Salât, sözlükte “dua” anlamındadır. Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] hakkında yapılan duaya ise “salâtü selâm” denir.
االلهم صلى على محمد “Âllâhümme salli alâ Muhammed” şeklinde söylenir. Allâhım Muhammedi rahmetinle tebrik et ve esen kıl denilmesi gibi.
Peygamberimize salat olsun demek onu ziyadesiyle şereflendirmenin ve ona sonsuz bir hürmet göstermenin işaretidir. Müslümanlar Peygamberimizin (sav) adı anıldığında ona salat ve selam ederek salavat-ı şerife okurlar. Salavat-ı Şerife “Allahümme salli ala seyyidina ve ala ali seyyidina Muhammed” şeklinde söylenir. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor; Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de O’na salat edin ve tam bir teslimiyetle O’na selam verin. (Ahzab Suresi, 56)
Bu âyeti kerimeyle, Peygamberimize salât ve selamlarımızla hürmetlerimizi sunmak farzdır; her müslüman için yerine getirilmesi gerekli bir görevdir. Her müslüman en kısa şekilde: Âllâhümme salli alâ Muhammed. Allâhım Muhammedi rahmetinle tebrik et ve esen kıl” diye salât getirilmelidir.
Dinî bir terim olarak salât, muayyen rükün ve zikirlerden ibarettir. Buna namaz deriz. Salâtın meşruiyeti ise Kur’ân-ı Kerîm, sünnet-i seniyye ve icmâ-i ümmet ile sabittir. Beş vakit namaz kılmak Mi’rac gecesinde farz kılınmıştır.