Peygamberlerin nübüvvet ve risâletleri, gösterdikleri birtakım mucizeler ile kendilerinde tecelli eden mükemmellikler ve güzelliklerle sabittir (ispatlanmıştır). Allah Teâlâ tarafından nübüvvete ve risâlete ulaşan bir kişi, kendi davasına uygun, başka insanların gösteremeyecekleri şekilde birtakım hârikulâde şeyleri gösterirler. Nitekim Hz Musa’nın [aleyhisselâm] elindeki asânın ejderha olması, Hz İsa’nın [aleyhisselâm] bazı Ölüleri diriltmesi, Peygamberimiz’in [sallallahu aleyhi vesellem] işaretiyle ayın iki parçaya ayrılıp sonra yeniden birleşmesi bu mucizelerden bir kısmıdır.
Her peygamberin mucizesi, bulunduğu zamanın şartlarına göre değişmektedir. Hz Peygamber’in [sallallahu aleyhi vesellem] zamanında ise Arap dilinin en edebî ve akıcı kullanımı revaçta olduğundan onun başlıca mucizesi de Kur’ân-ı Azîm olarak tecelli etmiş, Kur’an’ın hârikulâde akıcılığı ve belâgatı karşısında zamanındaki dil üstatlarının en parlak eserleri bile sönük durumda kalmışlardır.
Not: Nübüvvet, Peygamberlik vazifesi. Risalet ise Elçilik anlamına gelmektedir.