TALÂK SÛRESİ: Medinede inmiş olup 12 ayettir. Adını, sûrenin ilk bölümüne konu teşkil eden talak (boşama) hükmünden almıştır. Esas itibariyle Bakara sûresinde bildirilen aile hukukunun bazı konularına burada tamamlayıcı hüküm getirilmektedir. Boşanma, iddet, nafaka, süknâ, çocuğa nezaret gibi konulara yer verilmektedir.
Bismillahirrahmanirrahim.
1 – Ey Peygamber! Eşlerinizi boşayacağınız vakit onların iddetlerini dikkate alarak boşayın ve iddeti dikkatle sayın. Rabbiniz olan Allaha karşı gelmekten, özellikle eşlerinizin hukukuna zarar vermekten sakının. Onlar zina gibi açık bir hayasızlık irtikâb etmedikçe siz onları evlerinizden çıkarmayın. Kendileri de çıkıp gitmesinler. İşte Allahın hudutları! Kim Allahın hudutlarını çiğnerse hakikaten kendine zulmetmiş olur. Nerden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getirir. [2,228-233; 4,19] Yüce Allah öbür peygamberlere (a.s) hep özel isimleriyle “Ya İbrahim!” “Ya Musa!” diyerek hitap ederken Hz. Peygambere her seferinde, nübüvvet yani Peygamberlik ulvî makamını anarak hitap buyurmuştur. Böylece Allah onun yüce mevkiine dikkat çekmektedir. İlk hitap Hz. Peygamber (a.s)a ise de ayetin devamının cemi sıgasıyla ümmete olduğu aşikârdır. Şartlar gerektirdiğinde boşama sorumluluğunu üstüne alacak koca, bu en hoşa gitmeyen mübahı işleyecekse, ayet ona meşru olan şekli bildiriyor: Evvela bunu yeterli bir düşünce sürecinden sonra kararlaştıracak ve muayyen bir zamanı bekleyecek. O da karısının ay halini tamamladığı zaman, temizlik halinin başlangıcını kollamaktır. Temizlenme başlayıp hiç temas kurmadıkları bir dönemde bir talakla boşar. Böylece bir süreden beri hanımıyla yatmayan koca, bir de boşayınca kısa bir müddet sonra karısını özleyebilir. İddet bitmeden kocasının, rücu hakkı vardır. Evlilik böylece devam ettirilebilir. Eğer böyle olmazsa, boşanan kadının bir başka kocaya varabilmesi için üç ay hali görmesi gerekir. Bu, yaklaşık üç ay kadar bir süredir. Bu süre dolmadan koca karısını, evden çıkaramaz, kadın kendisi de çıkmaz. Ayetin sonu, bu boşanmadan sonra, Allah Tealanın yeni bir durum ortaya çıkarabileceğini bildiriyor: O da pişmanlığın belirmesi, akl-ı selimin hakim olması, yuva yıkmanın acı sonuçlarının hatırlanarak nefret yerine sevginin gelmesi neticesinde evliliğin daha sağlamlaşmış bir şekilde yeniden kurulmasıdır.
2-3 – Bekleme sürelerinin (üç âdet süresinin) sonuna yaklaştıkları zaman, onları ya güzelce evinizde alıkoyun, evliliği devam ettirin, yahut güzellikle ayrılın ve bu boşanmaya sizden iki âdil kimseyi şahit tutun ve şahitliği de Allah için dürüst yapın. İşte sizden Allaha ve âhirete iman edenlere verilen talimat, yapılan tavsiye budur. Kim Allaha karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allaha dayanıp güvenene Allah kâfidir. Allah buyruğunu elbette yerine getirir. Gerçekten Allah herşey için bir ölçü, her iş için bir vâde belirlemiştir. [2,240; 33,49] İbn Abbas (r.a) ya göre bu ayette hem boşarken, hem de bir talaktan sonra evliliği devam ettirmek üzere rücû ederken şahit tutmak emredilmektedir. Bir şahıs: “Eşimi boşarken de, ona dönerken de şahit tutmadım” deyince onu işiten sahabi İmran b. Husayn: “Sen hanımını boşarken de, ona dönerken de sünnete aykırı davrandın” demiştir. Dört mezhep imamları boşama ve rücû etmenin geçerliliği için şahit tutmanın şart olmadığında ittifak etmişlerdir. Ancak sünnete uyup şahit tutmanın ihtilafları önleyen hikmetli bir tavsiye olduğunu kabul ederler. Bu muhtevadan anlaşıldığı üzere: Allaha hesap vereceğinden korkarak Ona karşı gelmekten sakınma, burada: Sünnete uygun boşamak, iddet süresini düzgün hesaplamak, hanımını evden atmamak, ona zulmetmek için rücû etmeyi geciktirmemek, ayrılmaya karar verdiklerinde güzellikle ayrılmak, talak, rücu ve ayrılma sırasında iki adil şahit tutmak işlerini içermektedir. Allah böyle yapanlara kolaylık verir. Böyle yapmayanlara ise zorluklar yaratacağı anlaşılır. Öte yandan erkeğin boşadığı eşini iddet süresince evinde tutması, onun nafakasını vermesi, ayrılırken kalan mehrini vermesi, ayrıca gücü yetiyorsa ona başka bir şeyler (mut’a) vermesi elbette ona külfet getirecektir. Üstelik buna, hoşlanmadığı biri için katlanacaktır. Allah rızası için bu yükümlülüklerini yerine getirene Allah Teala ihsanlarda bulunacağını vadediyor.
