Canını dişine takmak deyiminin anlamı
* Her tehlikeyi göze alarak işe girişmek.
* Bütün gücünü harcayarak yapmak.
* Büyük sıkıntıları, tehlikeleri göze alarak bir işi başarmaya çalışmak.
Örnek: Öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, Ali, Yel Musa? (Y. Kemal)
Örnek 2: Canını dişine takıp, koskoca tarlayı sürmüştü.
Örnek 3: Canını dişine takıp koca kayayı parçalamaya devam etti.
Örnek 4: Canını dişine takmıştı, günde on altı saat çalıştığı oluyordu.
Dişinden tırnağından artırmak deyiminin anlamı
* Yiyecek giderlerini kısarak para biriktirmek.
* Yiyeceğinden, içeceğinden vb. ihtiyaçlarından keserek zorla biriktirmek.
Örnek: Susuz Yaz adlı öykü kitabımı, oyunlarımı hep böyle dişimden tırnağımdan artırarak bastırdım. (N. Cumalı)
Örnek 2: Seni, dişimden tırnağımdan artırdığım parayla okuttum!
Dişe dokunur deyiminin anlamı
* İşe yarar, belirtilmeye değer, önemli (olmak).
* Hatırı sayılır, işe yarar, belirtilmeye değer, önemli.
Örnek: Bu türlü yazıları okumaktan -içlerinde dişe dokunur bir şey olmadığı için midir, nedir- pek hoşlanmıyorum. (O. V. Kanık)
Örnek 2: Dişe dokunur bir iş yapmışsın, aferin çocuğum.
Diş bilemek deyiminin anlamı
* Kötülük yapmak için fırsat beklemek, hıncını gösterir bir durum almak.
* Öç almak, kötülük yapmak için fırsat kollamak; öfkesini gösterir durum almak.
Örnek: Temiz, aydınlık, hayran ve sinsi, alaycı, diş bileyici yüzler bir arada. (N. F. Kısakürek)
Örnek 2: Bana diş bilediği bakışlarından belli.
Diş geçirememek deyiminin anlamı
* Gücü yetmemek.
* Etkisiz kalmak, güç yetirememek, hükmünü yürütüp sözünü dinletememek.
Örnek: Anası cahil kadın… Delikanlı oğluna diş geçiremedi. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: Bir çocuğa diş geçiremiyorsun, ne biçim annesin sen!
Dişine kestirmek deyiminin anlamı
Birini alt edeceğine veya dövebileceğine inanmak.
Örnek: Bunlar dişlerine kestirdikleri mahkûma iflahını kesinceye kadar gaddarca saldırırlar. (K. Korcan)
Dişini sökmek deyiminin anlamı
Kötülük edemeyecek duruma, zararsız hale getirmek.
Örnek: Onun dişini sökmesini bilirim ben.
Örnek 2: Yakalarsam o hırsızın dişini sökeceğim.
Deve dişi gibi deyiminin anlamı
* İri görünüşlü.
* Sıradan olmayan, tanınmış, güçlü.
Diş açmak deyiminin anlamı
* Madenî boruları birbirine birleştirebilmek amacıyla özel aletle sarmal yiv ve set oluşturmak.
* Değirmen taşı, testere gibi şeylere diş benzeri çıkıntılar yapmak.
Diş çıkarmak deyiminin anlamı
Çene kemikleri içinde bulunan diş, diş etini deldikten sonra ağız boşluğuna doğru sivrilmek.
Diş geçirememek deyiminin anlamı
Zorla veya inatla istediğini yaptırmak.
Örnek: Karşısındakine diş geçirmek inadı gene kabarmıştı. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: Bana diş geçirmeye çalışma, istediğini asla yapmayacağım.
Örnek 3: Bakıyorum da sadece kardeşine diş geçirebiliyorsun.
Diş gıcırdatmak deyiminin anlamı
* Öfkesini davranışlarıyla göstermek.
* Kızgınlığını, kötülük yapmaya hazırlandığını davranışlarıyla, durumuyla göstermek.
* Bilerek veya bilmeyerek dişlerini birbirine sürtüp gıcırtı çıkarmak.
