Eş Anlamlı ne demek ve Türkçede bulunan A harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler nelerdir? İşte Eş Anlamlı kelimeler ne demek ve A harfiyle başlayan eş anlamlı kelimeler ve anlamları.
Eş anlamlı, anlamdaş, müteradif veya sinonim; yazılışları ve okunuşları farklı anlamları aynı olan sözcüklere denir. Diğer bir ifade ile Eş Anlamlı kelimeler; yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bunlar cümlede birbiriyle yer değiştirdiklerinde cümlenin anlamında değişiklik ve bozulma olmaz. Eş anlamı (Anlamdaş) kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.
A ile başlayan eş anlamlı kelimeler
Acemce: Farsça, acemi, toy, beceriksiz, bilgisiz.
Abartmak: mübalâğa etmek, şişirmek, büyütmek.
Avare: işsiz, avane yardakçılar.
Abece: alfebe, abecesel, alfabetik.
Ab: su.
Aba: üstlük.
Aferin: bravo.
Abes: lüzumsuz, gereksiz, boş.
Abide: anıt.
Abideleşmek: anıtlaşmak, abluka: kuşatma, sarma.
Abuk sabuk: boş, anlamsız, saçma sapan.
Abstre: soyut.
Abullabut: hantal, kaba.
Abus: somurtkan, çatık, acaba, acep.
Acar: taşkın, atılgan, güçlü, cesur, becerikli, acayip, tuhaf, garip, yadırganan, değişik.
Acele: tez, çabuk, ivedi, süratli, hızlı, hemen.
Aceleci: ivecen.
Abanmak: yaslanmak, dayanmak, yüklenmek, çullanmak.
Abartı: mübalâğa.
Abartılı: mübalâğalı.
Acemilik: toyluk.
Acep: acaba.
Acı: üzüntü, ıstırap, dokunaklı, keskin, tiz, kederli.
Acıklı: üzücü, dokunaklı, hazin, trajik, dramatik.
Acıma: merhamet, duygulanma, etkilenme.
Acımasız: merhametsiz, zalim.
Acımaz: zalim.
Acil: süratli, ivedili.
Aciz: beceriksiz, güçsüz.
Acun: dünya, âlem, kainat, evren.
Aç: yoksul, parasız, haris, fakir.
Aç gözlü: tamahkâr, doymaz, haris,
Aç gözlülük: tamah.
Açı: yön, görüş.
Açıcı: ferahlatıcı, güzelleştirici.
Açık: belli, belirgin, engelsiz, aleni, sarih, boş, örtüsüz.
Açık artırma: müzayede.
Açıkça: net, alenen, aşikâre, düpedüz,
Açılış: küşat.
Açılma: (açılmak), ferahlamak, bollaşmak, delinmek, yırtılmak, anlamak.
Açıölçer: iletki, gönyemetre.
Açlık: kıtlık, yoksulluk.
Ad: isim, nam, şöhret, mahlas.
Adabımuaşeret: görgü
Adale: kas
Adalet: hakkaniyet, doğruluk, eşitlik.
Adaletli: adil.
Adam: insan, erkek, mert.
Adamak: niyet etmek
Adamakıllı: iyice, güzelce, enikonu, gayet, kıyasıya.
Adamcıl: sokulgan, evcil, ehli.
Adamsendeci: ilgisiz
Adamsız: yalnız
Adap: Töre, yol, yordam.
Adaptasyon: uyarlama, uyma.
Adapte: uyarlanmış.
Adavet: düşmanlık.
Aday: namzet
Adçekme: kura.
Adem: yokluk, ölüm.
âdem: adam, insan.
Ademoğlu: insanoğlu, kişioğlu.
Adet: sayı, tane.
Adet: alışkanlık, huy, görenek.
Adeta: bayağı, basbayağı, enikonu.
Adıl: zamir.
Adına: hesabına, namına.
Adi: bayağı, aşağılık, sıradan.
Aasit, değersiz.
Adil: adaletli, insaflı, haktanır.
Adilâne: adaletçe, hakça, insaflıca.
Adli: tüzel
Af: bağışlama.
Afaki: dereden tepeden, gelişigüzel, objektif, nesnel.
Afallamak: şaşırmak, aferin, bravo.
Afet: yıkım, belâ, kırım.
Affetmek: bağışlamak.
Afili: gösterişli,
Afif: iffetli, temiz, afiyet: esenlik, sağlık,
Afsun: büyü.
