Tüm Türkiye’de ortak olarak okunan ve Diyanet tarafından hazırlanan Cuma Hutbesi yayımlandı mı ve bu haftanın yani 22 Mart 2024 Cuma hutbesi konusu nedir? İşte Diyanet İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Türkiye geneli bütün camilerde okunacak 22.03.2024 Cuma Hutbesi konusu ve cuma günü hakkında bilgi.
Cuma namazı; Cum’a günü öğlen namazı vakti içinde bir hutbeden sonra cemaatle ve cehren kılınan iki rekat farz-ı ayn namazdır.
Cuma günü müslümanlar için, haftanın en önemli günü sayılır. Her milletin kendine göre kutsal bir günü vardır. Mesela Yahudiler Cumartesi, Hıristiyanlar Pazar gününü kutsal kabul ederler. Bunlara karşılık Yüce Allah müslümanlar için Cuma gününü seçmiştir. Sevgili Peygamberimiz: “Üzerine güneş doğan günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Adem Aleyhisselam o gün yaratıldı. O gün cennete girdirildi, o gün cennetten çıkarıldı. Kıyamet Cumadan başka bir günde kopmayacaktır.” “Cuma gününün içinde öyle bir saat vardır ki Allah duaları kabul eder.” buyurmuştur.
En güzel cuma mesajları 2024 sayfası için tıklayın!
Cuma namazının vakti tam öğle namazının vaktidir. Cuma namazı için minarelerde ezan okunur. Camilere gidince önce aynen öğle namazının sünneti gibi, dört rekat cumanın ilk sünneti kılınır. Ondan sonra cami içinde bir ezan daha okunur. Minberde cemaata karşı bir hutbe okunur. Bu hutbeden sonra ikamet alınarak cumanın iki rekat farzı cemaatle aşikare okuyuşla kılınır. Bir farzdan sonra yine öğlenin ilk dört rekat sünneti gibi, cumanın son dört rekat sünneti kılınır. Bundan sonra da ‘Zuhrü ahir’ diye dört rekat namaz kılınır. Arkasından da ‘Vaktin sünneti’ niyeti ile aynen sabah namazının sünneti gibi iki rekat namaz daha kılınır.
22 Mart 2024 Tarihli Türkiye Geneli Cuma HutbesiRAMAZAN VE AHİRET BİLİNCİ
Muhterem Müslümanlar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir defasında ashabına şöyle buyurmuştu: “Ben, dünyada bir ağacın altında kısa bir süre gölgelendikten sonra yola koyulup oradan ayrılan bir yolcu gibiyim.”1 Bu hadis-i şerif bizlere dünya hayatının ahiret hayatına nispetle çok kısa olduğunu haber vermektedir. Dünyanın geçici nimetlerine tamah edip de ebedi olan ahiret yurdunu unutmamamız gerektiğini hatırlatmaktadır.
Aziz Müminler!
İman esaslarından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret, kulluk yolculuğumuzun son durağıdır. Fani dünya hayatından sonra başlayacak olan ebedi hayatın adıdır. Ahiret, bu dünyada yapıp ettiklerimizden hesaba çekileceğimiz, ektiklerimizi biçeceğimiz hasat mevsimidir. Müslüman inanır ve bilir ki, bu dünyadan sonra sonsuz bir hayat var. Ömrünü iman, ibadet ve güzel ahlakla geçirenler için huzur ve mutluluk yurdu olan cennet var. Kendini imandan mahrum bırakanlar, hayatını isyan, günah ve kötülüklerle heba edenler içinse korku ve azap diyarı olan cehennem var.
Kıymetli Müslümanlar!
Allah’a imandan sonra Müslümanın hayatına yön veren en önemli husus, ahiret bilincidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) çok önemli bulduğu bazı konulara insanların dikkatini çekmek için “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ederse” ifadesiyle başlamıştır. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s)’in şu hadis-i şerifi buna güzel bir örnektir: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin ya da sussun.”2
Değerli Müminler!
Ahiret bilincine sahip olan Müslüman, başıboş yaratılmadığının farkında olur. Allah’ın insana şah damarından daha yakın olduğunu, söylenilen her sözü ve yapılan her işi kayıt altına aldığını bilir. Mahşer gününde yapıp ettiklerinin hepsinden hesaba çekileceği şuuruyla yaşar.
Ahiret bilincini kuşanan Müslüman, Rabbine, kendisine ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirir. Kendisini ve ailesini, yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem ateşinden korur. Anne babasının duasını almanın gayretinde olur. Onların rızasını kazanmayı Allah’ın rızasını kazanmak olarak görür. Akrabalık hukukuna riayet eder. Komşusuna ikramda bulunur. Muhtaç ve kimsesizlerin dertlerine derman olur. Yetim ve öksüzleri gözetir. Onları bağrına basar. Kendilerine kol kanat gerer. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisini asla unutmaz: “Müslümanların evleri arasında en hayırlısı, içinde kendisine iyi davranılan bir yetimin bulunduğu evdir…”3
Aziz Müslümanlar!
