Kalemi kuvvetli deyiminin anlamı
* Okunmaya değer, etkili ve güzel yazılar yazabilmek.
* İyi yazı yazabilen, iyi yazar.
Örnek: Şu yazıyı okuduktan sonra, kalemi kuvvetli biri olduğuna inandım.
Örnek 2: Kalemi kuvvetli olan birkaç yazar konuyu gündeme getirebilir.
Eli kalem tutmak deyiminin anlamı
* Yazı yazmayı bilmek.
* Düşündüğünü güzel bir anlatımla yazmak.
Örnek: Saz sanatkârı bütün kedileri sever. Aynı zamanda eli kalem tuttuğundan sevdiği kedilerin bir bir hikâyesini yazar. (H. Taner)
Örnek 2: Elin kalem tutmaz mı senin?
Örnek 3: Kardeşimin de eli kalem tutar.
Bir kalem geçmek deyiminin anlamı
Boş vermek, bir an için göz ardı etmek.
Örnek: Üniversiteyi filan bir kalem geçin, liseyi bile okuyamamıştı. (H. Taner)
Herhangi bir nitelikte kalemi olmak deyiminin anlamı
Herhangi bir nitelikte yazı yazabilmek.
Örnek: O yazarın güçlü bir kalemi var.
Kağıt kaleme sarılmak deyiminin anlamı
Bir şeyi hemen yazmaya başlamak.
Örnek: Partinin kurulacağını duyunca kâğıda kaleme sarılmış, korkunç bir telgraf yazmıştı. (Y. Z. Ortaç)
Örnek 2: Durumu bildirmek için kâğıda kaleme sarıldı.
Örnek 3: Kâğıt kaleme sarılıp söylediklerimi not edin.
Kalem efendisi deyiminin anlamı
Kalemde çalışan görevli, yazman.
Kalem açmak deyiminin anlamı
kalemin ucunu yontup kullanılabilecek bir duruma getirmek, sivriltmek.
Örnek: Hazır uçlu kalemler çıkınca, kalem açmak da mazi olmaya başladı.
Örnek 2: Boya kalemlerini açmak için gitmişti.
Kalem kırmak deyiminin anlamı
İdam kararı verildiğinde bir daha idam kararı imzalamamak için hâkim kalemini kırmak.
Örnek: Kişinin suçsuz olduğunu bilerek kalem kırmak şerefsizliktir.
Örnek 2: Bir insan için kalem kırmak o kadar kolay olmamalı.
Kalem oynatmak deyiminin anlamı
* Yazı yazmak.
* Bir yazıyı düzeltmek.
* Bir yazıda değişiklik yapmak.
Örnek: Namık Kemal”in tek başına kalem oynattığı alanlarda başyazarlar, fıkra yazarları, sanat eleştiricileri yetişir. (N. Cumalı) 2)
Örnek 2: Ben senin gibi kalem oynatmayı beceremiyorum.
Kaleme almak deyiminin anlamı
* Bir konuyu yazı durumuna getirmek, yazıyla anlatmak.
* Düşüncelerini, duygularını yazıya geçirmek, kâğıda dökmek.
Örnek: Bu söylediklerini kaleme alırsan daha iyi olur.
Kaleme gelmek deyiminin anlamı
Yazılabilmek veya anlatılabilmek.
Örnek: Köyün harman yerinde anlatımı kaleme gelmez bir çalışma var. (F. Otyam)
Örnek 2: Kaleme gelmeyen duygularım var yüreğimden taşan.
Örnek 3: Fikirlerin kaleme gelmedikten sonra bir anlam ifade etmez.
Kaleminden çıkmak deyiminin anlamı
Herhangi biri tarafından yazılmak.
Örnek: Kurtuluş Savaşı boyunca ciltler tutacak ölçüde telgraf yazışmaları hep kendi kaleminden çıkmıştır. (N. Cumalı)
Örnek 2: Mehmet Akif’in kaleminden çıkmış mükemmel bir şiir.
Örnek 3: Bu içerik, o yazarın kaleminden çıkmış bir yazı değil.
Kaleminden kan damlamak deyiminin anlamı
* Yazıları acı ve dokunaklı olmak.
* Çok iyi yazmak, etkili yazmak, yazılarıyla çok etkili olmak.
Örnek: Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu. (T. Buğra)
Örnek 2: Kaleminden kan damlamış mübarek, ne güzel yazmışsın.
Örnek 3: Bu köşe yazarının kaleminden kan damlardı.
Kalemine dolamak deyiminin anlamı
* Herhangi bir konuyu sürekli olarak yazmak.
* Bir kimseyi sürekli olarak yazılarıyla kötülemek.
Örnek: Bir haftadır şirketimizi kalemine dolamış, iftiralar atıyor.
Örnek 2: Belli ki spor yazarları bu hafta beni kalemine dolamış.
Kalemiyle geçinmek deyiminin anlamı
Geçimini yazılarıyla sağlamak.
Örnek: Yıllarca kalemiyle geçinmiş, sayısız eserler bırakmış bir yazardır.
Örnek 2: Eşimin kalemiyle geçinip gidiyoruz.
Üstüne kalem çekmek deyiminin anlamı
* Gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek.
* (bir yazının, bir kaydın vb.) gereksiz ya da geçersiz olduğunu belirtmek üzere üstünü çizmek.
* Hesap silmek, yazılı bir alacağı ödendi saymak.
Örnek: Hatalı yerlere kalem çektim, düzeltip getir.
Örnek 2: Hayır olsun diye, bu ay tüm borçlarımın üstüne kalem çekmiş.