Afsuncu: büyücü,
Ağababa: dede.
Ağarmak: beyazlamak, aydınlanmak, ağartmak, beyazlatmak.
Ağı: zehir.
Ağır: (kilosu) fazla, değerli, çetin, güç, yüklü, yükümlü, dokunaklı, şiddetli, sıkıntılı, yavaş.
Ağırbaşlılık: sakinlik, dinginlik, ciddilik, temkin, vakur.
Ağırlaşmak: fenalaşmak, kötüleşmek, bozulmak.
Ağırkanlı: üşengen, ağırlama: ikram.
Ağıt: mersiye, sagu.
Ağızsız: sessiz, yumuşak huylu.
Ağrı: ıstırap, acı.
Ahali: topluluk.
Ahbap: dost, arkadaş, tanıdık.
Ahdetmek: andetmek.
Ahenk: uyum.
Aheste: yavaş, ağır.
Ahit: ant, yemin,
Ahize: alıcı.
Ahlâk: huy, terbiye, töre.
Ahlâksız: sefil, iffetsiz, namussuz.
Ahmak: budala, aptal.
Ahu: ceylan.
Ahval: durumlar, hâller.
Aidat: ödenti.
Aidiyet: ilgi.
Ait: ilişkin.
Ajan: casus, temsilci.
Ak: beyaz.
Akabinde: ardından, arkasından.
Akar: akıcı, akışkan, sıvı.
Akdem: önce.
Akıbet: son.
Akıcı: akışkan, sıvı, akar.
Akıl: us, bilinç, hafıza, bellek, zihin, fikir, muhakeme.
Akıllı: zeki, uyanık, gözüaçık, mutedil.
Akılsız: düşüncesiz,
Akılâne: akıllıca,
Akım: cereyan, akıntı, hareket.
Akıntı: akım, cereyan, akma, akış, seyelân, eğiklik.
Akide: inanç.
Akis: yankı, tepke, zıt, ters, aksi, evirtim.
Akit: mukavele, sözleşme, kontrat.
Aklen: akılca.
Aklıselim: sağduyu.
Akraba: hısımlar.
Aksan: söyleyiş,
Aksi: 1. huysuz. 2. ters. 3. aykırı. 4. çelişik,
Aksiseda: yankı.
Akşamcı: sarhoş.
Aktarmak: devretmek.
Aktüalite: güncellik.
Al: kırmızı.
Ala: alaca, karışık renkli.
Alâ: iyi, fevkalâde.
Alabildiğine: azami.
Alaca: ala.
Alâimisema: gökkuşağı.
Alâka: ilgi.
Alâkalı: ilgili.
Alâmet: belirti, iz, işaret.
Alan: saha.
Alâyiş: gösteriş, övünme, alçalmak, soysuzlaşmak, bayağılaşmak, adileşmek, kötüleşmek, inmek.
Aldanmak: yanılmak, aldatılmak.
Aidatı: hile.
Aldatmak: kandırmak, avutmak, yutturmak, dolandırmak, tuzağa düşürmek.
Aldırmaz: lâkayt, kayıtsız.
Aldırmazlık: kayıtsızlık, tasasızlık.
Aldırışsız: umursamayan, kayıtsız, aldırmaz, lâkayt.
Alelacele: çarçabuk, ivedilikle.
Alelâde: basbayağı, olağan, sıradan, bayağı.
Alem: dünya, cihan, evren, eğlence.
Aleni: belli.
Aleyh: karşı, karşıt.
Alfabe: abece
Algı: idrak.
Alıcı: müşteri.
Alık: şaşkın, düşüncesiz.
Alımlı: çekici, güzel, cazibeli.
Alıngan: duygulu.
Alınmak: incinmek, gücenmek.
Alın yazısı: talih, mukadderat.
Alışmak: ısınmak, duygusuzlaşmak, dadanmak, intibak.
Alicenaplık: cömertlik, şereflilik.
Alim: bilgin, alkolik, sarhoş.
Alkışçı: şakşakçı.
Allah: Mevla, Çalap, Hak, Huda.
Allahlık: saf.
Alp: yiğit, er, kahraman.
Altüst: karmakarışık.
Alternatif: seçenek.
Altıntop: greyfurt.
Altıpatlar: toplu tabanca.
Ama: lâkin, fakat.
âmâ: kör, cahil.
