Iskartaya çıkarmak deyiminin anlamı
* Kullanılamaz ya da satılmaz hâle geldiği için bir yana koymak veya atmak.
* işe yaramaz, değersiz olduğundan ayırıp bir yana koymak.
* Değersiz bularak bir yana atmak.
Örnek: Beni hiç kimse ıskartaya çıkaramaz.
Örnek 2: Sekiz balya tütününden bir ya da iki balyasını ıskartaya ayırabileceklerini aklından geçirmeye başladı eksperlerin. (N. Cumalı)
Örnek 3: Orada, kim bilir neden ve nasıl, işe yaramaz diye ıskartaya çıkardığı bir sürü film tepeleme yığılı. (A. İlhan)
Icığını cıcığını çıkarmak deyiminin anlamı
* Hır şeyi her yönden incelemek.
* Her yanını ellemek, didiklemek.
* Bir meseleyi en ince ayrıntılarına kadar soruşturmak, incelemek.
* Bir konunun sorulmadık, araştırılmadık yerini bırakmamak. Küçük ayrıntılarına varıncaya kadar öğrenmek.
Icığını cıcığını çıkarmak deyimi ile ilgili cümle
– İyice ıcığını cıcığını çıkardınız meselenin.
Işığı altında deyiminin anlamı
* Bir bilginin sayesinde bilinemeyen başka bir durumun kısmen ya da tamamen öğrenilmesi. “Onu göz önünde tutarak” anlamında kullanılan bir söz.
* (bir durum ya da düşüncenin) konuya getirdiği açıklıktan yararlanarak.
* Bir durum veya düşüncenin konuyu aydınlatmasından yararlanarak, onu göz önünde tutarak.
Ikınıp sıkınmak deyiminin anlamı
* Bir işi yapabilmek için kendini çok zorlamak.
Örnek: Ikınıp sıkındı ama bir çare bulamadı.
Işık tutmak deyiminin anlamı
* Bir keşif ya da icat için gerekli ipuçlarını sağlayarak, bu keşif ya da icada katkıda bulunmak, kılavuzluk etmek.
* Bir yeri ışıkla aydınlatmak.
* Konunun anlaşılmasına yarayan bilgiler vermek, düşünceler söylemek, bir konuda tutulması gereken yolu göstermek, kılavuzluk etmek.
* Bilgisiyle, düşüncesiyle bir konuya açıklık getirmek, tutacağı yolu göstermek.
Örnek: Kutlu Peygamber hemen her konuda ışık tutardı çevresindeki insanlara.
Isıtıp ısıtıp önüne koymak deyiminin anlamı
* Aynı konuya tekrar tekrar gündeme getirmek.
* Daha önce olmuş bilinen bir olayı veya konuyu pek çok dafa ortaya koymak, ileri sürmek, terar tekrar anlatmak.
Iska geçmek deyiminin anlamı
* Üzerinde durmamak, önem vermemek, atlamak
* Okçuluk ya da atıcılık gibi sporlarda; hedefe isabet ettirmemek.
* Hedefi kaçırmak, vuramamak, tutturamamak, boşa atmak, boşa vuruş yapmak. Amaca, isteğe ulaşamamak.
Örnek: Bu sefer de ıska geçersen kaybedeceksin.
DEYİM NEDİR?
Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı ya da söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.
Diğer bir deyişle Deyim; Genellikle gerçek anlamından uzaklaşmış birden çok sözcükten oluşan, bir kavramı ya da durumu karşılayan kalıplaşmış sözcük gruplarına “deyim” denir.
DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Deyimler kalıplaşmış sözlerdir, kelimelerin yerleri değiştirilemez ve aynı anlama bile gelse yerine başka bir sözcük getirilemez. Farklı bir sözcük getirilir veya sözcüklerin yeri değiştirilirse, ifade etmeye çalışılan düşünce anlamlı ve cümle akşına uygun olsa bile kullanılan söz grubu deyim sayılmaz.
“Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.
“Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.
2. Deyimler en az iki sözcükten oluşan söz gruplarıdır. Bir sözcük tek başına deyim oluşturamaz.
– Ağzını aramak
– Bozuntuya vermemek
– Fikir yürütmek
– Ekmeğini taştan çıkarmak
– Elinden geleni ardına koymamak
3. Deyimler farklı farklı söz grupları biçiminde meydana gelmişlerdir. Deyimleri oluşum şekillerine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabiliriz.
İsim Tamlaması Biçiminde Olanlar
Ateş pahası, ekmek kapısı, balık istifi, eşek şakası, anasının gözü vb.
Sıfat Tamlaması Biçiminde Olanlar
Kara cahil, deli fişek, yarım ağız, püsküllü bela vb.
Kurallı Bileşik Sıfat Biçiminde Olanlar
Çenesi düşük, içten pazarlıklı, eli açık, maymun iştahlı, gözü kara vb.
Mastar Grubu Biçiminde Olanlar
Acemilik çekmek, ciğeri beş para etmemek, suratı bir karış asılmak, iki ayağını bir pabuca sokmak, etekleri zil çalmak, göz dikmek, aldırış etmemek vb.
Cümle Biçiminde Olanlar
Adet yerini bulsun. Dostlar alışverişte görsün. Delik büyük yama küçük. Fol yok yumurta yok. Ayıkla pirincin taşını vb.
(Eksiltili cümle, ikileme vb biçiminde olan deyimler de vardır.)
4. Ne kadar fazla sözcükten oluşursa oluşsun deyimler tek bir kavramı ya da durumu karşılar. Deyimleri atasözlerinden ayıran en önemli özellik de budur. Atasözlerinin arka planında öğüt verme, ders çıkarma gibi unsurlar varken deyimler yalnızca bir durumu bir kavramı belirten anlatım kalıplarıdır.
Çoban kulübesinde padişah rüyası görmek: Hayalcilik
Üstüne tuz biber ekmek: Kusuru artıracak harekette bulunmak
Suya götürüp susuz getirmek: Herhangi bir işte diğerini alt etmek
Atı alan Üsküdar’ı geçti: Fırsatı kaçırmak
Havanda su dövmek: Boşuna uğraşmak
Deveye sormuşlar: Neden boynun eğri? “Nerem doğru ki” demiş: İşin her tarafının bozuk olması durumu
5. Deyimlerin büyük çoğunluğu mecaz anlamlıdır, yani deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam farklıdır.
Küplere binmek: Sinirlenmek (Küpün üzerine oturmak anlamında değildir.)
Derdini dökmek: Çekilen sıkıntıların bir bir anlatılması.
Ayağının tozuyla: Gelir gelmez
Burun kıvırmak: Beğenmemek
Sinekten yağ çıkarmak: Olamayacak yerden çıkar sağlamaya çalışmak
Ağzı açık ayran delisi: Aptal aptal bakan avanak
6. Sayıları az da olsa gerçek anlamlı deyimler de vardır. Deyim içindeki sözcüklerin karşıladıkları anlamlar ile deyimin karşıladığı anlam aynıdır.
Çoğu gitti azı kaldı: Yapılmakta olan işin en önemli, en zor bölümü bitti.
İyi gün dostu olmak: Sadece iyi günlerde görünmek.
Kimi kimsesi olmamak: Yakını, eşi, dostu bulunmamak.
Yükte hafif pahada ağır: Taşınması kolay olan aynı zamanda kıymetli olan şey