Telbiye nedir? Sözlükte “birine, `buyur, emrine amadeyim’ diye cevap vermek” anlamına gelen telbiye, dinî bir kavram olarak, ihramın iki rüknünden biri olup, ihrama girerken “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk lâ şerîke lek (Allah’ım, davetine isteyerek uydum, emrine amadeyim. Senin eşin ve ortağın yoktur. Sana yöneldim, hamd senin, nimet senin, mülk de senindir. Eşin ve ortağın yoktur)” demektir. İhrama girerken bir defa telbiye söylemek farzdır. Bunun dışında erkeklerin ihramda bulunduğu müddetçe yüksek sesle telbiye okumaları sünnettir. Kadınlar ise telbiyede seslerini fazla yükseltmezler.
Telbiye Hakkında Hadisler
Sizin Beyda’nız, hakkında Resulullah’a iftira ettiğiniz şurasıdır. Ama, Resulullah (sav) sadece mescidin -yani Zülhuleyfe mescidinin- yanında ihrama girip telbiye getirdi. (Bir rivayette şöyle denir: “Resulullah (sav) Şecere nam mevkide devesine bindiği zaman telbiye getirdi.” Nesai’nin diğer bir rivayetinde denir ki: “İbnu Ömer’e: “Seni deven kaldırdığı zaman telbiye çeker gördüm” diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: “Çünkü Resulullah böyle yapmıştı.”)
Ravi: İbnu Ömer
Kaynak: Buhari, Hacc 20; Müslim, Hacc 23, (1186); Muvatta, Hacc 30, (1, 332); Tirmizi, Hacc 8, (818); Ebu Davut
Resulullah (sav) öğleyi kıldı. Sonra devesine bindi. Beyda tepesine çıktığı zaman telbiye getirdi. (Nesai, bir diğer rivayette şu ziyadeyi kaydetti: “Öğleyi kıldığı zaman hacc ve umre için ihrama girdi.”)
Ravi: Enes
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 21, (1774); Nesai, Hacc 25, (5,127), 56, (5,162)
İbnu Abbas (ra)’a a dedim ki: “Resulullah (sav)’ın, vacib kıldığı zaman, getirdiği telbiye hususunda Ashabım ihtilama doğrusu hayret ediyorum!” Bana şu cevabı verdi. “Bu meseleyi ben herkesten iyi biliyorum. Aslında Resalullah (sav) tek bir hacc yaptı. Bütün ihtilaflar bununla ilgili. Resulullah (sav) hacc maksadıyla (Medine’den) yola çıktı. Zülhuleyfe Mescidi’ne gelip iki rekatlık ihram namazını kılınca, haccı fiilen olduğu yerde başlattı. Namazı bitirince de hacc için telbiyede bulundu. İşte bu telbiyeyi bir kısım insanlar işitti. Bunu kendisinden ben de (işittim ve) hatırımda tuttum. Sonra hayvanına bindi. Devesi onu yerden kaldırınca tekrar telbiye getirdi. Bu ikinci telbiyeyi de işitenler oldu. (Her seferinde telbiyeleri) farklı kimselerin işitmesi, insanların dağınık ve hareket halinde olmalarındandır Böylece, devesi onu kaldırdığı zaman çektiği telbiyesini de yeni insanlar işitti, işte bunlar: “Resulullah (sav), devesi kaldırdığı zaman telbiye getirdi” dediler. Resulullah (sav) yoluna devam etti. Beyda tepesine çıkınca da telbiye getirdi. Bu telbiyeyi de işiten başkaları vardı. Bunlar: “Resulullah (sav) Beyda’ya çıkınca telbiye getirdi” dediler. Allah’a kasem olsun! Resulullah namazgahında haccı başlattı. Devesi kaldırdığı zaman telbiye getirdi, sonra Beyda tepesine çıkınca orada da telbiye getirdi.” Said İbnu Cübeyr sözüne devamla dedi ki: İbnu Abbas’ın sözünü esas alanlar (Zülhuleyfe’deki) namazgahta iki rek’atlık ihram namazını kılar kılmaz telbiye getirdi.”
