Kebîre denilen büyük günahlardan birini işleyen mümin, îslâm dairesinden çıkmaz, küfre girmez. Eğer İlâhî affa uğramazsa günahı kadar cehennemde bir müddet azap çeker, sonra yine cennete girer.
Hâricîler’e göre büyük günah işleyenler kâfir olurlar. Hasan-ı Basrî’ye göre ise münafıktırlar. Mu’tezile’ye göre de ne mümindir ne de kâfirdirler.
Halbuki,
شفاعتى ﻻهل الكبائر من امّتى
Şefâ’ati li ehlil kebâiri min ümmetî.
“Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler içindir” hadis-i şerifi gösteriyor ki büyük günah işleyenler de ümmet-i Muhammed zümresindendir. Bunların nebevî şefaat sayesinde İlâhî affa mazhar olmaları söz konusudur. Kâfirler hakkında ise şefaat ve İlâhî af söz konusu değildir.
إِنَّ اللَّهَ لَا يَغْفِرُ أَنْ يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَٰلِكَ لِمَنْ يَشَاءُ
İnnellahe la yağfiru eyyüşrake bihı ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa”
“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar” (Nisâ 4/48,116) âyet-i kerimesi de buna başka bir delildir.
Ancak büyük günahları sürekli işleyen bir kimsenin kalbi katılaşmaya başlayacağından -Allah korusun- bir gün kalbiyle yaptığı tasdik-i imanı da kaybedebilir. Bundan çok korkulur. Buna göre bu tür günahlardan çok sakınmalıdır.
Not: Hariciler: Büyük günah işleyenleri kâfir olarak gören sapık bir mezheptir. Sıffîn Savaşı esnasında, “Hâkim ancak Allah’tır. Hz. Ali iki hakemin hükmüne uyarak halifeliği Hz. Muâviye’ye bırakmakla büyük günah işledi” diyerek Hz. Ali’nin ordusundan ayrılmışlardır.