Amaç: gaye, güdü, hedef, erek, maksat, kasıt, garaz, emel, murat, ülkü, ideal, niyet, azim.
Amade: hazır.
Amansız: insafsız, acımasız,
Ameliyat: uygulama, operasyon.
Amele: işçi, amil, etken.
Amir: buyuran, buyurucu, üst.
Amiyane: basit, değersiz.
Amme: topluluk, kamu.
Amut: dikme, ana, anne, valide.
Ana: temel, asli, esas.
Anadan doğma: çıplak, doğuştan.
Anafor: kazanç.
Anaforcu: bedavacı.
Analiz: tahlil, çözümleme.
Anamal: sermaye,
Anane: gelenek, töre.
Ananevi: geleneksel, gelenekli.
Andavallı: budala.
Andetmek: ahdetmek.
Andıran: benzeyen, eş, benzer.
Andırmak: benzemek, çekmek (birine), hatırlatmak.
Anı: hatıra.
Anılmak: hatırlanmak, yadedilmek.
Anıt: abide.
Ani: apansız, ansızın, birdenbire, hemen,
Aniden: hemen, anket, soruşturma, araştırma.
Anlam: mana, kavram.
Anlamak: akıl etmek, oruşturmak, idrak etmek, sezmek, farketmek, bilgisi olmak.
Anlamdaş: eşanlamlı.
Anlamlı: manalı, imalı, manidar, mantıklı.
Anlamsız: manasız, boş, kuru, yavan, mantıksız.
Anlaşmak: uyuşmak, sözleşmek, kavilleşmek, bağdaşmak, kaynaşmak, uzlaşmak, barışmak.
Anlaşmazlık: ihtilâf, aykırılık, geçimsizlik, birleşmezlik.
Anlatım: ifade, nakletme, hikâye etme.
Anlatmak: açıklamak, aydınlatmak, açmak, yorumlamak, açımlamak, tafsil etmek.
Anlayış: düşünce, izan, zihniyet, müsamaha.
Anlayışlı: zeki, müdrik, ferasetli.
Anlayışsız: düşüncesiz.
Ant: yemin, antlaşma, ahit.
Antika: eski, tuhaf.
Antipati: sevmezlik, soğukluk, antipatik, sevimsiz, soğuk, antre: giriş.
Antreman: egzersiz, idman, spor.
Apaçık: belli, görünür.
Aşikâr: sarih.
Apansız: aniden, ansızın, birdenbire.
Aparmak: sürüklemek, çekip götürmek.
Apar topar: acele.
Apse: çıban, şişlik.
Aptal: budala, akılsız.
Abdesthane: ayakyolu, tuvalet.
Ar: utanma.
Ara: aralık, açıklık, fasıla, içinde, karşılıklı ilgi, an, esna.
Arabozan: fitneci, münafık.
Aracı: vasıta, arabulucu, komisyoncu, simsar.
Araç: vasıta, vesait, alet, teçhizat.
Arakçı: hırsız.
Araklamak: çalmak, aralıklı, seyrek,.
Aramak: araştırmak, yoklamak.
Aranmak: araştırılmak, yoklanmak, arzu edilmek, özlenmek.
Ara sıra: bazen, zaman zaman.
Arasız: sürekli.
Araya girmek: karışmak.
Araz: belirti.
Arbede: patırtı, kavga.
Arı: temiz, saf.
Arılık: zayıflık, sadelik.
Arınmak: temizlemek.
Arıza: engel.
Arızalı: bozuk, dalgalı, engebeli.
Arif: bilgili.
Arka: geri, sırt, son, art, koruyucu, yardımcı.
Arkadaş: dost.
Arkalamak: korumak.
Arlanmak: utanmak.
Armağan: hediye, ödül.
Armağan etmek: bağışlamak.
Arsız: utanmaz, yılışık, yüzsüz, art, arka.
Artakalan: artık, fazla, artmış, ziyade, artırım: tasarruf, tutum, iktisat.
Artmak: çoğalmak.
Arz: sunmak, yeryüzü.
Arzu: istek, dilek, heves, sevda.
Arzuhal: dilekçe.
Asabi: sinirli.
Asabileşme: kızma.
Asal: esas, başlıca.
Asalet: soyluluk.
Asayiş: güvenlik, düzenlik, emniyet.
Asgari: en az.
Asıl: gerçek, kök.
Asır: yüzyıl, çağ.