Ravi: Ebu Cübeyr
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 21, (1770)
İbnu Ömer (ra) Harem bölgesinin en yakın yerine geldi mi telbiyeyi artık bırakırdı. Sonra Zu-Tuva nam mevkide geceyi geçirir, orada sabah namazını kılar, sonra yıkanırdı ve derdi ki: “Resulullah (sav) böyle yapmıştı.”
Ravi: Nafi’
Kaynak: Buhari, Hacc 38, 39; Müslim, Hacc 226, (1259); Muvatta, Hacc 32, (1, 333)
Resulullah (sav) buyurdular ki: “Mukim olanlar veya umre yapanlar, Hacer-i Esved’i istilam edinceye kadar telbiyeyi bırakmazlar.” (Hadis, Tirmizi’de şöyledir: “Resulullah (sav), umrede iken, Hacer-i Esved’e istilam yapınca telbiyeyi bırakırdı.”)
Ravi: İbnu Abbas
Kaynak: Ebu Davud, Menasik 29, (1817); Tirmizi, Hacc 79, (919)
Resulullah (sav)’ı telbiye çekerken -bir rivayette mülebbiyen değil, mülebbiden demiştir- işittim şöyle diyordu: “Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyk la şerike leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk, la şerike leke.” Bu kelimelere başka ilavede bulunmuyordu.
Ravi: İbnu Ömer
Kaynak: Buhari, Hacc 26, Libas 89; Müslim, Hacc 19, (1184); Muvatta, Hacc 28, (1, 331-332); Tirmizi, Hacc 13
Bir rivayette şu ziyade var: “Abdullah İbnu Ömer (ra) derdi ki: “(Babam) Ömer İbnu’l-Hattab (ra) bu kelimelerden ibaret olan Resulullah’ın telbiyesi ile telbiye getirir ve şunu söylerdi: “Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyk ve sa’deyk ve’l-hayru fi yedeyk. Lebbeyk, ve’r-rağbau ileyk ve’l-amel.” (Ebu Davud’un diğer bir rivayetinde Hz. Cabir (ra)’den şu ziyade vardır: “Resulullah şöyle telbiye getirirdi…” dedikten sonra tıpkı İbnu Ömer’in hadisindeki gibi bir metin zikretti. Sonra Hz. Cabir’in şunu ilave ettiğini kaydetti: “insanlar telbiyeye “…Zü’l-Mearic” ve benzeri kelimeler ilave ettiler. Resulullah (sav) bunları işitti ancak hiçbir müdahelede bulunmadı.” Zü’l-Mearic, Allah’ın isimlerinden biri olup “yükselme yerlerinin sahibi” “yüksek dereceler sahibi” manasına gelir.)
Ravi: İbnu Ömer
Kaynak: Nesai, Hacc 54, (5, 161)
Resulullah (sav)’ın telbiyesinde “Lebbeyk ilahe’l-Hakk (Buyur! Hak olan İlah!)” tabiri de vardı.
Ravi: Ebu Hüreyre
Kaynak: Nesai, Hacc 54, (5, 161-162)
Resulullah (sav) şunu söylediler: “Cibril (a.s) bana gelip, ashabıma ve beraberimde olanlara telbiye -veya ihlal dedi- çekerken seslerini yükseltmelerini emretmemi emir buyurdu.”
Ravi: Saib İbnu Hallad el-Ensari
Kaynak: Muvatta, Hacc 34, (1, 334); Ebu Davud, Menasik 27, (1814); Tirmizi, Hacc 15, (829); Nesai, Hacc 55,
Müşrikler (haccederken şu şekilde telbiyede bulunurlardı): “Lebbeyke la şeri-ke leke”. Resulullah (sav) da: “Yazık size, yeter, yeter” buyururdu. Müşrikler (telbiyelerinin devamında): “Yalnız bir şerik müstesna, o senin şerikindir, sen ona da, onun malik olduğu şeylere de maliksin” derlerdi. Onlar, bunu, Kabe’yi tavaf ederken söylerlerdi.
Ravi: İbnu Abbas
Kaynak: Müslim, Hacc 22, (1185)