Kelimenin aslı Ebrî’dir. Yaygın olarak Ebrû şeklinde kullanılır, ebrî Farsça bir kelime olup “bulumutsu, bulut gibi” manalarına gelir. Ebrû da zaten üzerinde bulutumsu şekiller gösteren bir çeşit kağıtlardır.
Diğer bir değişle ebru sanatı, özel olarak hazırlanmış su üzerine, fırça darbeleri ve yardımcı aletlerle yapılan desenlerin, kağıt üzerine aktarılma işlemidir.
Türkler tarafından büyük bir ilgiyle uğraşılan bu sanat’ın hangi tarihte başladığı tesbit edilememiştir. Ebrulu kağıtlar eski yazma kitap kalplarının iç tarafını süsler. Hattatlarda onların üzerine yazılar yazarlar.
Ebrû yapılacak kağıt özel olarak hazırlanır. Her kağıda ebrû yapılmaz. “Boyayı iyi emen, dayanıklı, ham kağıtlar” bu iş için kullanılır.
Türklerin ustalık gösterdikleri bu sanatın, Avrupa’da taklitleri yaplımş ve zevksiz ebrûları meydana getirilmiştir.
Ebru kağıdı yapmak bir hüner ister. Bazı incelikleri vardır. Her şeyden önce kullanılacak malzeme ve usul iyi bilinmelidir.
Ebruculukta toprak boya, kitre tutkalı, sığır ödü veya emsali maddeler kullanılır.
İyice ezilen boyalar içlerine sığır ödü karıştırılarak, kitreli bir su üzerine, fırça ile serpilir.
Kitre boyaların su üzerinde kalmasını, sığır ödü de onların yayılıp dağılmasını sağlar. Boyalar serpildikten sonra Ebru yapmak üzere seçilen kağıt su üzerine güzelce bırakılır ve bir kaç saniye sonra bir ucundan tutularak kaldırılır. Kitreli su üzerindeki desen olduğu gibi kağıda geçmiştir. Kağıt tutkalından kurtulsun diye temiz su ile yıkanıp kurumaya terkedilir. Ebrucunun mahareti su üzerinde meydana getirebildiği şekillerin güzelliği ile ölçülür.
Çeşitli tarzda Ebrular yapılmıştır. Bunlardan bazıları Battal Ebrusu, Taraklı Ebru, Somaki Ebrusu, Hatip Ebrusu, Serpmeli Ebru, Kumlu Ebru, Hafif Ebru, Yazılı Ebru gibi isimlerle anılır.
Bunlardan yazılı Ebru son devrin meşhur hattatlarından Necmeddin Okyay tarafından îcad edilmiştir.