Alametler, alamet-i mahza, şart manasına alamet, illet manasına alamet ve mecazi alamet olmak üzere dört kısımdır.
Mesela tekbirler, namazlarda bir rükünden diğer rükne geçildiğine dair alamet-i mahzadır. Zina fiilinde cezanın gerekli olması için taraflardan birinin evli, hür ve müslüman oluşu, şart anlamında bir alamettir. Satış muamelesi mülkiyeti ifade hususunda şer’î illet anlamında bir alamettir. Güneşin doğuşu ise gündüzün varlığına mecaz olarak bir alamettir. Hakiki illetler ve hakiki şartlar bu türdendir. Bununla birlikte bir şey, bir yönüyle illet bir yönüyle şart, sebep veya alamet sayılabilir.
Alamet ne demek?
Alamet, sözlükte “belirti, nişane, bir şeyin göstergesi” anlamındadır. Istılahta ise alamet, bir hükmün ne gerekliliği ne de varlığı ile alakası olmayıp sadece o hükmü tarif ve beyan eden şeydir.
Mesela tekbirler birer alamettir. Namazda bir rükünden diğer bir rükne geçildiğine dair bir emaredir.
Bunun gibi, bir kimse hanımına, “Gelecek muharremden bir ay önce benden boş ol” dese, muharrem ibaresi bir alamettir. Yoksa bu tabir boşamanın bir illeti veya şartı değildir, sadece bir alametidir.