı, daimi, temenni: dilek.
Temin: sağlama,
Tembih: uyan, uyarma,
Teminat: güvence,
Temiz: lekesiz, kirsiz, özenli.
Temsil: oyun.
Temsilci: mümessil,
Temyiz: ayırt etme.
Temkinli: ağırbaşlı, ölçülü,
Tenakus: azalma,
Tenakuz: çelişki,
Tenasüp: orantı,
Teneffüs: solunum,
Tenezzül: alçalma,
Tenasül: üreme,
Tenha: ıssız, boş.
Tenkit: eleştiri,
Tenzil: indirme,
Tenzilât: indirim,
Teori: kuram, nazariye,
Tepki: reaksiyon,
Terakki: ilerleme,
Tentene: dantela.
Teras: taraça, seki.
Tercih: yeğleme,
Tercüman: çevirmen,
Tercüme: çeviri,
Terbiye: eğitim, görgü,
Tereddüt: duraksama, kararsızlık,
Terk: bırakma,
Terör: tedhiş, yıldırma, yılgı,
Tersine: aksine, bilâkis,
Terslenmek: yüz bulamamak, azarlanmak,
Terslik: aksilik,
Terfi: yükselme,
Tertibat: düzen,
Tertipsiz: düzensiz, savruk,
Tesadüf: rastlama, rastlantı,
Tesadüfen: rast gele.
Teselli: avuntu,
Teselli etmek: avutmak,
Tesir: etki.
Tertiplemek: düzenlemek,
Tesis: kurma,
Teskin: yatıştırma,
Tespit: saptama,
Tesviye: düzleme,
Teşbih: benzetme,
Teşebbüs: girişme,
Tesis etmek: kurmak,
Teşekkül: oluşum,
Teşerrüf: onurlanma,
Teşhis: kişileştirme, tanı.
Teşkil: oluşturma,
Teşkilât: örgüt,
Teşrif: şereflendirme,
Tetkik: inceleme,
Teşhir: gösterme, sergileme.
Tevazu: alçak gönüllülük,
Tevdiat: yatırım,
Tevekkeli: boşuna, nedensiz,
Tevellüt: doğma, doğum,
Tevhit: birleştirme,
Tevkif: alıkoyma, tutuklama,
Teveccüh: güler yüz, yakınlık gösterme,
Tevzi: dağıtma, üleştirme,
Teyit: doğrulama, gerçeklemek,
Tezahür: belirme.
Tezahürat: gösteri,
Tezat: karşıtlık,
Teyakkuz: uyanıklık,
Tezkere: pusula,
Tezlik: çabukluk,
Tıp: hekimlik,
Tıpkı: aynı.
Tırtıklamak: aşırmak, çalmak,
Tifo: karahumma.
Tiksinme: nefret etme, iğrenme,
Tinsel: ruhi.
Tıpatıp: tastamam,
Titiz: müşkülpesent,
Toprak: arazi, kara, ülke, zemin,
Tok: doymuş,
Tok gözlü: gözü tok.
Tolerans: hoşgörü,
Tonton: güzel,
Toparlak: kürevi.
Toplam: yekûn,
Tiz: ince, keskin (ses),
Toplum: topluluk, cemiyet,
Toplumbilim: sosyoloji,
Töre: örf, görenek, gelenek, ahlâk,
Topyekün: toptan,
Tor: ağ, acemi,
Tosbağa: kaplumbağa,
Toy: acemi, tecrübesiz, ziyafet.
Toraman: tombul (çocuk),
Tuhaflık: tuhaf davranış, garabet,
Tören: gösteri,
Tövbekâr: tövbeli.
Tuhaf: acayip, garip, değişik, antika.
Tutarlı: dengeli, çelişmesiz,
Turfanda: yeni.
Tutumlu: idareli, eli sıkı.
Tutku: eğilim,
Tutkun: bağlanmış,
Tutsak: esir.
Tutu: rehin, ipotek,
Tutuk: durgun, çekingen,
Tutuk evi: tevkifhane,
Tutum: davranış.
Tutucu: muhafazakâr,
Tutumsuz: eli açık, idaresiz,
Tuzak: hile.
Tüm: bütün, topu, tamam
Tuzağa düşürmek: aldatmak,
Tütsü: buhur,
Tüze: adalet,
Tükenmek: bitmek,
Tüketmek: bitirmek,
Tüh: yazıklar olsun,
Türkoloji: Türkbilim.
Tümör: ur.
Tümsekli: dışbükey,
Tür: cins, çeşit,
Türemek: ortaya çıkmak, oluşmak.