îbn Kuteybe: Mekke, Harem ve Beyt’in önceki kitaplarda bildirildiğini söylemiştir.
“İş’aya kitabında şunlar vardır: “Çöller ve şehirleri Alu Kaydar’m sarayları dolduracak. Onlar teşbih ederler. Dağların tepelerinden seslenirler. Onlar, Allah’ı yüceltirler. Karada ve denizde onun teşbihini yayarlar.”
“Uzaktan bütün milletler için bayrağı kaldırırım. Yeryüzünün en uzak yerlerinden onları çağırır ve onlar gelmek üzere acele ederler.”
İbn Kuteybe: Kaydar oğulları Araplardır. Çünkü Kaydar, herkesin ittifakıyle İsmail’in oğludur.
Kaldırılan bayrak ise, peygamberliktir.
Onların çağırılması da: Onları, dünyanın en uzak yerlerinden hacca davet etmesi ve onların da hemen gelmeleridir. Bu, yüce Allah’ın şu sözünde olduğu gibidir: ‘İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek, yaya olarak gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde kendilerine ait bir takım yararları yakinen görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar ü-zerine belli günlerde Allah’ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Ka’be’ye) gelsinler.”
Iş’aya kitabının başka bir yerinde: Saba1 dan bir kavim gönderilecek. Onlar doğudan, toprak öbekleri gibi grup grup telbiyeler getirerek, ayaklarıyla çamur çiğneyen gibi gelirler.”
Saba doğudan gelir. Allah oradan, Horasanlıları ve çevresindekileri gönderecek.
Sabanın estiği gibi inen kimdir? Toprak Öbeği gibi kalabalık gruplar halinde gelenler, ayaklarıyla çamur çiğneyici gibi olan kimdir.
Onlardan bazılarının yumuşak kimseler olduğunu kasdediyor. Beyt’i tavaf ettiklerinde’ herveleyi (koşmaya benzeyen yürümeyi) kas-detmiş olabilir.
Ibn Kuteybe şöyle söylemiştir: İstilam edilen (dokunularak saygı gösterilen) taş hakkında îş’aya şöyle der: “Efendi Rab: Ben Sahyun’u kuran kimseyim. O, mükerrem köşedeki (zaviyedeki) taş olarak Allah’ın beytidir, demiştir.”
Taş, Beyt’in köşesindedir. Yücelik (mükerrem olma) onun istilam edilmesi ve öpülmesidir.
İş’aya Mekke hakkında şöyle demiştir: “Ey Akır (doğurmayan kadın) yürü ve sallan! Teşbih ederek konuş. Sevin çünkü sen hamile kalmadın. Senin ehlin (aile, akraba, halk) benimkinden daha çoktur.
Ehliyle Beytulmakdis’in (Kudüs’ün) israil oğullarından olan halkını kasdetmektedir.
Mekke halkının, kendilerine gelen hacı ve umrecilerle Beytul-makdis halkından daha kalabalık olduğunu kasdetmiştir.
Mekke’yi doğurmayan kısır kadına benzetmiştir. Çünkü Rasulul-lah’tan (s.a.v.) önce orada sadece ismail vardı. Orada hiçbir kitap nazil olmamıştı.
Akır’la (kısır kadınla) Beytulmakdis’i kasdetmiş olmaz. Çünkü o peygamberlerin evi ve vahyin yatağıdır. O, kısır kadınlara benzetilemez.
Yine iş’aya da Mekke hakkında şu zikredilmiştir:
“Nuh’un günlerinde Tufanla yeryüzünü suya batırmaya yemin ettiğim gibi kendi kendime yemin ettim. Yine sana öfkelenmemeye seni terketmemeye yemin ettim. Dağlar gider, yelkenler iner. Sana olan nimetim gitmez.”
Sonra şöyle dedi: “Ey miskine (zavallı)! Ey mazlume! Güzellikle senin taşlarını yapan, seni mücevherlerle süsleyen, tavanına inciden taç geçiren, kapılarını zebercedle yapan benim. Sen zulümden uzaksın, korkma, zayıflıktan da uzaksın. Zayıf olma, sana karşı yapılan hiçbir silah, kullanılamaz. Sana düşmanlık için kullanılan her dilin kötülüğünden sen kurtulursun.”
Şunu da söyledi: “Allah sana yeni bir isim verecek.”
Daha önce Ka’be denilmekteyken Mescid-i Haram denildiğini kasdetmektedir.
“Kalk, parla. Çünkü senin nurun ve Allah’ın senin üzerindeki vakarı yaklaşmıştır.”
“Gözlerinle etrafına bak. Onlar toplanmışlar.
Sabah erkenden sana oğulların ve kızların geliyorlar. O zaman sen seviniyor ve parlıyorsun. Düşmanın korkuyor ve senin için rahatlıyor. Kaydar’m her sürüsü senin yanında toplanıyor. Benavat’m efendileri sana hizmet ediyorlar.”
Benavat, ismail’in oğludur.
Kaydar, peygamber’in (s.a.v.) atasıdır. Benavat’m kardeşidir.
Daha sonra şöyle dedi: “Kapılarını gece gündüz daima açacaksın kapatmayacaksın, onlar seni kıble edinecekler. Bundan sonra sen Rab-bin .jehri diye çağrılacaksın.”
Yani o, Beytullah’tır. (Allah’ın evidir). İş’aya’nm başka bir yerinde de şöyledir:
“Etrafındakilere gözünü kaldır. Denizin hazineleri sana geldiği, milletlerin askerleri sana yöneldiği, besili deve katarları seni süslediği, etrafında toplanan katarlardan yerin daraldığı, Medyen’in koçları sana doğru sürüldüğü, Sebe halkı sana geldiği, Kaydar’m sürüleri sana hizmet ettikleri için yüzün gülsün ve sen sevmesin.” Yani Kabe’ye hizmeti kasdetmektedir. Ancak onlar, İsmail’in oğlu Benavat’ın çocuğundandır.