Oruç, Orucun Arap dilindeki karşılığı “savm” kelimesi olup, bu kelime “bir şeyden uzak durmak, kişinin kendini tutması ve engellemesi” manalarına gelmektedir.
Oruç; niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren, akşam güneş batıncaya kadar yememek, içmemek ve karı/koca ilişkisinde bulunmamaktır.
İslamın beş şartından üçüncüsü Ramazan ayında oruç tutmaktır. Ramazan orucu, Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Oruç için Yüce Rabbimiz şöyle buyurmuştur; ”Ey iman edenler, Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Ola ki korunup sakınırsınız.“ (Bakara 183)
Oruç kefareti ne demektir ve hangi durumlarda gerekir?
Oruç kefareti, Ramazan orucunun, mazeretsiz olarak bozulması sebebi ile bir ceza olarak, Ramazan dışında peş peşe iki kamerî ay veya altmış gün oruç tutmak demektir. Meşru bir mazeret bulunmaksızın yemek, içmek, cinsel ilişkide bulunmak ya da bu anlama gelecek fiillerden birini yapmakla oruç bozulur ve bozulan orucun kaza edilmesi gerekir. Eğer bu şekilde bozulan oruç Ramazan orucu ise, ayrıca kefaret orucu tutmak gerekir. Oruç kefaretini oruç tutma yolu ile ödemeye sağlığı elvermeyen kimse, 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur.
Âdet hâlinde bulunan kadınlar, bu günlerinde kefaret oruçlarına ara verirler. Bu durumlarından çıkar çıkmaz ara vermeden kefaret orucuna devam ederek 60 günü tamamlarlar.
Şafii mezhebine göre mazeretsiz olarak Ramazan orucunun yeme-içme ile bozulması durumunda kefaret değil, sadece kaza gerekir.