Allahın 99 ismi (esmaül hüsna) El Müheymin ne anlama geliyor? Cenab-ı Hakk`ın yarattığı varlıkların her hallerine şahit oluşu; onları korumayı da beraberinde getirir.
Bismillahirrahmanirrahim…
Müheymin ism-i şerifi; gözetleyen ve koruyan manasındaki şahit, emin ve hâkim anlamlarına gelir.
Müheymin gözetleyendir!
Yüce Rabbimiz varlıkları yaratıp vücuda getirdikten sonra onları başıboş bırakmamıştır. Çünkü O Müheymin’dir. Yani yarattıklarını görür, gözetler, murakabe (kontrol) eder. Kullarının amellerini, hallerini görür. Gizliyi ve açığı bilir. Onların sözlerini, şükürlerini, şikâyetlerini, yalvarışlarını işitir; her anlarına şahitlik eder.
İbn-i Abbas, Müheymin ism-i şerifini şöyle tanımlar; “Kullarını amelleriyle birlikte görüp kendisine hiçbir şey gizli kalmayandır.” Bu anlamlara işaret eden ayet-i kerimelerde şöyle buyrulur:
“Allah her şeyin üzerinde şahit olandır.” (Buruc / 9)
“Her nefsin bütün kazandıkları üzerinde gözetici olana mı (baş kaldırılır).” ( Rad / 33)
Müheymin koruyandır!
Cenab-ı Hakk’ın yarattığı varlıkların her hallerine şahit oluşu; onları korumayı da beraberinde getirir. “… Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı…” (En’am / 34) Ayet-i kerimesinde de işaret edildiği gibi kulları için tespit ettiği hakları, adaletiyle ve ihsanıyla korur. Varlıklar için koyduğu kanunlarla bu korumayı bir hak olarak vermiştir. Ki O Yüce Yaratıcı hakları yerine getirendir.
Allahın 99 İsmi ve Anlamları Detaylı Bilgi İçin Tıklayın!
Kâinatın, ins ve cinnin fiillerini tanzim eden kanunlara göre varlıkların bütün haklarını muhafaza eder. Her varlığı yetiştirip varacağı noktaya ulaştırırken zarar ve sıkıntılarını giderip acır, ihtiyaçlarını giderir. Koyduğu bu kanunlara göre belirlediği ömür olur, rızık olur veya iyi amellerinin neticesi olan sevaplar olur. O, bunları zayi etmez.
Rabbimizin zatından olup sonsuz olan kudreti; bu hakları vermekten aciz olmadığı gibi ilmi, hikmeti, adaleti, rahmeti de muhafazayı gerektirir. Bunları yaparken de ne kendisinden ne de mülkünden hiçbir şey eksilmez. Haşa ve kella ne cimrilik ne unutkanlık ne yanılma ne de başka bir sebeple bu sevapları çok görüp eksiltme, gizleme gibi haksızlıkları yapmaz, onları korur. Günahkârların da amellerinin karşılığı olan cezalarını arttırmaz.
İmam-ı Gazali bu manaları ihtiva eden Müheymin ism-i şerifi hakkında şu tespitlerde bulunur; “O, yaratmış olduğu mahlûkatının, amelleri, rızıkları, ecellerini “bilip”, “muhafaza eder”. Her muhafaza ile memur olana müheymin derler. Bir şeye göz-kulak olan kişi o şeyin koruyucusu ve müheyminidir demektir” der ve bu kelimenin manasındaki gözlemek ve muhafaza etmenin tam olarak Allah-u Teâlâ için söz konusu olduğunu söyler. Çünkü sonsuz ilme, hikmete ve kudrete sahip olan O’dur ve hükümdarlığı ile her şeyi hükmü altına alandır.
Rabbimiz kutsal kelamını da “Müheymin” sıfatıyla vasıflandırmış ve şöyle buyurmuştur; “Sana da (Ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan (Müheymin) kitabı hak ile indirdik…” (Maide / 48)
Müfessirler bu ayet-i kerimede geçen “Müheyminen aleyh” ifadesini ‘önceden gelmiş semavi kitapların varlıkları ve doğrulukları hakkında şahitlik eden, tasdik eden, emin koruyucu, onların taşıdığı bütün güzelliklere ve onlarda bulunmayan yüce vasıflara da sahip ve hâkim olan’ diye tefsir ederler.
Mesela Elmalılı, tefsirinde şu tespitlerde bulunur; “Diğer kitaplar üzerinde emin bir nezaretçi, şahit, kontrolcü ve hâkim olmak üzere hakkıyla indirdik. Ki bu kitap hem Müheymin (koruyucu) olan Cenab-ı Hakkın bizzat muhafazası altında olarak bozulma ve tahriften uzak kalacak hem diğer kitapların amel edilmesi gerekli olarak içermiş oldukları “doğru hükümleri” kaybolma ve bozulmadan koruyacak, şahitliğiyle hakikatleri düzeltecek ve zamanı geçmiş olanları iptal edecek. Bu kitap onlar üzerinde tasdik ve teyidine başvuruda bulunulacak emin bir merci, bir koruyucu ve murâkıp, bir hak şahit olacaktır.”
Konu hakkında Üstad Bediüzzaman; Kur’an-ı Hâkim’in, ittifakla ümmi ve emin bir zatın lisanıyla Hazreti Adem aleyhisselamın zamanından ta Asr-ı Saadet’e kadar, Enbiyaların mühim hallerini ve ehemmiyetli olaylarını zikrettiğini, Tevrat ve İncil gibi kitapların tasdiki altında gayet kuvvet ve ciddiyetle haber verdiğini, önceden gönderilmiş o kitapların ittifak ettikleri noktalarda onları onayladığını, ihtilaf ettikleri bahislerde de hakikati beyan ederek olay ve durumları doğru anlamlandırdığını söyler. Üstadın da işaret ettiği gibi Kur’an-ı Kerim bütün geçmiş kitapların güzelliklerini ve eski şeriatlarının temel prensiplerini, esaslarını cem ettiğinden, usulde bazı değişiklikler ile dini mükemmelleştirmiştir. Hikmet ve maslahat gereği zaman ve mekân değişiminin tesiriyle değişim ve dönüşüme maruz kalan şeriatın füruat (dallar) kısmında müessis (tesis edici) olmuştur.
Rabbini Müheymin olarak tanıyan takva ehli; onu gören, gözeten, her şeyine tanıklık eden, sevapları dâhil bütün haklarını muhafaza eden bir koruyucu ve şahidin olduğunu bilir. Bu bilgi onun haline ve ameline yansır. Kendini kontrol altında tutmaya, eksiklik ve yanlışlarını anlamaya, düzeltmeye ve istikameti muhafaza etmeye çalışır.
Elhamdulillahirabbilalemin…
Nevin Yapıcıoğlu