Eş Anlamlı ne demek ve Türkçede bulunan P harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler nelerdir? İşte Eş Anlamlı kelimeler ne demek ve P harfiyle başlayan eş anlamlı kelimeler ve anlamları.
Eş anlamlı, anlamdaş, müteradif veya sinonim; yazılışları ve okunuşları farklı anlamları aynı olan sözcüklere denir. Diğer bir ifade ile Eş Anlamlı kelimeler; yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bunlar cümlede birbiriyle yer değiştirdiklerinde cümlenin anlamında değişiklik ve bozulma olmaz. Eş anlamı (Anlamdaş) kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.
P ile başlayan eş anlamlı kelimeler
Problem: sorun,
Pınar: kaynak,
Pinti: cimri, eli sıkı.
Parça: bölüm, tane, kısım.
Patika: keçiyolu.
Pak: temiz, an.
Perişan: zavallı, dağınık,
Pay: hisse,
Puan: sayı, benek,
Peder: baba.
Prensip: ilke.
Pürüz: engel, güçlük, kabarcık, çıkıntı.
Padişah: hükümdar, hakan, sultan.
Paha: değer, fiyat, eder, karşılık,
Pabuç: ayakkabı, kundura,
Palavra: uydurma, yalan söz.
Palazlanmak: irileşmek, gelişmek,
Pakt: antlaşma,
Panayır: fuar.
Panik: korku, ürkü.
Paralamak: parçalamak,
Panel: açık oturum,
Paralel: koşut, müvazi, enlem,
Paramparça: hurdahaş,
Parantez: ayraç,
Parasız: fakir, yoksul, bedava,
Paralı: zengin,
Paratoner: yıldırımlık,
Parçalamak: bölmek,
Parazit: asalak, cızırtı.
Parıltı: parlaklık,
Pas: aktarma,
Pasaj: bölüm, parça,
Patak: dayak,
Pasak: kir.
Pasif: eylemsiz, edilgin,
Pasaklı: kirli, dağınık, düzensiz,
Patlama: infilâk,
Patron: işveren,
Paylamak: azarlamak,
Payitaht: başkent,
Paydaş: hissedar,
Paye: aşama.
Payidar: kalımlı, ölümsüz,
Paylaşmak: üleşmek, taksim etmek,
Pedagog: eğitimci,
Pek az: ender, nadir,
Pek çok: gayet, çok fazla.
Pekiştirmek: sertleştirmek, katılaştırmak, sağlamlaştırmak,
Perva: korku, çekinme,
Pervasız: korkusuz, çekinmez, sakınmaz,
Peşkir: havlu,
Peşinen: önceden,
Peşin hüküm: önyargı,
Petrol: yeryağı.
Peyda: belli, açık.
Peygamber: Yalvaç, Resul.
Peygamberler: Enbiya,
Peyk: uydu.
Peyzaj: görünüm,
Pırtı: değersiz, eskice, eşya.
Pısırık: tutuk, utangaç, çekingen, uyuşuk,
Pikap: plakçalar, kamyonet,
Pingpong: masatopu.
Pir: yaşlı, iyice.
Pirelenmek: huylanmak, kuşkulanmak, tasalanmak, işkillenmek,
Pirüpak: tertemiz, lekesiz,
Pis: kirli,
Pisboğaz: obur.
Pişdar: öncü.
Pişman: nadim,
Piştov: tabanca,
Piyes: oyun.
Plâj: kumsal.
Plân: düşünce, tasan, düzenek.
Plânlı: hesaplı, ölçülü,
Plâto: düzlük, yayla,
Pohpohlamak: kompliman, poltuklamak, övmek,
Politika: siyaset.
Polonez: Polonyalı,
Pomat: merhem,
Portatif: taşınabilir,
Posa: artık, poz: duruş.
Pozisyon: durum, konum,
Pozitif: artı, olumlu,
Pozitivizm: olguculuk,
Pratik: uygulamalı,
Pres: sıkıştırıcı, mengene,
Prestij: itibar,
Projektör: ışıldak,
Prodüksiyon: üretim, yapım, üretme,
Prodüktör: yapımcı,
Projeksiyon: izdüşüm, gösterim,
Proleter: emekçi,
Prospektüs: tarife,
Protesto: ihtarname, reddetme.
Prova: deneme,
Psikoloji: ruhbilim.
Püre: ezme.
Pürtük: çıkıntı, kabarcık,
Puanlı: benekli,
Punt: fırsat,
Pus: buğu, sis.
Pusmak: sinmek,
Putatapar: putperest,
Puslu: kapalı, bulanık, donuk,
Pehlivan: güreşçi,
Pejmürde: eski püskü, yırtık, dağınık.
Paçoz: fahişe
Paçarız: çapraz
Pafta: leke
Palamut: sivri
Palet: tırtıl
Paltar: elbise, giyecek, giysi
Palyaço: oyunbaz, telhek
Pandül: sarkaç