Örnek: Dediğini yaptıramayınca diş gıcırdatmaya başladı.
Örnek 2: Uykusunda diş gıcırdatmasından rahatsız olmaya başladım.
Diş göstermek deyiminin anlamı
Güçlü olduğunu, saldırıya geçebileceğini durumuyla belli etmek, tehdit etmek.
Örnek: Biraz diş göstersen hemen yola geleceklerdir.
Dişe dokunmak deyiminin anlamı
İşe yarar olmak, önemli olmak, yerinde ve anlamlı olmak.
Örnek: Şöyle iki dişe dokunan, ciğere işleyen söz işitsem, şöyle tatlı, basit bir nağme duysam yok mu… (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Eskicide dişe dokunur bir şey bulamadık.
Dişine göre deyiminin anlamı
* Gücünün yeteceği, altından kalkabileceği bir durumda.
* Uygun, kolay.
Örnek: Tam da dişime göre, onu yenebilirim.
Dişine vurmak deyiminin anlamı
* Isırmak, dişlemek.
* Değerini anlamak için kontrol etmek.
Örnek: Kelimeyi dişimize vurmuşuz, beğenmişiz, saklamışız. Benimsemişiz. (B. R. Eyuboğlu)
Dişini sıkmak deyiminin anlamı
Darlığa, sıkıntıya dayanmak, katlanmak:
Örnek: Hele biraz dişini sık, hepsi yoluna girer. (R. H. Karay)
Örnek 2: Biraz daha dişini sıkmalısın, inşallah yakında rahata kavuşacağız.
Dişini tırnağına takmak deyiminin anlamı
* Çok büyük güçlüklere, sıkıntılara katlanmak.
* Bütün gücünü kullanmak.
Örnek: Türk milleti İstiklal Savaşı”nda varlığını dişini tırnağına takarak göstermişti. (A. Erhat)
Örnek 2: Biz bu evi dişimizi tırnağımıza takarak yaptık, yıkmalarına izin vermeyeceğim!
Dişinin kovuğuna bile gitmemek deyiminin anlamı
Yiyecek çok az gelmek.
Örnek: Açlıktan kırılıyorduk, önümüzdeki yiyecekler dişimizin kovuğuna bile gitmeyecek kadardı.
Dişleri dökülmek deyiminin anlamı
Yaşlanmak, ihtiyarlamak.
Örnek: Dişleri dökülmüş bu adamla mı evleneceksin?
Dişli tırnaklı deyiminin anlamı
Saldırıcı olan yada sözünü geçiren (kimse).
Dişten tırnaktan artırmak deyiminin anlamı
Yiyeceğinden, içeceğinden vb. ihtiyaçlarından keserek zorla biriktirmek.
Örnek: Sabah akşam nerde, kimin tarlasında iş varsa gittik, dişten tırnaktan artırdık, zorla üç beş kuruş sahibi olduk. (N. Cumalı)
Örnek: Bu evi almak için dişten tırnaktan artırdım.
Fil dişi kuleden bakmak deyiminin anlamı
Herkesi küçümseyip kendini farklı görmek.
Örnek: Halka; fil dişi kulelerden bakanlar, halktan cevabı çok sert alırlar.
Örnek 2: Bizlere, fil dişi kuleden bakmana gerek yok, sen de bizim gibi birisin.
Fil dişi kuleye çekilmek deyiminin anlamı
Herkesi küçümseyip kendisine özgü dünyasına çekilmek. Örnek: Çöküşün ve çöküşten kaçışın, fil dişi kuleye çekilişin yarattığı isyanlar kitaplaşmamıştır. (S. İleri)
Örnek 2: Bazıları, fil dişi kuleye çekilmiş, memleketteki yangından haberi yok.
İt dişi domuz derisi deyiminin anlamı
Sevilmeyen iki kişi arasındaki anlaşmazlıktan duyulan hoşnutluğu anlatan bir söz.
Örnek: İt dişi domuz derisi, yiyin birbirinizi!
Otuz iki dişe keman çaldırmak deyiminin anlamı
İçecek çok soğuk olmak.
Örnek: Dolaptan bir bardak su içeyim dedim, otuz iki dişime keman çaldırdı.