Levh-i Mahfuz, “Korunmuş levha” manasına gelir. Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde geçer: “(Ey Resulüm) doğrusu sana vahyedilen bu kitap Levh-i Mahfuz’da sabit şanlı bir Kur’andır.” (Burûc Sûresi: 21-22)
Levh-i Mahfuz, değişmeyen kader levhasıdır. Diğer bir ifade ile Levh-i mahfuz, olmuşların ve olacakların, zamandaki bütün anların ve mekândaki bütün varlıkların, kısacası, her şeyin yazılı bulunduğu bir ilâhî muhafaza levhası; ilahî ilmin aynası, kaderin defteri, kâinatın programıdır.
Levh-i Mahfuz; Allah’ın, olmuş ve olacak, dilediği her şeyin, ezelde yazıldığı levhadır. Kâinattaki her olay Levh-i Mahfuzda yazılı olduğu gibi meydana çıkar.
Kur’an-ı Kerim’de daha önce Levh-i Mahfuz’da yazılı bulunuyordu. Sonra Peygamberimize inzal edilmek üzere dünya semasına indirildi.
Levh-i mahfuzun insandaki küçük örneği, “hafıza”dır. Hafıza, başımızdan geçen olayları, gördüğümüz yerleri, tanıdığımız insanları, duyduğumuz sesleri, tattığımız tatları, hayatımız boyunca edindiğimiz bütün intibaları, öğrendiğimiz bütün bilgileri içine alır, ama yine de dolmaz.
Hafıza, zekanın hazinesi, tefekkürün sermayesi, benliğimizin tarihidir. Ruhumuza takılan en değerli cihazlardan biridir. Hafızasız bir zeka işimize yaramaz. Çünkü biz, eskiden öğrendiklerimize dayanarak düşünürüz.
Hafızanın bir de ebedi hayatımıza bakan yönü vardır. Hafıza, bir senet, bir vesika, bir belgedir. Ahiretteki muhasebe vaktinde, dünyada işlediğimiz sevapları ve günahları göstererek bize şahitlik eder.
Nasıl insanın başından geçen bütün olaylar hafızasında yazılıyorsa, kâinattaki bütün olmuş, olan ve olacak olaylar da o büyük hafızada yazılıdır. Her iki “levha”da da Rabbimizin “Hafîz” (koruyan, muhafaza eden) ismi tecelli eder.
Her şeyin Levh-i Mahfuz’da yazılmış olduğu gerçeğini bazı kimseler akıllarına sığıştıramazlar. “Yazılma” denilince “harf harf kaleme alınmayı” anlamak eksik olur. Genlerin dizilişi yazı yazmadan çok farklı. Hafızanın bir şeyi kaydetmesi de daktiloyla yazmaya benzemiyor. Bir teyp bandında yahut video kasetinde de sözler ve olaylar kalemle kaydedilmiyorlar.
İşte her şeyin ve her hadisenin, “Levh-i Mahfuz’un defterleri olan İmam-ı Mübîn ve Kitab-ı Mübîn’de yazılması” bunların çok ötesinde bir keyfiyetledir. Bu kaydın da harflerle, kelimelerle alakası yoktur.