4 – Kadınlarınızdan âdetten kesilenlerin iddetinde tereddüt ederseniz, onların iddet süreleri üç aydır. Henüz âdet görmeyenlerin de süreleri böyledir. Hamile olan kadınların iddetleri, çocuklarını doğurdukları vakit biter. Kim Allaha karşı gelmekten korunursa, Allah onun işinde bir kolaylık verir.
5 – İşte bu, Allahın size indirdiği bir emirdir. Kim Allaha karşı gelmekten korunursa Allah onun günahlarını örter, onun mükâfatını büyütür, ecrini bol bol verir.
6 – Boşadığınız eşlerinizi, imkânlarınız nisbetinde oturduğunuz meskenlerin bir bölümünde iddetlerini tamamlayıncaya kadar oturtun. Onlar üzerinde çıkıp gitmelerini sağlamak için bir baskı kurmak niyetiyle onlara zarar vermeye kalkışmayın. Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra boşadığınız eşlerle ilginiz kesilince sizin hesabınıza çocuklarınızı emzirirlerse, ücretlerini verin. Aranızda ücret işini meşrû çerçevede, örfe uygun olarak güzellikle görüşüp sonuçlandırın. Eğer annesinin çocuğu emzirmemesi sebebiyle sıkıntıya düşerseniz, bu takdirde baba, ücret vererek bir başka emziren kadın bulacaktır. [2,233]
7 – İmkânı geniş olan, imkânına göre nafakayı bol versin. Nasibi sınırlı olan ise Allahın kendisine verdiği imkân ölçüsünde nafaka versin. Allah, herkesi sadece ona verdiği imkân nisbetinde yükümlü tutar. Allah, sıkıntının ardından kolaylık ihsan eder.
8 – Rab’lerinin emrinden ve Onun Resûllerinin talimatlarından taşkınlık ederek azan nice ülkelerin halkları var ki, Biz onları şiddetli bir şekilde hesaba çektik ve eşi benzeri görülmemiş şekilde cezalandırdık.
9 – Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
10-11 – Allah onlar için ahirette de pek çetin bir azap hazırladı. Artık siz ey akıl sahipleri, ey iman etmiş kullarım Allaha karşı gelmekten, ileride de hep sakının ki böyle bir azaptan korunasınız. İşte Allah size bir zikir indirdi, bir Resûl gönderdi. Allahın nurlar saçan, yollar açan ayetlerini sizlere oku-yor ki iman edip makbul ve güzel işler yapanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın. Kim Allaha iman eder, makbul ve güzel işler yaparsa, Allah onları, hem de devamlı kalmak üzere, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Allah böyle kuluna gerçekten pek güzel nasib ihsan eder. [15,9; 14,1; 2,257; 42,52]
12 – Allah O Yüce Yaratıcıdır ki yedi kat göğü ve yerden de onların benzerini yaratmıştır. Allahın emri ve hükmü bunlar arasında inip durur ki, Allahın her şeye kadir olduğunu ve Allahın her şeyi ilmiyle ihata ettiğini, Onun ilmi dışında hiçbir şey olmayacağını siz de bilesiniz. Bazı müfessirler 7 gök gibi, 7 yer olarak anlamışlardır. Bazıları ise: “7 yer olması değil, sadece nasıl birçok sema yaratılmışsa, birçok arz da yaratılmıştır.” şeklinde anlamışlardır. Bazı ayetlerde canlıların bizim dünyamıza münhasır olmayıp başka âlemlerde de canlıların bulu-nabileceğine (26,29) işaret edilmiştir.