Faiz, ödünç verilmiş paranın sağladığı kârdır. Eğer birine yardım etmiş olmak için bir miktar para verirseniz, bu kimse paranın kendisinde kaldığı süre için size bir miktar faiz ödeyecektir.
Faiz, banka ve benzeri bir yere ya da bir kimseye belli bir süre işletilmek üzere ödünç verilen paranın kullanımına karşılık olarak alınan kâr; başkasının parasını belli bir süre kullanmak, işletmek için ödenen para demektir.
İş hayatında her mal ve mülkü kullanmanın parayla ödenebilen bir değeri vardır. Meselâ bir evin kiraya verilmesi sâhibine bir gelir sağlar. Ödünç verilen paranın geliri de faizdir. Sermayenin yıllık yüzdesi üzerinden hesaplanır. Bir bankaya para yatırdığımız zaman da ilk günden itibaren onun faizi işlemeye başlar. Yıl sonunda bu faiz, ana paranın üzerine eklenir, artmış olan bu para üzerinden ertesi yıldan itibaren yeniden faiz işlemeye başlar. Her yerde olduğu gibi çok fazla faizle para vermek, kısacası tefecilik yapmak, kanunlarla yasak edilmiştir.
DİNDE FAİZ NEDİR?
Faiz lügatta, ribâ kelimesinin karşılığı olarak “fazlalık” manasına gelir. İslam ıstılahında ise; aynı cins malların birbiri ile karşılıklı satışında şart koşulan bir fazlalık demektir. Mesela on gram ağırlığındaki bir altını onbir grama satmak gibi.
Faiz yani ribâ İslam dininde kesinlikle haramdır. Bakara Suresi’nin 275’inci ayetinde: “O kimseler ki, ribayı yerler. Onlar (yerlerinden) ancak şeytanın çarpmış olduğu, delirmiş bir şahıs gibi kalkarlar. Bu ise onların; “alış veriş muamelesi tıpkı riba gibidir demeleri yüzündendir. Halbuki Allah alış verişi helal, ribayı haram kılmıştır” buyurulur.
Faiz ferdi ve içtimai hayatı sarsan, helal rızık kazanmayı önleyen yardımlaşma ve kardeşliği baltalayan, insanları daimi bir huzursuzluğa sevkeden büyük bir felakettir. Faizle emniyet, güven ve meşru ticari muameleler kökünden yıkılır.
Faizin azı da çoğu gibi haramdır. Malî muamelelerini faiz sistemi üzerine kuranlar mutlak surette zarara uğrayacak, neticede mahvolup gideceklerdir.
İslam’da ticaret helaldir. Sadaka ve borç verme müessesei vardır. Bunlar karşılıklı saygı, sevgi ve kardeşliğin gereğidir. İhtiyaç içinde olan bir insana, zerrece acımadan, belli bir süre ile ve faizle para vermek ne kadar büyük bir günahtır. Faizle para veya mal alan kişi onu ödeyemeyince yeniden borçlanacak, her geçen gün zararı büyüyecektir. Üstelik faiz almak da vermek kadar günahtır.
İslam faizin her türlüsünü yasak etmiş, insanların kendi aralarında meşri şirketler kurarak ortaklık yapmalarını, her halükârda kâr ve zarara ortak olmalarını istemiştir. Bir müslüman diğerine faizle para veremez. Ancak elinde bulundurduğu sermayeyi diğer bir şahsa vererek bunu işletmesini, işin neticesinde kâr ve zarara ortak olacaklarını bildirebilir. Bunun da çeşitli şekil ve usulleri vardır. Mesela ortaklıklarda, ortaklardan biri için önceden belli bir miktar para kararlaştırılmaz. Ziyan çalışana aittir, şartını koymak caiz değildir.
Faiz gibi haram bir işle bilhassa yahudiler çok uğraşır ve bu vesileyle yoksul insanların sırtından büyük sermayeler kazanırlar. Ne yazık ki bugün dünya ticaretini ve bankacılık müessesesinin büyük bir kısmına onlar hakim olmuşlar, bütün dünyaya faizciliği (tefeciliği) yaymışlardır.
Banka faizleriyle, tefeci faizleri arasında bir fark yoktur. Bir kimse, her hangi bir yer veya kimseye belli bir para yatırıp altı ay, bir sene gibi bir müddet geçtikten sonra parası için yüzde şu kadar fazlalık alamaz. Bu faizdir ve müslümana haramdır.
Peygamberimiz faizin her türlüsünü yasak etmiştir. Ancak meşru alış veriş, ortaklık, sadaka ve borç vermek gibi insani müesseseler caiz ve faydalıdır.
Faiz İle İlgili ayetler
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
– Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: “Alım-satım da ancak faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alış-verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. (Bakara Suresi, 275)
– Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır. Allah, günahkar kafirlerin hiçbirini sevmez. (Bakara Suresi, 276)
– Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın. (Bakara Suresi, 278)
– Şayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz. (Bakara Suresi, 279)
– Ey iman edenler, faizi kat kat artırılmış olarak yemeyin. Ve Allah’tan sakının, umulur ki kurtulursunuz. (Ali İmran Suresi, 130)
– Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 161)
– İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah Katında artmaz. Ama Allah’ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır. (Rum Suresi, 39)