Ahiret bilinciyle yaşayan Müslüman itidallidir; ne dünya için ahiretini feda eder, ne de ahiret için dünyayı terk eder. Bu ikisi arasında dengeli bir hayat sürer. Müslüman güvenilirdir; eliyle ve diliyle kimseyi incitmez. Kimsenin canına kıymaz, malına zarar vermez, iffet ve haysiyetine dil uzatmaz. Müslüman dürüsttür; iş ve ticaret hayatında doğruluktan ayrılmaz. Malını fahiş fiyatla satarak insanları mağdur etmez. Kul ve kamu hakkına riayet eder, harama bulaşmaz.
Ahiret bilinciyle hareket eden Müslüman, zulme rıza göstermez. Zalime asla meyletmez. Dünyanın neresinde olursa olsun mazluma ve mağdura el uzatır. Zalimin karşısında durur, asla onların ve destekçilerinin tarafında yer almaz.
Hutbemi, Yüce Rabbimizin şu uyarısıyla bitiriyorum: “Ey İnsanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Ne babanın evlâdı, ne de evlâdın babası için bir şey ödeyemeyeceği ahiret gününden çekinin. Bilin ki, Allah’ın vaadi haktır. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve şeytan, ‘nasıl olsa Allah affeder’ diyerek sizi aldatmasın.”4
1 Tirmizî, Zühd, 44.
2 Buhârî, Edeb, 3.
3 İbn Mâce, Edeb, 6.
4 Lokmân, 31/33.
Cuma günü ve namazı hakkında bilgi
Cuma günü müminlerin hatalık bayramı sayılır. O gün yapılan ibadetler diğer günlere göre daha büyük sevap kazandırır. Kılınan Cuma namazının fazileti pek büyüktür.
Müslümanlar Cuma günü banyo yapar, en temiz elbiselerini giyer, en güzel kokularını sürünüp, güler yüzle sokağa çıkarlar. Cuma için ezan okunduğu vakit her türlü işlerini bırakarak camilere koşarlar. Zira Yüce Allahımız:
“Cuma günü namaz için çağrıldığınızda hemen Allah’ın zikrine koşun. Alışverişi bırakın” buyurmuştur.
Cuma Namazı, müslüman erkeklere farz olan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de, olduğu, mutlaka kılınması gerektiği açık açık emredilmiştir. Vakti, öğle namazının vaktidir. Cuma günleri öğle namazı vaktinde bu namaz kılınırsa, öğle namazı da kılınmış sayılır. Dört rekat ilk sünneti, iki rekat farzı, dört rekatta son sünneti vardır. Bu dört rekatlık “Vakit Sünneti” kılmak sevaptır. Farz kılınmadan önce imam minbere çıkıp hutbe okur. Bu hutbenin okunması ve dinlenmesi de Cuma Namazı’nın farzlarındandır.
Cuma namazı kadınlara farz olmadığı halde eğer onlar da cemaatle birlikte Cuma’yı kılarlarsa öğle namazını kılmış sayılırlar.
Cuma namazı hür ve serbest olmayanlara, yolcu olanlara, hasta olanlara, kör olanlara, ayakları olmayan sata kimselere farz değildir. Ama bunlar Cuma’yı kılarlarsa büyük bir sevap kazanırlar.
Cuma Namazı’nı kılabilmek için imam dahil en aşağı üç kişinin bulunması, Cumanın kılınan yerin herkese açık olması gerekir.
Şartlarına uygun bir Cuma namazı kılmak için abdest alınıp camiye gelinir. Sonra Cuma’nın 4 rekatlık ilk sünnetini kılkmak için kalkılır. “Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının ilk sünnetini kılmaya” diyerek tekbir alınır. Sübhaneke, euzu besmele, Fatiha ve bir sure okunarak rüku ve secdelere gidilir. İkinci rekatta Fatiha ve bir sure okunup oturulur. Sadece Ettahiyatü duası okunup kalkılır. Besmele, Fatiha ve bir sure okuyarak üçüncü ve dördüncü rekatlar tamamlanır.
Bu arada imam hutbe okumak üzere minbere çıkar. Cemaat büyük bir dikkatle onu dinler. Zira hutbeyi dinlemek farzdır. Hutbeden sonra imam mihraba geçer. Artık Cuma’nın iki rekatlık farzı kılınacaktır. Bunun için “Niyet ettim Allah rızası için Cuma Namazı’nın farzını kılmaya, uydum hazır olan imama” denilir. Herkes içinden sübhanekeyi okur, sonra imam açıktan Fatiha ve bir sure okur. Cemaat imamı dinler. Kendileri bir şey okumaz. Sonra rüku ve secdelere gidilerek iki rekat tamamlanır.
Farz cemaatle kılındıktan sonra Cuma’nın son sünneti niyetiyle dört, Ahir Zuhur niyetiyle dört ve Vaktin sünneti niyetiyle iki rekat namaz daha kılkınır. Ahir zuhur namazının aynen Cuma’nın ilk sünneti gibi kılmak daha sevaptır.
Cuma namazı kimlere farzdır?
Şu şartları taşıyan kişiye Cuma namazı kılmak farz olur:
1. Müslüman olmak,
2. Akıllı olmalı,
3. Ergenlik çağına gelmiş olmak,
4. Erkek olmak,
5. Hür ve serbest olmak,
6. Mukim olmak (misafir olmamak),
7. Sağlıklı olmak,
8. Kör olmamak,
9. Ayakları sağlam olmak.