Bitki toplama ve balık avlamanın yanı sıra, kara avı da, insanoğlunun yaşamak için muhtaç olduğu besini sağlamak amacıyla çok eski çağlardan beri başvurduğu önemli çarelerden biridir, önceleri serbestçe ve tek başına yapılan av, daha sonraları topluluk halinde düzenlendi. Günümüzde avcılık, av hayvanlarını olduğu kadar avcıları da korumak için, aşağı yukarı her yerde kanun ve kurallara bağlanmıştır.
Avcılık, hem çoğalması tarım ürünleri için zararlı olabilecek av hayvanlarını ortadan kaldırmak, hem de ağzının tadını bilenlerin çok değer verdikleri ek bir besin sağlamak gibi iki amaca hizmet eden bir spordur, öte yandan av, bazıları için, atış ustalığı, kurnazlık, vücut gücü, dayanıklılık, sabır gibi niteliklerin ortaya konduğu ve zengin bir avlanmış hayvanlar topluluğunu seyretmek zevkini veren bir eğlencedir.
Avlanma hakkı arazinin sahibine aittir. Ama o, bu hakkını kiracısına devredebilir. Bazı ülkelerde arazi sahipleriyle kiracılar, çoğunlukla, avlanma hakkını ortaklaşa kullanmak üzere bir araya gelirler. Dernek kurup örgütlenirler, bekçiler tutarak av alanlarını bekletir ve onun çeşitli av hayvanlarıyla zenginleşmesini sağlarlar.
Türkiye’de av tezkeresi olan her şahıs, devlete ait arazide serbestçe avlanabilir. Av silahı taşımasında yasal bir sakınca olmayan herkes bu belgeyi alabilir. Ancak avlanmanın yer, zaman ve şartları, kara avcılığı kanunu ile sınırlandırılmıştır. Türkiye’de ayrıca bir veya birkaç tür av hayvanının korunduğu av koruma alanlarıyla avcılık ve av turizmi bakımından önemli görülen ya da nesli tükenmeye başlayan av hayvanlarının doğal koşullarla üretildikleri av üretme yerleri kurulmuştur.
Kara avında av tüfeğinden başka av avlamaya alıştırılan atmaca, şahin gibi av kuşlarından ve av köpeklerinden yararlanılır.