Ekmeğine yağ sürmek deyiminin anlamı
* istemediği hâlde birinin işine yarayacak biçimde davranmak.
* Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek.
Örnek: Bu name, cumhuriyetçilerin ekmeğine yağ sürdü. (N. F. Kısakürek)
Örnek 2: O işi bana vermemekle yabancıların ekmeğine yağ sürdün sen.
Tuz biber ekmek deyiminin anlamı
* Üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak.
* Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek.
* Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak.
Örnek: yi yaptın sanki, o günleri hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine.
… fırın ekmek yemesi lazım deyiminin anlamı
Bir duruma erişmek için pek çok emek vermesi, çalışması gerekir anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Onun usta olması için daha beş fırın ekmek yemesi lazım.
Örnek 2: Senin sazla bu parçayı çalabilmen için, daha on fırın ekmek yemen lazım.
Aklını peynir ekmekle yemek deyiminin anlamı
* Akılsızca ve düşüncesizce davranışta bulunmak.
* Akılsızca, şaşkınca, delice işler yapmak.
Örnek: Misafirliğe böyle gidilir mi? Sen aklını peynir ekmekle mi yedin?
Örnek 2: Aklını peynir ekmekle yemiş bu çocuk, bu soğukta nereye gidiyor?
Ekmeğiyle oynamak deyiminin anlamı
Birinin geçim kaynağını tehlikeye düşürmek.
Örnek: Kimsenin ekmeğiyle oynama, başın belaya girer.
Örnek 2: Bizim ekmeğimizle oynamaya kalktınız, bunun hesabını vereceksiniz.
Kanına ekmek doğramak deyiminin anlamı
* Birinin ölümüne yol açarak sevinmek.
* Birini küçük düşürmek, birine zarar vermek.
Ocağına incir ağacı dikmek deyiminin anlamı
* Birinin evini barkını dağıtmak.
* Birinin evini barkını dağıtmak, düzenini altüst etmek, yuvasını yıkıp toparlanamaz hâle getirmek.
Örnek: İhmal bütün ocaklara incir diker. (Ö. Seyfettin)
Örnek 2: Bende senin ocağına incir ağacı dikmezsem dedi, ama dediğine pişman oldu.
Örnek 3: İki yıldır paramı alamıyorum, ocağıma incir ağacı dikti şerefsiz.
Dibine darı ekmek deyiminin anlamı
Bir şeyi sonuna kadar tüketmek, bitirmek.
Örnek: Eline geçirince dibine darı ekmeden bırakmazsın. (R. Ilgaz)
Örnek 2: Cevizlerin dibine darı ektiniz.
Ekip biçmek deyiminin anlamı
Tarım yapmak, tarımla uğraşmak, çiftçilik etmek.
Örnek: Tarlamızı bu yıl kendimiz ekip biçmeye başladık.
Ekmediği yerden biter deyiminin anlamı
Umulmayan ve istenilmeyen yerde karşılaşılan kimseler için kullanılan bir söz.
Örnek: Ekmediği yerden biter derler, karşımıza çıktı yine hayırsız.
Ekmeğinden etmek deyiminin anlamı
İşinden çıkarmak, işinden atmak.
Örnek: Adamı durup dururken ekmeğinden ettiler.
Ekmeğinden olmak deyiminin anlamı
Geçimini sağlayan işinden zorunlu olarak ayrılmak.
Örnek: Bu anormal gidiş bir yerden patlak verirse ahir ömründe ekmeğinden de olabilirdi. (K. Korcan)
Örnek 2: Verilen yeni görevi kabul etmeyince ekmeğinden oldu.
Ekmeğine göz koymak deyiminin anlamı
Birinin geçimini sağlayan işi elinden almaya çalışmak.
Örnek: Ekmeğimize göz koyacak kadar aşağılık olduğunu bilmiyordum.
Örnek 2: Büyük firmalar, küçük esnafın ekmeğine göz koymuş.
Ekmeğini çıkarmak deyiminin anlamı
Çalıştığı işten geçimini karşılayacak kadar kazanç sağlamak.
Örnek: Şu dünyada her birimiz alnımızın teriyle ekmeğimizi çıkarmak zorundayız. (Halikarnas Balıkçısı)
Örnek 2: Dükkan küçük, ama çok şükür ekmeğimizi çıkarıyoruz.
Örnek 3: Çok bir şey istemiyorum, ekmeğini çıkarsın yeter.
Ekmeğini kana doğramak deyiminin anlamı
Büyük bir sıkıntı ve üzüntüye katlanmak.
Örnek: Ekmeğini kana doğrayan insanların yanında olalım.
Ekmeğini kazanmak deyiminin anlamı
* Geçimini sağlamak.
* Geçimini temin edecek, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmak.
Örnek: İçi huzurlu, akşama dek çalışmış, ekmeğini kazanmış. (M. İzgü)
Örnek 2: Kaygılanma, ekmeğini kazanmasını bilir o.
Ekmeğini taştan çıkarmak deyiminin anlamı
* Geçimini sağlamakta çok becerikli olmak.
* En zor koşullarda bile kazancını sağlamak.
* En zor işleri bile yapıp geçimini sağlayacak becerilikte olmak, her türlü işi yapmak.
Örnek: Bu cins çocukların da ekmeğini taştan çıkarmak için ölürcesine çalıştıklarını görüyorum. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Ekmeğini taştan çıkaran insanların arasına katılmakta gecikmedi.
Ekmeğini yemek deyiminin anlamı
* Birisinin işinde çalışarak kendi geçimini sağlamak.
* Geçim yönünden birisinin yardımından yararlanmak.
Örnek: Bedavadan ekmeğini yediği gazeteyi tekmeledikten sonra, aynı gazete geriye döneni tekrar bağrına nasıl basar? (N. F. Kısakürek)
Örnek 2: Oğlunun ekmeğini yiyemeden öldü.
Örnek 3: Ekmeğini yediğin insana, asla nankörlük yapma.
Örnek 4: Kızımızın ekmeğini yemek de nasip oldu.
Ekmek elden su gölden deyiminin anlamı
* Kendisi çalışmayıp başkasının kazancıyla geçinme durumu anlamında kullanılan bir söz.
* Hiçbir iş yapmayıp boş oturan ve başkasının kazancıyla geçinen kimsenin bu durumunu belirtmek için kullanılır.
Örnek: Uygar yaşamlarında ekmek elden su göldendi. (A. Kutlu)
Eli ekmek tutmak deyiminin anlamı
Geçimini kendi emeğiyle sağlayacak duruma gelmek.
Örnek: İşi var, eli ekmek tutuyor. İyi çocuktur. (M. Ş. Esendal)
Örnek 2: Artık büyüdü, ekmeğini eline aldı.
Peynir ekmek gibi deyiminin anlamı
* Çok revaçta, çok tutulan, beğenilen.
* Çok kolay biçimde.
* Çabucak.
Örnek: Bu telefonlar peynir ekmek gibi satılıyor.
Örnek 2: On dakikada peynir ekmek gibi golleri sıraladı.
Örnek 3: Bu okuldan mezun olanlar, peynir ekmek gibi iş buluyor.
Üstüne tuz biber ekmek deyiminin anlamı
* Üzüntüyü, kusuru artıracak durum yaratmak.
* Bir kimsenin acısını fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak.
Yaraya tuz biber ekmek deyiminin anlamı
* Bir derdin acısını çoğaltmak.
* Bir kişinin derdini, acısını arttırıcı eylemde bulunmak.