İlmik ilmik umuduma bağladığım hayali elleri, Kışta doğmaya mecbur bıraktığım güneşi, Zamanı gelmeden açmasını umduğum gülleri, Ve hep ağladıkça eridiğimi sandığım günleri, Elimin tersiyle, kalbimin özüyle, Dünya adlı kabristana gömerken ben Yusuf…
İlmik ilmik umuduma bağladığım hayali elleri
Kışta doğmaya mecbur bıraktığım güneşi
Zamanı gelmeden açmasını umduğum gülleri
Ve hep ağladıkça eridiğimi sandığım günleri
Elimin tersiyle, kalbimin özüyle
Dünya adlı kabristana gömerken ben Yusuf
Sözlerimle birlikte tüm hislerimi
Dualarımla birlikte tüm bekleyişlerimi
Mahzenin ortasına en hakiki sevgimi
Mesafeler de, hak etmeyişler de olsa
Gönderirken ben Yusuf…
Uçsuz deryalara açılan kanatlarını
Harab gönülleri inşa eden sevdanı
Her adımı gülistana uzanan voltalarını
Suçsuz ve günahsızca ağırladığın yılları
Hatırladıkça ben Yusuf…
Avazım çıktığı kadar
İhlasım yettiği kadar
İmkânsızlıktan dem vuran tüm seslere
Ümidini yitirmiş yitiklere aldırmayarak
Dön! Diyesim var…
Bugün bütün ayrılıkları
Senden ayrılmış bütün yarınları
Lügatimden çıkarasım var
Bu bayram yine
Sabrının ellerinden öpesim var…
Yusuf!
Nefes aldıkça yarınlara yürüyorum
Geriye baktıkça bize ağlıyorum
Çeşm-i kalp ile dokunduğumuz sonrası için
Güller ektiğini görüyorum
Dermek için sabırla birlikte sebat gerekir, biliyorum
Ve şimdi çalı çırpı değmesin diye
İçinde kapanmaz yaralar bırakmasın diye
Sonra ölüp nedamet duymasın diye
Ruhumun nefisten örülmüş paçalarını
Sıvamak zamanı Yusuf
Ki berrak olsun niyetim
Ki katıksız ulaşsın arşı alaya cehdim
Seni göremesem de
En çok gökyüzünde beliriyor hürlüğünün siması
Sana imandan bir resim çizdim
Feda olmuş canlardan koca bir dağ yaptım
Yeni nesiller sulansın ve yetişsin diye,
Kıpkızıl kanlarına hiç dokunmadım
Firdevs onları bekliyor diye,
Önlerine betondan evler de yapmadım.
Bu dağın adını “fisebilillah” koydum.
Şimdi bedenimiz, bileklerimiz ve gözlerimiz yolda
O dağın arkasından;
Ziyası parmaklıkları kıracak
Sıcaklığı buzdan kalpleri eritecek
Gölgesi tüm mazlumlara yetecek
Ve sadece bizler için doğacak güneşi
Beklerken Yusuf…
Bekleyişi hoş,
Adımları kararlı ve toprağı eriten ayaklarımızla
Yürüyüşü Süleyman ordusunun vakarı
Duruşu Yunus`un zikri kadar anlamlı
O günlerin provası olsun bu bayram Yusuf…
Sen bizim yerimize
Aç ruhların da orucunu tutarken
Asıl senin bayramın
Mübarek olsun Yusuf…
O resme bir güvercin çizmezsen yerime,
Kabul et, bu şiir sana kanatlansın uçsun…
Sanki “neden?” diye soracak oldun…
Bilesin ey uzaklardaki umudum
Ben sana vefa borçluyum…
Sana vefa borçluyum…
Hacer Sâra Arslan / Nisanur Dergisi