Bir Hint masalına göre; kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardı. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür. Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar. Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar. Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok. Onu eski haline döndürür. Ve ona der ki, ”Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.”
Bir düşünür, bu konuda şöyle diyor:
“İnsanların çoğu sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceğinden korktuğu için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için…
Ve daha önemlisi, Allah”ın kendisine verdiği iman nimetinin kıymetini bilemediği için cihattan korkuyor. Cihadın kıymetini bilemediği için iki milyarlık koca bir İslam dünyası, ciğeri beş para etmez gayr-i müslimlerin pençesinde inim inim inliyor…”
Hâlbuki “…Kendilerinin sonunda mutlaka Allah”ın huzuruna varacaklarını bilenler, kendi aralarında “Nice az kişiler vardır ki, sayıca kendilerinden çok olan topluluklara Allah”ın izni ile galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir” dediler”. (Bakara / 249)