Acıpayam, Denizli İli’ne bağlı ilçe’dir. Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda bulunur. Yüzölçümü 1628 km², 2016 yılı adrese dayalı nüfus sayımına göre, toplam ilçe nüfusu 55.279″dur. 2 bucağı, 53 köyü vardır. İlin güneyinde kuzeyden Merkez ve Çardak, güneyden Çameli, batıdan Kale ve Tavas, doğudan Burdur’un Tefenni ilçeleriyle çevrilidir. Kuzeyi, batısı ve doğusu, yükseltileri 2.000 m’yi aşan dağlarla kaplıdır. Batıda Kır Dağı (1.875 m), doğuda Eşber Dağı (1.833 m), güneyde Bozdağ (2.420 m), kuzeyde Mallı Dağı (2.245 m) önemli yükseltilerdir.
İlçenin başlıca ırmağı, Acıpayam Ovası’nı sulayan Dalaman Çayı’dır (229 km). Akdeniz Bölgesi’ne yakın olmasına karşın, yüksek dağlarla çevrili olduğundan, iklim karasal özellik taşır. Yazlar çok sıcak, kışlar soğuk geçer. Dağların yüksek kesimlerinde zengin çam ormanları göze çarpar. Tarım (buğday 45.400 ton, arpa 24.200 ton, mısır 9.200 ton, nohut 3.600 ton, fasulye 1.300 ton, şekerpancarı 49.600 ton, patetes 6.350 ton, üzüm 13.400 ton, elma 510 ton), hayvancılık (koyun, keçi) temel geçim kaynaklarıdır. Krom yatakları vardır. Acıpayam Ovası’nın batı eteğinde, deniz düzeyinden 950 m yükseltide kurulu olan ilçe merkezi, il merkezine 47 km uzaklıktadır.
ACIPAYAM TARİHİ
Acıpayam ilçesinin Türklerden önceki tarihine ilişkin bilgiler çok azdır. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde Türkmenlerin yerleştiği yörenin adı Gölhisar idi. Beylikler döneminde Germiyanoğullarının egemenliği altındaydı. 1381’de Yıldırım Bayezit, Germiyan Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun ile evlenince Acıpayam düğün armağanı olarak Osmanlılara verildi. 1402 Ankara Savaşı’nda Acıpayam yeniden Germiyanoğullarının egemenliğine girdi. Kısa süre sonra yeniden Osmanlı topraklarına katıldı. O dönemde Garbi Karaağaç adını taşıyan ilçe, 1888’de Denizli Sancağı’na bağlandı. Denizli, Cumhuriyet döneminde il olunca Acıpayam da bu ile bağlı bir ilçe oldu.
ACIPAYAM TARİHSEL ESERLER
İlçe tarihsel eser açısından oldukça yoksuldur. Dinsel ve toplumsal gereksinmeleri karşılayan yapılarına aittir. İlçeye bağlı Yazır Köyü’nde dikkat çeken bir yapı vardır. Yazır Köyü Camisi olarak tanınan bu yapı, 1802’de Yazıroğulları adlı bir aile tarafından yaptırılmıştır. 19. yüzyıl başlarında, yaptırılmış olmasına karşın, Selçuklu döneminde örneklerine sıkça rastlanan ahşap tavanlı ve ahşap sütunlu camilerin bir devamı sayılabilecek bu yapı, uzunlamasına gelişen bir plana sahiptir. Yaşı mimarlığından çok, içindeki kalemişi bezemeleri ve özellikle figürlü betimleriyle dikkati çeker. Duvarlar kırmızı ve yeşil tonların egemen olduğu barok motifler ve manzaralarla süslüdür. Tablolar gibi çerçeveli üniteler halinde; ağaçlı bahçeler içinde camiler, meyvelerle çiçeklerden oluşan natürmortlar; kavun, karpuz ve başka meyvelerin kümelendiği bostan betimleri duvarları kaplar. Özelikle cami içinde bu tür resim olayının gerçekleştirilmesini, Osmanlılarda Batılılaşma hareketinin halka yansıyan ilginç bir görüntüsü olarak değerlendirmek gerekir.