Özür, abdesti bozan ve vakit boyunca devam eden bir şeydir. Zaman zaman burundan akan kan, hastalık sebebiyle gözden damlayan yaş gibi.
Bir özrün şer’an geçerli olması için bir süre devam etmesi gerekir. Şayet özür, abdest alınıp namaz kılınabilecek kadar bir müddet kesilmeyip tam bir namaz vakti mesela, öğleden ikindiye kadar devam ederse ve sonra da her namaz vakti içinde hiç değilse bir kez daha ortaya çıkarsa işte o zaman şer’î bir özür olur ve sahibi de şer’an özürlü sayılır.
Özrün hükmü nedir ve özürlü nasıl hareket etmelidir?
Özür sahibi bir kimse her namaz için vakti girince abdest alır ve o vakit içinde dilediği namazı kılar. Özrü devam etse de bu şekilde yapmayı sürdürür. Fakat namaz vakti çıkınca devam etse bile abdesti bozulur. Diğer vakit için ayrıca abdest alması gerekir.
Kısaca, özür sahibi birinin abdesti, bir namaz vaktinin girmesiyle bozulmaz. Abdest aldığı namaz vaktinin çıkmasıyla bozulur.
Buna göre özürlü kimse, güneş doğduktan sonra abdest alsa, bu abdesti öğle vaktinin girmesiyle bozulmaz, devam eder, ikindi vaktinin girmesiyle bozulur. İkindi vaktinde alacağı abdest de akşam vaktinin girmesiyle bozulur.
Bu konu, İmâm-ı Azam’a göre böyledir. Sahih olan da budur. imam Ebû Yusuf a göre özürlünün abdesti, hem vaktin girmesiyle hem de çıkmasıyla bozulur. Özürden başka abdesti bozan bir hal olursa abdest hemen bozulur. Bu konuda âlimler aynı görüştedirler.