Asi: başkaldıran, isyancı,
Asil: soylu, esas, gerçek.
Asistan: yardımcı.
Asla: hiçbir zaman, katiyen.
Asli: baş, temel, esas, ana.
Asmak: tutturmak, sarkıtmak, sallandırmak, takmak, boş vermek, ertelemek, bırakmak.
Asrî: modern.
Ast: alt.
Asude: sessiz, rahat, aş, yemek.
Aşama: rütbe, derece.
Aşağılık: adilik, değersiz.
Aşık: vurgun, düşkün, çok seven, ozan, sevdalı, meşhur, ünlü kişi.
Aşınmak: yıpranmak.
Aşırı: taşkın, çok zorlu, fevkalâde.
Aşırmak: çalmak.
Aşikâr: belli.
Aşikâre: açıkça, saklamadan.
Aşina: dost, bildik, tanıdık.
Aşinalık: tanışıklık.
Atak: cüretkâr.
Ataklık: cesaret.
Atamak: tayin etmek.
Atelye: işlik.
Ateşlemek: tutuşturmak, kışkırtmak.
Ateşlenmek: hararetlenmek, ısısı artmak, aşka gelmek.
Ateşli: coşkun, hararetli.
Atıcı: nişancı, yalancı, palavracı.
Atılgan: girişken, korkusuz, cüretkâr.
Atılganlık: cesaret.
Atılım: hamle.
Atımcı: hallaç.
Atışma: kavga.
Atıştırmak: yemek.
Ati: gelecek, yarın.
Atik: çevik, kıpırdak.
Atlatmak: kurtulmak.
Atlı: süvari.
Atmak: fırlatmak.
Atölye: işlik.
Aval aval: aptal aptal,
Avam: halk.
Avanta: kazanç, beleş, bedava.
Avlamak: yakalamak, tutmak, kandırmak, aldatmak.
Avlanmak: yakalanmak, avcılık etmek.
Avrat: kadın.
Avunmak: oyalanmak, teselli.
Avutmak: yatıştırmak, oyalamak.
Ayaklanma: isyan.
Ayan: belli, açık.
Ayartmak: 1. kandırmak, aldatmak.
Ayazlamak: soğumak, donmak, üşümek.
Aydın: münevver.
Aydınlatmak: ışıtmat, tenvir.
Ayıbalığı: fok balığ.
Ayıklamak: temizlemek.
Ayıp: kusur, eksiklik, leke, damga.
Ayıplamak: kınamak, ayırmak, seçmek, tutmak, yeğlemek.
Aykırı: ters, karşıt, münasebetsiz.
Aylak: işsiz.
Aylakçılık: avarelik.
Aymak: ayılmak, uyanmak.
Aymaz: gafil.
Ayraç: parantez.
Aynı: eş, benzer.
Ayrı: ırak, yalnız, tek.
Ayrıksız: istisnasız.
Ayrıcalık: imtiyaz.
Ayrılmak: gitmek, uzaklaşmak.
Ayrım: fark.
Ayrışık: aykırı karşın, türlü, çeşitli.
Ayrıntı: teferruat, detay, tafsilât.
Ayyaş: sarhoş.
Az: eksik, noksan, biraz, kıt,seyrek.
Aza: üye.
Azade: serbest, özgür.
Azadetmek: koyuvermek, serbest bırakmak, özgür kılmak.
Azaltmak: eksiltmek, çıkarmak, indirmek.
Azamet: ululuk.
Azami: maksimum.
Azap: sıkıntı.
Azarlamak: paylamak, çıkışmak, terslemek.
Azat: hür, serbest.
Azıcık: biraz.
Azık: nevale, gıda.
Azılı: azgın, yaramaz.
Azınlık: ekalliyet.
Azil: atma, çıkarma, bırakma.
Azim: kararlılık, sebat.
Aziz: ermiş, eren, sevgili.
Azizlik: muziplik, şaka.
Azletmek: çıkarmak, uzaklaştırmak.
Azman: gelişmiş, iri.
Azmetmek: karar vermek.
Açıkgöz: kurnaz, uyanık, açıklama, izah, itiraf, ifşa, tavzih, şerh, tefsir, yorum.
Açıklık: aydınlık, çıplaklık, genişlik, en, mesafe, sarahat, vuzuh, uzaklık.
Açıktan: bedava, karşılıksız.
Açık yürekli: samimî, açık kalpli.