Ortaçağ’da kitaplar elle yazılarak çoğaltılıyordu. Kâğıt yerine de deriden yapılan parşömen kullanılmaktaydı. Kitapları elle yazarak çoğaltanlar, çoğunlukla kölelerdi. Bu yolla kitap çoğaltmak uzun zaman aldığından kitap fiyatları çok pahalıydı ve yalnız zenginler kitaplardan yararlanabiliyorlardı.
Onuncu yüzyılda Çinliler tahtaya oyulmuş resim ve yazıları ipeğe basarak çoğaltmanın yolunu buldular. Ayrıca üstüne yazılar ve resimler oyulmuş kil tabakalarını pişirerek baskı yapmaya başladılar. On ikinci yüzyılda Pekinf de ipeğe basılan bir gazete yayınlanıyordu. Devamlı yayınlanan ilk gazete budur. Sonra Koreliler, Çinlilerden baskı tekniğini öğrenerek aynı usulle kitaplar bastılar.
Avrupalılar on beşinci yüzyıla kadar kitapları elle yazmaya devam ettiler. Ama, artık halk da kitaplardan yararlanmak istiyor, yalnız papazlarla zenginlerin bilim ve teknikten yararlanması tenkit ediliyordu. Almanya’nın Maintz şehrinde dökmecilik yapan Gutenberg, iki Almanla ortak olarak bir baskı makinesi yapmayı başardı. Sonra demirden tek tek harfler döktü, bunları yanyana getirerek basmak istedi. Ama demirden harfler, parşömeni ezip deldiğinden kurşundan harfler döktü. Sonra ortadan bir pres olan baskı makinesinde ilk baskıyı yaptı. Bu defa başarıya ulaşmıştı (1436). Gutenberg’in ilk baskı makinesi saatte 60 tabaka kâğıda baskı yapabiliyordu. Gutenberg’in bastığı ilk kitaplar bir şiir kitabı, bir takvim ve Latince Grameridir.
Gutenberg’in icadı başlangıçta umulan ilgiyi görmedi. Altı yıllık bir çalışma sonunda bastığı 1282 sayfalık İncil’in satışı borçlarını karşılamadı. Baskı makinesi ve harf kalıpları haczedildi. Birkaç yıl sonra ikinci ve daha küçük bir makine meydana getirdi. Yine umduğu kazancı sağlayamadı. İcadının değeri o yıllarda tam olarak anlaşılamadığı için bütün ömrünü sıkıntıyla geçirdi.
Matbaa, bilginin yayılmasına hizmet eden en önemli icattı. Gutenberg’in hayatının son yıllarında Almanya, Hollanda ve Fransa’da yeni baskı makineleri yapıldı. On altıncı yüzyıl başlarında matbaacılık bütün Avrupa’ya yayıldı On sekizinci yüzyılda bir Fransız, tahta baskı makineleri yerine demirden baskı makinesi yaptı. Bu makine saatte 200 tabaka kâğıda baskı yapabiliyordu. Aynı yıllarda parşömenin yerine kâğıt kullanılmaya başlandı. Böylece kitapların maliyeti ucuzladı. Halk tabakaları da kitaplardan yararlandı.
1810 yılında Alman mucidi Koenig düz bir tabla üzerinde dönen silindirli baskı makinesini icat etti. Bu makine modern baskı makinelerine esas oldu. İngilizler Koenig’i denelediler ve makineleri seri olarak imal ettiler.
1886 yılında Alman asıllı bir Amerikalı Mergenthaler “Linotip “adı verilen ve otomatik olarak harf döken makineyi icat etti. Bu icatlarla matbaacılık dev adımlarla gelişti.